Feyzullah Doğru

Feyzullah Doğru

Katar krizi ve İslam dünyasına atılan fitne ateşi!

Katar krizi ve İslam dünyasına atılan fitne ateşi!

Kısa bir süre önce Trump’ın göreve gelmesiyle birlikte yapmış olduğu ilk ziyaret Ortadoğu’ya olmuştu. Bu yapılan ziyaretin ardından patlak veren Katar krizini nasıl okumalıyız? Ortadoğu’da yaşanan bu hesap değişikliği bir gecede sıfırlandı, ihanetin ve kalleşliğin sınırı yok gibi.
Bu süreçte devamlılık arz eden tek şeyin vesayet ve kölelik olduğu, alınan talimatlarla ülkelerin hizaya sokulduğu cephe düzenine bile sürülebildiğini görüyoruz. İster inanın ister inanmayın. İslam’la, Müslümanlarla savaşmayı bile size “Müslümanlık adına savaş” olarak anlatıp sizi ikna etmeye yutturmaya çalışabilirler. Siyasi iktidar hırsına karşılık her türlü ülke zenginliklerini peşkeş çekmekte üstlerine yoktur. Trump’ın itirafından sonra “Bizim sayemizde ayaktasınız” sözü şuan itibariyle insanların beyinlerinde yeni yeni ete kemiğe bürünüyor. Bölgenin kaderini namusunu ayaklar altına alıp her yıl bunlara haraç dağıtırlar.
Ortadoğu dediğimiz bölge aslında işgal altındadır. Bu coğrafya Amerika ve İngiltere tarafından yönetilir. Bölgenin kaderiyle ilgili tüm karar, yetki ve talimatlar onlardan gelir. Hepsi bağımsız bir ülke görünümünde olsa da yöneticilerin çoğu “atanmış”tır.
Bölgelerin bölünmesi, dağıtılması, parçalara bölünmesi soğuk savaşın bittiği günden bu yanana oynanan bir tiyatrodan ibarettir. Ülkeler adım adım istikrarsızlaştırılarak, her an işgale hazır ya da iç savaşa sürüklenebilir konumdadır. Aralarından bazı ülkeler ise kendilerinin sözde demokrasi getirmek amacıyla işgal ettikleri ordularının gücüyle ve ardından ortaya çıkan terör örgütleri vasıtasıyla yaşanmaz içinden çıkılmaz bir bölge haline gelmiştir.
Suriye’de yaşanan kriz bitmeden şimdi de Katar kriziyle birlikte İran-Suudi arasında yaşanan gerilimler son haftaya damgasını vurdu. Trump’ın son ziyaretinin arından cepheler iyiden iyiye keskinleşdiği görülmekte. Bir anda “Arap haini” olarak ilan edilen Katar’ın hem karadan, hem denizden, hem de havadan nasıl abluka altına alındığına şahit olduk. Tüm bunların arından DEAŞ’ın Tahran’da gerçekleştirmiş olduğu halk için önemli olan İran Meclisi ve Humeyni’nin türbesine yapılan saldırılar tam bir istihbarat operasyonu olarak değerlendirilebilir.
Olası bir savaş durumunda büyük bir savaş için Suriye ve Irak’tan çok iyi bildiğimiz yeni terör örgütlerinin sahaya sürecekler. Tüm bu hazırlıklar İran ve Suudi Arabistan arasında yaşanabilecek büyük mezhep savaşına hazırlık olarak ön görülebilir. Bölgede savaş çanları çalmaya başladı.
İran ve Suudi arasındaki gerilim bir an önce dindirilmelidir. Aksi halde son birkaç yıl içinde büyük bir hesaplaşma içine girilebilir. Bu durumdan en büyük zararı İslam dünyası alacaktır. Tanklar ve füzeler Kabe’ye dayanmadan önce yanan ateşe bir an önce soğutmak gerekiyor. Söz konusu bu yaşananların tam tersi olması durumunda bölgenin imhasını bu coğrafyanın insanlarına göz göze göre yaptıracaklar..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR