Biraz klişe olacak ancak “internet” hayatımıza girdiğinden beri daha “hızlı” bir hayat yaşar olduk. Doğruya, yanlışa, bilgiye, eksiye, hataya, cezaya ve daha fazlasına birkaç tık ile ulaşabilir olduk. Hâl böyle olunca sosyal medyanın ve internetin gücü bir kez daha gündeme geldi…

Sosyal medya, televizyon kanadından bakıldığı kadar değil, aksine daha da güçlü ve keskin. Tüm sorunlara hızlıca çözüm bulunduğu, tüm yanlışın bir anda hızlıca yayıldığı bir ortam. Kullanmasını bilmek gerekiyor.
Bizzat kendimden örnek verecek olursam; internet ile tanıştığımdan beri; ne televizyona olan ilgim kaldı (zaten yoktu), ne de sosyal medya tarafından uzak kalabildim. İşim gereği, internet kullanımın bir hayli fazla.

Ancak sosyal medyanın Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde “doğru, dürüst ve ahlaklı” kullanılmadığını düşünüyorum. Toplumsal olaylara bakış açısı olarak çok güzel konumdayız. Dobra dobra eleştiriyor, net ifadeler kullanabiliyoruz. Ama Tiktok ve ne olduğu belirsiz videolar ile gündemin meşgul edilmesini hiç anlamış değilim.
Bugün; elinde telefon olup işsiz kalan (sözüm meclisten dışarı) kişilerin soluğu “tiktok” gibi ilginç platformlarda alması “saçma sapan” vidolar  ile gündemi meşgul etmesi “sinirlerimi” bozuyor…

Oysa o kadar güzel proje olabilecek fikirler, o kadar güzel iş kapısı olabilecek uygulamalar var ki, hepsi boşa gidiyor. Girişimcilik tarzı düşünceler hep sınıfta kalıyor… Keşke sosyal medyayı “dışarıdan baktığımız” övünüp vay be dediğimiz kişilerin kullanabildiği gibi kullanabilsek.
Toplumsal olaylarda sesimiz hür çıkıyor ancak “sosyal medya kullanımı” açısından çok kötü bir durumda olduğumuz gerçeği, gerçekten canımı yakıyor…