ŞİA
Bugünkü yazımızda, tarihten bugüne kâfirlerle mücadele etmeyi bırakıp, ümmetle mücadele eden Şia’yı anlatacağım.
Takiyye Kur’an’ı Kerim’de Âl-i İmran suresinin yirmi sekizinci âyetinde şu şekilde geçer: ‘Mü’minler, mü’minleri bırakıp da kâfirleri dost ve yardımcı edinmesinler! Kim böyle yaparsa, Allah ile hiçbir ilgisi kalmaz. Ancak onlardan gelecek bir zarardan korkarsanız onlara dostluk gösterebilirsiniz (takiyye yapabilirsiniz). Ama yine de Allah kendi azabından sakındırmaktadır. Sonunda dönüş yalnız Allah’adır.’’ takiyye, mü’minin gerçek inancını gizli tutması anlamına gelmektedir. Cihatta veya benzeri ortamda taktik gibi görülebilir. Fakat Şia’da Takiyye böyle değildir. Kâfirlere değil Mü’minlere, Ümmete yani bizlere karşı yapılıyor. İşi ileri götürüp hatta bunu iman meselesi sayıyorlar.
Takiyye geçici bir ruhsattır, günlük hayattan bir parça değildir. Şiilerde ise günlük hayatın bir parçası durumundadır.
Bakın tarihe! İbn-i Sebe’ye! Şia’nın mayasını döken ahmağın sözlerine bakın, gitmişti de Hazreti Ali efendimize: ‘’Sen Allah’sın!’’ demişti. Ceza olarak ateşte yakılması emredilmişti.
Şia mensubu bazı kişiler der ki; ‘’Cebrail şaşırıp vahyi Hazret-i Ali yerine Resulullah’a (s.a.v) götürdü.’’ Böyle ahmakça bir inanışa hangi Müslüman saygı duyabilir veyahut sempati besleyebilir? UNUTMAYIN KİŞİ SEVDİĞİ İLE BERABERDİR.
Şia, Hazreti Ali’yi(r.a.) mübalağa ile sevdiğini iddia ederken, diğer üç büyük halife; Hz. Ebubekir, Hz. Ömer ve Hz. Osman (r.a) efendilerimizi küfürle suçluyorlar ve Hz. Ali’den halifeliği çaldıklarını söylüyorlar!
Biliyorsunuz ‘’İsmet’’; Efendimiz (s.a.v)’e has bir kavramdır. Günahtan ve yanlıştan uzak olmak demektir. Şia ise mübarek on iki imama günahsızdır deme gafletinde bulunuyorlar.
Bazı eserlerinde on iki imam hakkında geleceği bildikleri söylenmektedir. Gaybı yalnız Allah bilir şiiler bir kez daha aşırılıklarında çok ileri gitmişlerdir.
Türkiye’de de sempatizanları geçmişten bugüne bulunan Humeyni, el-hukumetu İslamiye eserinde, ‘’İmamların öğretileri Kuran’ın öğretileri gibidir; hiçbir nesil için sınırlı değil, bilakis kıyamet gününe kadar, her zaman ve her mekanda herkes için geçerlidir. Uygulanması ve kendisine ittiba edilmesi zorunludur.’’ Yine ‘’…onlar (yani imamlar) için yanılma ve gaflet tasavvur düşünülemez.’’
Şunu üstüne basa basa söylüyoruz ki; Türkiye’de Humeyni-İran Şia şakşakçılığı yapanlar iyi bilsinler, YouTube ve diğer sosyal medyada Takiyye’yi kullanarak Ehl-i Sünnet vatandaşlarımıza şirin gözükmeye çalışanlar iyi bilsinler, Anadolu ve Türkiye Ehli Sünnet Hududunun karakoludur! Bu karakolda sizin planlarınızı işletmeyiz! Takiyye maskenizi düşürür, öğretilerinizi ifşa ederiz! İnşallah bizim bu yaptığımız, ahmakça istismar etmeye kalktığınız Hz. Ali (r.a) efendimize bir hizmettir. Allah şefaatine nail kılsın. (Amin)
Hepimiz biliriz ki Kuran-ı Azimüşşan yine Kuran’ı Kerimde Yüce Rabb’imizin ifadesiyle Rabb’imizin koruması altındadır. Şia görüşlerine göre Kuran’ı kerim tahrif edilmiştir. Humeyni’ye göre güya sahabe efendilerimiz Kuranı tahrif etmişler. Allah bizi bunlardan sakındırsın…
Hz. Aişe annemize ve birçok sahabeye buğzediyorlar ve küfür ediyorlar. Humeyni şakşakçılarına duyurulur, bu, Resululllah (s.a.v) Efendimizde noksanlık olduğu iddiasından da geri durmuyor!
Ehli Sünnet düşmanı, iyi günümüzün dost kılıklı düşmanı, kötü günümüzün arkadan hançerleyeni, Şah İsmail’den bu yana sapkın fikirlerini milletimize empoze etmeye çalışan ama Yavuz’dan yediği tokadı bu milletten ahirete dek yemeye mahkûm olan, tarihinde Müslüman kanından başka bir şey dökmemiş, Esad’la Suriye Müslümanlarının tecavüzüne, kanına ortak olmuş İran! Ehli Sünnete muhalefet olmayı kendisine görev bilmiş Humeyni’nin İran’ı mı İslam Devleti olacak? İşte buna çocuklar bile güler!
Umarım bu yazımız siz değerli okuyucularımıza faydalı, Humeyni ve İran şakşakçılarına ise iyi bir ders olmuştur.
Selam ve muhabbetle, dua eder dua bekleriz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.