24 Haziranda çıkacak tabloyu görmeden yazdığım bu yazıyı Ak Parti’nin başarılı bir sonuç aldığı tabloya göre yazıyorum.
16 yılın vermiş olduğu başarılı ama yorgun bir tablodan yansıyan sözler bunlar.
Tüm dünyanın kabul ettiği, dostların gururla, düşmanların istemeye istemeye söylemek zorunda kaldığı bir gerçek, bazı eksikliklerine rağmen başarılı bir 16 yıl. 
Ak Parti, zaman zaman içerden ve dışardan gelen eleştirilere 24 Haziran sonrasında çok daha fazla dikkat etmek zorunda. Öz eleştiri yapmak ve yeniden büyük medeniyet inşamızın hızını kesen, başarısız, beceriksiz, asalak, bulunduğu yere artı değer katmayan isimleri, menfaat şebekelerini derhal görevden el çektirip uzaklaştırmak zorunda. Emaneti ehline verme konusunda çok daha titiz ve dikkatli olmak zorunda. 
Nasıl ki ekonominin başına ekonomistleri, sağlığın başına sağlıkçıları getiriyorsa, 16 yıldır onca yatırımlara rağmen  en zayıf halkası olarak kalan eğitimi de eğitimcilere bırakmak zorunda. 
24 Haziran seçim sonuçları için ölüp ölüp dirildiğimiz şu saatlerde, 16 yıllık bir emeğin, inanç adına, özgürlükler adına, sosyal ve ekonomik refah adına çok büyük badireler atlatarak geldiğimiz şu günleri, Allah korusun içimizdeki beyinsizler yüzünden kaybetmenin endişesini bir daha bize yaşatmamak için sesimize kulak vermek zorunda.
Ak Parti’nin yaptığı yanlışlar yüzünden iyi bir derse ihtiyacı var diyenlere, cevabımız hep şu olmuştur. Evet herkesin bir derse ihtiyacı var. Eğer bu ders seçimde verilmeye kalkışılırsa, bunun bedelini sadece Ak Parti değil, tüm millet ve Türkiye hatta Türkiye’ye bel bağlamış mazlum coğrafyalar ödemek zorunda kalacak.
Biz Ak Partiye iyi bir ders vermek istiyorsak, bunu 25 Hazirandan itibaren yapacağız. Sadece 16 yıl Ak Partiye gönül vermiş olanlar olarak değil, bu davaya aklı erdiğinden bu yana yüreğini koymuş insanlar olarak yapacağız. Elimizden geleni ardımıza koymayacağız. Yanlış kimden gelirse gelsin, Ak Partinin en tepesinden başlayarak, ne siyasette, ne bürokraside, hiçbir yerde yanlış yapılmasına müsaade etmeyeceğiz. Bir yanlış gördüğümüzde, elimizle, dilimizle, hiç olmazsa kalbimizle, yüreğimizle mücadele edeceğiz. Bundan kimsenin hiç şüphesi olmasın. 
Bir yanlış yaptığında, yanlış yapan Halife Ömer'de olsa onu kılıçla düzelten bir sahabe olmaya kararlıyız.
Herkesin kendi alanında sorumluluk ve söz sahibi olduğu, bizimde eğitimciler olarak eğitim konusunda Türkiye’ye çağ atlatacak, bilgi, donanım ve liyakıtımızın olduğu konusunda iddiamız var. Bu iddiamız için ne mücadele vermemiz gerekiyorsa, sonuna kadar vermeye kararlıyız.
Daha güçlü bir Türkiye için,
Yeniden Büyük medeniyetimiz için,
Tüm insanlığa önder ve lider olacak Türkiye için,
Durmak yok, duraklamak yok, dönmek yok, yola devam...
Yolcu yolunda ve istikamette gerek...