Rusya Çarlığı, 1547 yılında kurulmuş, zaman içerisinde bölgenin önemli bir unsuru haline gelmişti. Nitekim o dönemden itibaren bölgenin büyük bir kısmını elinde bulunduran, Avrupa ile başa baş mücadelesini sürdüren Osmanlı Devleti’nin uzun bir süre yakasını bırakmayacak, birbirlerine karşı yaptıkları savaşlardan dolayı iki devlette büyük zarar görecekti. Rusya Çarlığı uzun bir süre varlığını sürdürse de yeni fikir ve düşüncelerin halka olan etkisiyle beraber Vladimir Lenin öncülüğünde ki Bolşevikler’in kontrolüne geçmiş ve 1922 yılında Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği olarak yeni adıyla varlığını sürdürmeye devam etmiştir.

İkinci Dünya Savaşı’nda Avrupa topraklarını yerle bir eden Hitler ile savaşın ilk dönemleri beraber hareket eden Lenin daha sonrasında Hitler’in saldırısına uğramış, ancak yaptığı üstün savunmayla beraber Hitler’e sonun başlangıcını hazırlamıştır. Bu SSCB için kritik bir dönemeç olmuştur.

Almanya’nın İkinci Dünya Savaşı’ndan mağlup ayrılmasıyla beraber savaşın kazananları Almanya’dan tazminat olarak para isterken, Lenin tazminat olarak Alman sanayisini kendi topraklarına taşımayı tercih etmiştir. Nitekim Dünya Savaşı kaybetmiş, ekonomisi yerle bir olmuş bir ülkeden para talep etmek oldukça anlaşılamaz bir durumdur. O dönemde SSCB, Türkiye’nin savaşa dahil olması için İngiltere ve Amerika başta olmak üzere birçok ülkeye baskı yapmış ancak İsmet İnönü’nün üstün gayretleri yeni filizlenen Türkiye Cumhuriyeti’ni kazananı olmayan bir savaştan muhafaza etmiştir.

O dönemden itibaren Türkiye Cumhuriyeti’nin “denge politikası” hayata geçmiştir. Yerle bir olan Avrupa karşısında Amerika ve SSCB fazla güçlü kalmış, bu iki ülkenin mücadelesi Dünya Siyasetine yön vermiştir. Türkiye Cumhuriyeti, Rusya ile anlaşmazlık yaşadığında Amerika ile yakınlaşmış, Amerika ile anlaşmazlık yaşadığı dönemde de Rusya ile yakınlaşmıştır. Bu günümüzde yürütülen politikanın ta kendisidir. Nitekim Türkiye stratejik olarak her iki ülke içinde önemli bir konuma sahiptir. Türkiye Cumhuriyeti’nin kaybını her iki ülkede göze alamayacaktır.

Rusya’nın son dönemde içerisinde bulunduğu durum yalnızca Amerika’nın işine yaracaktır. Nitekim dünya siyasetinde etkin ve söz sahibi olan, Amerika’yı bir bakıma dengeleyen Rusya’nın içerisinde bir karışıklık çıkması, başta ülkemiz olmak üzere bölge siyasetinde olumsuz bir duruma sebep olacaktır. Amerika ile ilişkilerimiz son dönemin en sıkıntılı durumunda bulunmakla beraber, komşularımızın neredeyse tamamında bir karışıklık söz konusudur. Amerika’nın bölgede hızla güçlenmesi ülke çıkarlarımıza uymayacaktır. Bu sebepten ötürü Putin’in bir süre daha iktidarda kalması, Rusya’nın mevcut şartlarda varlığını sürdürmesi önemlidir.

Ancak şunu da unutmamak gerekir ki bir an önce Amerika ile Rusya arasında denge politikası uygulamayı bırakmalı, ülkemizi muasır medeniyetler seviyesine çıkartarak öncelikle bölgede daha sonra da Dünya’da önemli bir yer edinmemiz gerekmektedir. Ne Amerika ne de Rusya hiçbir zaman ülkemize dost ve müttefik olmayacaktır. Avrupalı devletlerin bir araya gelmesiyle Amerika ve Rusya denkleminde önemli bir yer edinmesi gibi bizde Türk Cumhuriyetleri ile birlikte hareket ederek bu denklemde önemli bir yer edinmeliyiz. Aziz Türk Milleti bunu başaracak güce sahiptir.