Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın uzun yıllar metin yazarlığını yapan eski AK Parti Ankara Milletvekili Aydın Ünal, geçtiğimiz günlerde bir düşünce kuruluşunda “Yerel Seçimlere Doğru Siyaset” başlıklı bir söyleşi gerçekleştirdi. Sayın Aydın Ünal’ı dinleyenler arasında ben de vardım. 

***

Yıllardır AK Parti içinde ve Reis’in yakınında siyaset yapmış biri olan Sayın Ünal’ın, analizlerini çok dikkat çekici ve önemli buldum. Şunu belirtmek isterim ki Ünal’ın parti içinde aktif bir görevi olmadığı için analizleri bilgilere dayalı değil sadece tahmine dayalı; ancak yılların verdiği tecrübe ve bilgi birikim görmezden gelinemez. 

***

Gelelim asıl meseleye Aydın Bey’in “Yerel Seçimlere Doğru Siyaset” başlıklı söyleşisinde en çok vurguladığı konu “değişim” idi. “Değişim” sözünü sürekli telaffuz gereği duydu ve değişimle ilgili özetle şunları söyledi:

“Eğer adaylar üzerinde köklü bir değişiklik yapılmazsa ciddi sıkıntılar ortaya çıkacaktır, yapılırsa da parti kendisini yenileyerek çok dinamik şekilde Türkiye siyasetinde başat rol oynamaya daha uzun yıllar iktidarda kalmaya devam edecektir denklem bu kadar basit. Parti bürokrasisi buna engel olmaya çalışacaktır, değişimin önünde durmaya çalışacaktır. Benim arzum bir AK Partili olarak partimizin daha uzun yıllar iktidarda olabilmesi ama bir arıza çıkacak olursa veya ortaya çıkacak arıza derinleşecek olursa bu kaçınılmaz bir şey başka siyasi partiler ortaya çıkacaktır, insanlar başka bir partiye kayacaktır.”

***

 Aydın Bey, özetle yerel seçimlerde AK Parti’nin kan değişimine ihtiyacı olduğunu aksi takdirde sandıkta telafisi olmayan, istenmeyen sonuçlarla karşı karşıya kalınacağını öne sürdü.

***

Peki, Aydın Ünal bu iddialarına hak verilebilir mi?

***

Uzunca bir zamandır ben de Aydın Bey gibi düşünüyorum. Ankara’da gazetecilik yapan biri olarak AK Parti’nin yerel seçimlerde pek çok ilçede yeni adaylarla halkın karşısına çıkması gerektiğini düşünüyorum. 

***

  Neden mi? 

-Çünkü çoğu belediye başkanı artık halkına Fransız kalmaya başladı. 

-Kenti ortak akılla değil “Sadece ben bilirim” anlayışıyla yönetmeye gitti. 

-Göstermelik programlarla halka şirin görünmeye başlayarak halkın gerçek sorunları görmezden gelinmeye başlandı. 

-Yapıcı eleştiri yapanlar dahi hedef tahtasına oturtulmaya başlandı. 

-Dostlar kaybedilmeye, düşmanlar kazanılmaya başlandı. 

-Kentin sorunları köklü olarak değil, geçici çözümlerle aşılmaya başlandı. 

-Belediyelerin imkanları gereksizce harcanmaya başlandı. 

-Gazeteciler bile bazı başkanlarla görüşemez oldu, çoğu gazeteciye “yoğunum” denilerek randevu verilmemeye başlandı. Kapılar sadece birkaç gazeteciye açıldı. İş öyle bir hal aldı ki basın müdürleri bile telefona çıkmaz oldu!
Ve bunların dahası var tabii ki… Şimdilik bu kadar yazalım…

***

Bu yakınmalar ve eleştirilerin sadece benim önümüzdeki Mart 2019’da yapılacak seçimde oy kullanacak vatandaşların görüşü olduğunu da belirtmek isterim. Çoğu insan “Mevcut belediye başkanı ile ‘devam’ denirse oy vermeyeceğim, versem de sadece Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın hatırına veririm” diyor.

Aslında bu son cümle bazı belediye başkanları için artık bardağın taşma noktasına geldiğini kanıtlıyor. İnsanlar başka bir partinin gelmemesini istemediği için oy vermeye mecbur kalıyor. Bu durum da yereldeki belediye başkanı adayının değil de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başarısı oluyor. 

***

Özetle halk değişim ve taze kan istiyor,  yoksa Aydın Bey’in dediği gibi sandıkta istenmeyen sonuçlar çıkabilir. 

***

Burada AK Parti’nin üst düzey yöneticilerine büyük bir görev düşüyor. Bakalım halkın talebi seçimden önce yanıt bulabilecek mi? Yoksa mevcut adaylarla mı devam edilecek bekleyip göreceğiz. 

***

Benim tahminim de partinin adaylarında köklü bir değişimin yaşanacağı. Çünkü Cumhurbaşkanı Erdoğan, tabanın bu durumdan rahatsız olduğunu görüyor. 

***

Son olarak şunu da söylemeden geçemeyeceğim. İşini hakkıyla yapan belediye başkanları da bulunuyor elbette. Zaten halk onların kim olduğunu gayet iyi biliyor. Yapılan kamuoyu araştırmalarında sevgisini en iyi şekilde gösterecektir.