Sultan Alparslan’ın Liderlik Sırları
Bu haftaki köşe yazımda sizlere Ali Murat Seymen’in Sultan Alparslan kitabında geçen Alparslan’ın liderliğinin önemli mahiyetlerini özetlemeye çalışacağım. Sultan Alparslan’ın neden en önemli Türk liderlerinden biri olduğunu ve yaşantısıyla bu zamanın liderlerine ne tarz öğütler bıraktığını aktarmak istiyorum.
Alparslan kitaptaki bahsine göre iri yapılı, uzun boylu, heybetli, cesur bir zat olmakla birlikte; güler yüzlü, gayet merhametli, iyi ahlaklı olma hasletlerini taşıyordu. Devletin koruyucusu, yiğitliğin babası gibi künyeler insanlar tarafından ona addedilmişti. İşte onun liderliğinin sırlarından biri burada yatıyor; önce heybetiyle düşmanın gözünü mazlumun gönlünü fetheder, sonra bileğindeki kuvvet ona eşlik eder idi.
Bir diğer liderlik sırrı: sözüne sadık ol ki halkında sana sadık olsun. Bu düstura göre Sultan Alparslan ahlaki vasıfları ön plana çıkan bir şahsiyetti. Verdiği sözleri ne pahasına olursa olsun tutar, karşısında da böyle bir duruş görmek isterdi. Güvenilirliği ile nam saldığı için maveraünnehir’in uzak yerlerinden Suriye’nin uç noktalarında kadar diğer liderlerin ona bağlılık bildirdiği aktarılıyor.
Adalet, ceddimiz ve liderlerimiz için olmazsa olmazdı tabii ki. Gittiği her yere adaleti götüren Alparslan’ın liderliğinin şifrelerinden biri de bedenin ölür adaletin kalır duruşudur. Sultan-ul adil lakabı onun yaşantısında adalete verdiği önemi kanıtlar niteliktedir.
Hissiyatını kendine, liyakati devlete sakla. Liyakat, Alparslan’ın en önemli özelliklerinden biriydi. Devlet yönetirken liyakat eksikliğinde, devletin bir ayağı aksayan masa gibi sallanacağını bilen biriydi ve bu konuya ayrı bir ehemmiyet gösterdi. Ayrıca devlet yönetiminde duygularla değil olması gerektiği gibi hareket etmesi gerektiğinin bilincindeydi.
Başka bir liderlik özelliği ise; jurnalciye değil özüne güven mantalitesidir. Fitne ateşini körükleyenler her zaman sultana yakın olmak ve getirdikleri haberlerle kendilerini fonlayanların istediklerini sultana iletmek veya sırf fitne uğruna iftira ve yaftalarla ortalığı karıştırmak isterler. Dedikodu ve asılsız haberlerle devlet yönetilmeyeceğini atalarından öğrenmiş olan Alparslan, berid teşkilatını işlevsizleştirmiştir (zamanın bir tür istihbarat servisi).
İmanın zırhın, duan kalkanın olsun başlığı ile dindar kimliği ve hassasiyetleri tasvir edilmek istenmiştir. Ömrünü, farz olan cihad ibadeti üzere geçiren sultanın emeli, dünyada islamın hakim kılınması olmuşur. Savaş seferlerine mübarek zamanlar ve önemli günlerde çıkmıştır. Bu sırada hutbeleri vaazları dahi verebilecek dini bilgiye sahiptir.
Seferlerden önce topluca dua etmeye büyük önem göstermiştir.
Başın zirvede olsa da gözün olmasın. Bu da Alparslan’ın mütevazı karakterini yansıtan ilke olarak karşımıza çıkıyor. Nice ordulara komutanlık yapmış, nice savaşlar kazanmış, nice unvanlara sahip olmuştur ama fani bir kul olduğunun bilinciyle hareket etmeyi çok iyi öğrenmiş bir liderdir.
Sultan olmak, İslam’ın temsil sancağını elde tutmak neyi gerektiriyorsa Sultan Alparslan yaşayarak bizlere öğretmiş, geriye derslik bir ömür bırakmıştır. Lider nasıl olmalıdır sorusunun tam karşısında onun adı yazar. O, “sizlere öyle bir vatan aldım ki; ebediyen sizin olacaktır” sözüyle Anadolu’yu bize emanet bırakmıştır. Bu cennet topraklar onun bize en büyük hediyesidir.