Sözde Hümanizm ve Globalizm (Globalleşme)
Bu hafta emperyalizmin maskesinden ve gayesinden bahsedeceğim. Malum ola ki bu tür sinsi oyunlarda asıl amacı gizlemek için daima bir maske kullanılır. Bu maskelerden sadece birini bu yazımın ilerleyen yerlerinde göreceksiniz.
Hümanizm, insanı sevmek ve ona değer vermek demekse, insanlık, bu fikrî akımın yer yüzünde gerçekleşip gerçekleşmediğini öğrenmek için çok eski medeniyetlere veya ilginç, mantık üstü kültürel farklılıklara değil, kendi öz kültür ve medeniyetimize sarılmalıdır. Yüce mukaddesatımız Kur’an-ı Kerim’in aydınlığı, alemlere rahmet yüce peygamberimizin rehberliğiyle yoğrulan Türk – İslam medeniyetinin; insan ve insanlığa bakışı, kâinatın özü ( zübdet-ül âlem), en şerefli yaratık ( eşref-i mahlukat) ve en güzel biçimde yaratılmış ( ahsen-i takvim) olarak ele alınmış ve bu düsturu bilfiil gerçekleştirmiştir.
Tarafsızca bakıldığında, gerçekten de Asr- ı Saadet’ten rahmet yağmurları gibi yağarak yüzyıllarca kafaları ve gönülleri nuru ile yıkayan ve temizleyip arındıran İslâmiyet, insanlığa ( beşeriyete), Allah’tan başka birine kul olmamak haysiyetini ve şerefini tattırmıştır. Böylelikle bu hedefte yürüyen insanoğlu beşeriyet kavramından, melekiyet kavramının üstüne çıkmıştır. Şunu da belirtmeliyim ki, beşeriyetin bu halinin tam tersi de pek âlâ mümkündür. İnsanoğlu en yüksek mertebeye ulaştığı gibi aşağıların aşağısına da alçalabilir. Yüce Allah bizi bu halden muhafaza buyursun.
Tarih ve kültürümden aldığım güçle şunu rahatlıkla söyleyebilirim: kimse, bize hümanizm dersi vermeye kalkışmasın. Hele hele beşeriyeti ( insanlığı ) renklere, ırklara, ve sınıflara ayırarak, kanlı sömürgeler kurarak, insanlığın gözyaşları ve çığlıkları üstünde horan tepen kara ve kızıl emperyalizmin şefleri, elçileri ve uşakları insancılıktan, hümanizmden hiç söz etmesinler. Dünyanın büyük bir kısmına ve özellikle Türk – İslâm coğrafyasına kan kusturan, onları ( yani bizleri) “öz yurdunda garip, öz yurdunda parya” konumuna getiren kapitalist ve komünist emperyalistler yüzlerinde ki hümanist ( insancıl) maskeyi düşünsünler.
Globalist ( bu ifadeyi kullanmamda ki gaye dünya üzerinde kültür ve medeniyetleri yok etmek isteyenleredir) bir dünya kurarak ona hükmetmeyi planlayan sinsi ve kurnaz güçler, milletleri millet yapan değerleri tahrip etmeyi, millî devletleri yıkmayı kolaylaştırmak için birer sahte hümanizm çığırtkanlığı olurlar. Ailesini, milletini, soydaşlarını, milli ve mukaddes değerlerini sevmek ve korumak sanki insanlığa karşı işlenmiş bir suçmuşçasına, karşı bir saldırı ve propagandaya başlarlar. Oysa ki, herkesçe bilinir, insan sevgisi, ailesini ve milletini sevmekle başlar ve bu özden desteklenerek gittikçe genişler. Aksi halde aile bağları zayıf ve milletini sevmeyen insanların, insanlık sevgisini anlamaları imkânsızlaşır. Hümanizmi, aile ve milliyet bağlarını çözmek, milli şuur ve milli anlayıştan uzaklaşmak, milli devletleri düşman ilan edip yıkma gayesinde olmak olarak anlaşılması, insanlık için ne kadar barbar ve vahşicedir.
Hümanizm maskesi altında, başka milletlerin tarihini, kültürünü, devletini yok etmeye yönelik hareketleri ve niyetleri çok iyi tanımak ve bilmek gerekir. Çok acıdır ki, dünyayı sömürgeleştirmeye niyetli olan sinsi teşkilatların ve devletlerin yeni maskelerinden biri de hümanizmdir.
Bu nedenle dolayı Türk İslâm ülkücüsü her fert insan sevgisini, ailesini, milletini, soydaşını ve dindaşını sevmek, korumak ve geliştirmek olarak anlamalı ve buradan başlayarak diğer milletlerin de mutlu yaşaması için çaba harcamalıdır. Milliyetçilik, kendi insanını sevmekle başlar ve bu sevgi, diğer insanların da mutlu olmasını istemeye engel teşkil etmez, aksine milliyetçi her nefer, insan sevgisini en iyi anlayan realist bir kimse olmalıdır.
Selametle...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.