İbrahim Demirkan

İbrahim Demirkan

SOSYAL MEDYANIN GÜCÜ-I-

SOSYAL MEDYANIN GÜCÜ-I-

Aydınlara, ulemaya ve sanatçılara niçin ihtiyaç duyarız? Karşılaştığımız ve karşılaşabileceğimiz problemler karşısında bizleri uyardıkları, etkinlik ve fikirleriyle rahatlattıkları için mi? Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz 18.yy’a kadar dünyanın herhangi bir yerindeki kriz lokal kalırken artık günümüz dünyasında ortaya çıkan bir kriz tetikleyici işleve sahiptir ve bu durumda ortaya çıkan sorunu global bir hale getirebilmektedir. Bu sorunların engellenmesi ya da halledilmesi için aydınların, ulemanın fonksiyonu ne olmalıdır?

Bu yüzyılda dünya genelinde aydın İslam ülkelerinde ise aydın-ulema karşılaştırmasıyla sorgulanan aydınların ve ulemanın sorumlulukları, nitelikleri gibi tartışmaların amacı aslında bölgesel ya da küresel sorunların çözümünde hangi sınıfın daha etkili olabileceğini ve kime daha çok kulak kabartmamız gerektiğine yönelik çabalardır.

Eski alışkanlıklar yerini yeni adetlere ve iletişim biçimlerine bırakıyor. Son yüzyılda özellikle ülkemizde laikliğin tüm dünyada ise sosyalizm ve kapitalizm temelli dünyevileşme kasırgasının geride bıraktığı yaralar sarılmaya çalışılıyor. Bu atmosferden kurtulamayan laik ve pozitivist aydınları bekleyen çaresizlik İslamcı aydınlarda dahil olmak üzere ulemayı da beklemektedir.

Eğer bu sınıflarda çözüm yollarında yetersiz kalırlarsa bir toplum bütünüyle karşılaştığı bu tehlike karşısında nereye sığınacaktır? Sosyal medya veya sanal alem yeni bir sığınak gibi gözüküyor özellikle Arap Baharı gibi kitleleri harekete geçiren bu olgu yeni dünya düzeninde hakim olmaya çalışan güçlerin en önem verdiği unsurlardan birisi haline gelmiş durumda.

Sosyal medyanın böylesine etkili oluşunu iki hususa bağlayabiliriz;

İlki esirlik döneminden özgürlük dönemine geçen insanlık tarihinde bireylerin artık daha katılımcı ve özgürlüklerini daha da önemsediklerini bu yolda da kendilerini daha rahat ifade edecekleri bir alan bulmuş olmaları.


İkincisini ise aslında bu yazının ana konusu olan ulema ve aydınların bireysel fikirlerinin artık tüm dünyayı anlayacak ve sorunları çözecek kadar kuşatıcı olamamasından kaynaklanan zaafiyetin farkına varan insanlığın şuurlu ya da şuursuz bir şekilde kollektif akla ve bilince dayanma arzusu. İnternet ya da sanal dünyada sağlanan fikirsel örgütlülükte diyebiliriz buna. Ünlü filozof Martin Heidegger (1889-1976) 23 Eylül 1966′da Der Spiegel’de yapılmış mülakatta kendisine ‘Yardımı filozoflardan umuyoruz, tabii sadece dolaylı yardım olsa da, dolaylı yollardan olsa da bir yardım. Ve şimdi duyduğumuz ‘Size yardım edemem’ sözüdür’ sorusuna karşılık ‘Görebildiğim kadarıyla tek bir fert düşünceden hareketle, pratik talimatlar verecek kadar dünyayı topyekün bir şekilde kavrayabilecek durumda değildir’ şeklinde cevap verdiğinde dünyayı anlamlandırmada ve pratik tavsiyelerde tek kişinin felsefi çıkarımlarının yeterli olamayacağını belirtir.

İslam dininde ise özellikle yönetimsel anlamda “Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, Peygambere ve sizden olan ulû’lemre (buyruk sahiplerine) itaat ediniz’ ayetinde geçen ulul emrin çoğul gelmesinin kolektif akla dayanan kolektif bir yönetime işaret ettiğini söyleyebiliriz. Bu heyette umera(Amirler,İdareciler) ve ulemadan oluşabilir.

Hz. Muhammed (s.a.v) vahye muhatap olduğu halde yani hakikati kendi tekelinde bulundurabilen bir isim iken Uhud savaşı öncesi düşmanı Medine’de karşılayalım demiş ama kendi düşüncesine katılmayan Müslümanların yoğun isteği üzerine istişare neticesinde düşmanı şehrin dışında karşılayalım kararına onay vermiştir. Savaş sonrası ise başta amcası olmak üzere o kadar kayıplara rağmen inen ayet Resulullahın (s.a.v) şahsında tüm müminlere şöyle der;


“Sen (o zaman), sırf Allah’ın rahmetiyle onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi. Artık onları sen bağışla, onlar için Allah’dan mağfiret dile. (Yapacağın) işlerde onlara da danış, bir kere de azmettin mi, artık Allah’a dayan. Muhakkak ki Allah kendine dayanıp güvenenleri sever.” (Al-İ İmran, 159)

(Gelecek hafta yazının son bölümüyle devam edelim)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR