Uğur Kılıç

Uğur Kılıç

TARİHE KARIŞTI ESKİ SEVDALAR

TARİHE KARIŞTI ESKİ SEVDALAR

TARİHE KARIŞTI ESKİ SEVDALAR

14 Şubat Sevgililer Günü’nü geride bıraktık. Televizyon ve radyo kanallarında, bir hafta boyunca yediden yetmişe herkesi hediye almaya teşvik eden, hediye alınmayanların değersiz olduğu mesajını bilinç altına empoze eden reklamlar döndü durdu ve nitekim amaç hasıl oldu. Bu yıl da ülkemizde en popüler hediyeler olan çiçek ve tektaş yüzük başta olmak üzere yüz binlerce hediyelik eşya satıldı. Sevgililer Günü pazar gününe denk geldiği için maşuklar âşıkları tarafından rahatça yemeğe ve gezmeye götürülebildi. Ancak çalışma günü olmadığı için iş yerlerine çiçek gönderimi yapılamadı ve bu nedenle sevgililer iş arkadaşlarına hava atamamanın derin teessürünü yaşadılar. Ancak sosyal medya hesapları aracılığıyla yedi düvele kendilerine gelen çiçek ve hediyelerin fotoğraflarını ileterek bu hüznü bir nebze olsun azaltmaya çalıştılar. Böylece kaynağını Roma İmparatoru II. Claudius’un askerlere yönelik evlilik yasağını gizli nikâhlar kıyarak delen, sevgilileri buluşturan ve yaptıkları öğrenilince 14 Şubat günü idam edilen Katolik Aziz Valentine’den alan “Sevgililer Günü” coşkuyla(!) kutlanmış oldu.

Hemen bu yazının 14 Şubat Sevgililer Günü’ne yönelik klasik bir kapitalizm ve inanç-kültür eksenli bildik eleştiri yazılarından olduğu zannına kapılmayın. Eleştirimiz sevgiye ve sevgililere alınan hediyelere değil elbette. Derdimiz daha büyük… Tarihte iz bırakmış en büyük sevdaların mayasıyla yoğrulmuş kadim bir medeniyetin evlatları olarak sevda kavramının anlamını büyük ölçüde unutmuş durumdayız.

Nikâhsız ve çarpık ilişkilerin özendirildiği diziler, evlilik müessesesini ve aile kavramını dinamitleyen, ahlakın yerlerde süründüğü evlilik programları ve bu programlarda topluma rol model olarak sunulan şahsiyetler(!) yüzünden unutuldu gitti o edep ve sadakât kokulu sevdalar.  Artık gençler ne içinde allı turnaların geçtiği o muhteşem sevda türkülerini biliyor ne de o türkülerin mevzu bahis ettiği sevdaları anlıyor. Durum hecenin büyük ustası merhum Faruk Nafiz Çamlıbel’in söylediği kadar acı:

“Ne şair yaş döker, ne âşık ağlar,

  Tarihe karıştı eski sevdalar.”

Son söz niyetine bir şiir de bizden efendim:

 

 

Sevdaların Adı Kaldı

Mecnun Leyla, Kerem Aslı

Bitti işte aşkın faslı

Bir köşede gözü yaşlı

Sevdaların adı kaldı.

 

Kara sevda karalandı

Can evinden yaralandı

Üç kuruşa kiralandı

Sevdaların adı kaldı

 

Sökün etmez bülbül güle

Nerde keder nerde çile

Kana girdi yalan hile

Sevdaların adı kaldı

 

Sadakâti ucuz sayıp

Unutuldu mahrem ayıp

Edep yitik hürmet kayıp

Sevdaların adı kaldı

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR