Şiddet
Kadın, toplumun en önemli bireyidir. O annedir. Dünyanın en fedakarıdır. Dokuz aylık dönemdeki fedakarlığını günlerce anlatabilirsiniz. Herkes uyusa bile yavrusu ağlıyorsa, altı kirliyse, açsa bunu anne anlar. Bu fedakarlığı maddi olarak anlamamız mümkün değildir. Çocuk doğduğu andan itibaren hiçbir şeyi annesiyle değişmez. Ona sarıldığında kendisine güveni gelir. İfade etmese bile o onun en kıymetlisi, koruyucusu, mutluluk limanı, vazgeçilmezidir. Uyandığında annesi yoksa sanki terk edilmiş gibi annesini arar yoksa gel ben buradayım der gibi bağırmaya başlar. Anne onu severken dünyanın en kıymetli tek ve özel kokusundan çok mutlu olur. Anne doğumla başlayan ömür boyu devam eden sevginin, fedakarlığın bütün ödüllere layık abidesidir. Anne doğumda rahmetli olursa Allah katındaki cennetin en güzel yeri ile müjdelenen insandır. Allah cenneti annelerin ayakları altına sermiştir.
Baba bu muhteşem yapıyla gurur duyar. Annenin en büyük yardımcısı en büyük destekçisidir. Yavrularının anasıdır. Cennetin ayakları altına serildiği için de ayrı bir değeri önemi vardır.
Değerlerine bağlı bir baba böylesine muhteşem yavrularının annesine, kendini bekleyen, yuvadaki huzuru hiçbir yerde bulamayan bir baba için anne, kadın saygı duyulan ömrünü ömrüyle birleştiren muhteşem bir yapının tarafı. Kendini çok şanslı hisseden insandır.
Eşim, annem dediği o olmadan huzurlu olmayan, Allah’ın lütfu olarak gören anneye akıllı bir erkek, insan şiddet kullanamaz.
İki yaşından itibaren telefonla önüne koyduğun çizgi filmlere, bilgisayarlarla önüne koyduğunuz oyunlara bakmalıyız. Buralarda şiddeti özendiren, vurdulu kırdılı, kadını özel yerinden indirip, ölüm, kan, kin dolu oyunları arasında başka bir yere mi koyuyor. Çocuğumuzla birlikte kadını da mı kaybediyoruz.
Eğitimle verilenlere acil bakmalıyız.
Filmlerde eğlencenin bir parçası. Oyunlarda şiddetin ortağı gibi gösteren oyunlardan ve filmlerden kurtulmalıyız. İnsanı kutsal sayan değerlere oturtup saygımızı göstermeliyiz. Ona sevgimizi yok eden sanat adı altında şiddetin bir parçası gibi gösterilen oyunlar ve filmlerin yerine, sevgi, saygı, ortak değerleri paylaşma el ele yürüme dünyasını inşa edemezsek ‘kadına şiddet’ şartlarını oluşturan kültürel, eğlence, ahlaki ortamlara savunma sanayii gibi acil ürünler üretmeliyiz.
Şiddetin her çeşidine hayır demeliyiz. Kadın, erkek, doğa, hayvanlar aklınıza gelen hayatımızdaki güzellikleri yıkan, yok eden her türlü şiddete karşı çıkmalıyız. Karşı çıkmak yetmez sebeplerini araştırıp ortadan kaldırılması için projeler geliştirmeliyiz. Kendimiz dahil her şey bize Allah’ın emanetidir. Ona değer verir, onu korur, sayar, seversek bu dünyada ve öbür dünyada büyük müjdeler vardır.
Bunlara inanmıyorsa ben her türlü şiddet uygulama özgürlüğümü kullanıyorum diyemez.
Emanetlere hıyanet etmiş olur.
Özgürlüğü başkalarının özgürlüğünü koruduğun sürece özgürlüktür. Bu anlayışın tamiri gerekir.
Herkes birbirinin yaşam tarzına saygı duymalıdır.
Ama yaşam tarzını başkalarına zorla, şiddetle uygulamaya çalışırsa ne insanidir ne de yasaldır. Kimse kimseyi huzursuz edemez. Kendine göre değil yasalara, inanç özgürlüğüne, insan haklarına aykırı ise bunu uygulamak şiddettir. Birbirimizi saymalı, sevmeli, tahammül etmeliyiz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.