Yusuf Akoğul

Yusuf Akoğul

Sizleri Bekliyor

Sizleri Bekliyor

Bizlere zorla garplının pantolonu uydurulmaya çalışılıyor…

Yahu bu bize olmaz dedikçe "konuşma sen modern olacaksın" diye kafamıza vuruluyor ve dar pantolonun içinde güdük gibi kalıp garplıyı dahi kendimize güldürüyoruz. 

Gülüyorlar… Çünkü; dünyanın medeniyet reisi dediğimiz ülkeler bir elin parmağını geçmez ve biz de bu taifeden biriyken sonradan peyda olan asliyetiyle güdük medeniyetin, güdük pantolonuna illa girmek için kendimizi yırtıyoruz.
Avrupa Birliği dediğimiz asıl adıyla küfür birliğinin kapısında yıllarca bekledik.

Hala "biz de modern olduk bakın alın işte biz de gelelim" kisvesinden yalvarışlarımız oluyor zaman zaman! 

Gerçi sen bırak garplıya benzemeyi komple Hristiyan oldum desen yine giremeyeceksin oraya çünkü onlar bizim içimizdeki iman atomunun farkında ve bizim o atomu zuhur ettireceğimize inandığımıza nispetle onlar bizden daha çok korkuyorlar!

Kendi içimize avdet etmeli ve artık bir tekerleme etkisi yapan ‘‘bin yıllık tarihimiz’’ sözünün ruhi muhtevasını kavramalı ve zahirimizle de batınimizle de bunu yaşamalıyız. 

Kültür ve medeniyet deyince akıllara gelen, medeniyetimizin hakiki harçlarından olan Nurettin Topçu bakın kopyacı kültür devşiriciliği yapmanın milletimize vereceği zarar ve asliyetimize avdet etmemizle ilgili ne söylüyor; 

"Milli kültürümüzü ırkımızın, tarihimizin mayasıyla yoğurmaya, dinimizin ruhiyle doldurmaya ve vatan topraklarında beslemeye mecburuz. Anadolu’nun topraklarından kan, İslam’dan ruh ve Türk’ün tarihinden hayat almayan Türk kültürü olmaz! Kültür taklit edilmez, nakledilmez, kopya edilmez, medeniyet aletleri gibi satın alınmaz, kaçak eşya gibi gümrükten kaçırılmaz. Bu dava, milletimizin bütün şahsiyeti davasıdır."(Nurettin Topçu, Millî Kültürümüz ve Garplılaşma Meselesi) 

Milli kültürümüzün örgüsünden başka bir şey olmayan şahsiyetimiz ancak kendi irademizin eseri olmalıdır. Böyle olunca, Batıya nazaran kültür başkalığı yaşatan bir milletin Batı medeniyetine girmesini zorunlu kılan sebep nedir? Ne sebepten memleketimizde bir buçuk asırdır Garp! Garp! diye çın çın öten sesler bir türlü susmuyorlar? Bu sebebi, Batı medeniyetinin üstün oluşundan ziyade bizde batı karşısında aşağılık duygusu yaratan tesirlerde aramalıyız. Kültürle medeniyet arasındaki bağlantı sebebiyle biz, kendi kültürümüzün ve bizimle ruh yakınlığı olan Doğu milletlerinin zorunlu eseri olacak ve herhalde Batınınkinden ayrı ruhi ve ahlaki temellere dayanacak olan bir medeniyete bağlanmalıyız.            

Buradaki asıl ölçümüz kafirlere benzememekten gelir aslında, zaten bin yıllık tarihinle anlı şanlısın, Türk deyince İslam, İslam deyince Türk akla gelir olmuş, her şeyinle iyisin, her yanınla Müslüman, birileri çıkıyor ve sen eksiksin diyor, seni sana eksik gösteriyor, eğer şunları alırsan muasır medeniyetler(!) seviyesine ulaşmış olursun diyor ve bize uzattığı dostluk nişanesi(!) elinin her yerinde sakladığı iğnelerle bizi kanatmak için uzatıyor elini. 

Bizi kanatan bilimi, teknolojisi değil, bizi kanatan bütün kafirliğiyle ahlaksızlık, hayasızlık, kendilerinden hasıl olan İslamlık zıddı her şey. 

Biz ne zaman garplının bizim lehimize bir şey istemeyeceğini anlayacağız ve ne zaman medeniyetimize uzatılan iğneli elleri kırıp icabında keseceğiz. 

Allah bizlere kendi mayamızla bozulmadan yoğrulmayı ve İslam ile insanlığı fert fert, aile aile, cemiyet cemiyet mutlak fikrimiz ve kültürümüzle yoğurmayı ceddimizin yaptığı gibi tekrar nasip eylesin inşallah!..

Son söz de bizden aslımıza olan özlemimizi gidermek namına, sizlere merhum Ahmet ER’in şu sözleriyle olsun; 

‘‘Büyük Türk Milleti! Dünyaya adaleti, muhabbeti taşıyan, beşeriyetin mürşidi, nizam-ı alemin öncüsü, bin yıldan beri İslam’ın sancaktarı olan bahadır Türk milletinin aziz evlatları, birlik, beraberlik, kardeşlik çizgisinde İslam ahlak ve fazileti yolunda birbiriyle yarışan, kalplerinde Allah (c.c) ve Habibullah (s.a.v) aşkı, midelerinde helal lokma bulunan İrşad Ordusu, mayası ilahi rıza teknesinde tutulan, hamuru tekbirlerle yoğrulan, Türk-İslam medeniyetinin öncüleri, kalbi selim, lisan-ı sadık, ahlak-ı müstakim siz aşk ve gönül erleri, Büyük Türk Milleti!  Asırlardan beri vahyin ve aşkın nurundan yoksun bir akıl ile ortaya koydukları felsefelerin karanlığında, zulmün, köleliğin, bunalımın, ahlaksızlığın, kin ve nefretin ağlarına düşen insanlık SİZLERİ BEKLİYOR!..’’                                                             
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
SON YAZILAR