Şehit ve gazi yakınlarına uzanan el
Tacettin Veli Mahalllesinin Kiçikapı tarafına bakan merkezin köşesinde Kayseri’nin iki katlı eski evlerinden biri karşılar sizi. Dış boyasının pembe rengiyle dikkatleri kendine çeker. Giriş kapısının hemen üstünde çıkıntılı bir şekilde turkuaz renkte yazılmış ‘’Kayseri Büyükşehir Belediyesi Şehit yakınları ve Gaziler Evi’’ yazısını görürsünüz. Belediye zamanında buraları istimlak ederken evin sahibi Kıbrıs gazisi olduğundan şehit ve gazilere hizmet eden bir bina olması şartını koşar. Belediye önce restore eder sonra da arka tarafına binayı yine iki katlı olarak genişletir. Ardından da Büyükşehir Belediyesi bu binayı gazimizin hatırına 2003 yılında Türkiye Harp Malulü Gaziler- Şehit Dul ve Yetimler Derneği Kayseri Şubesi ile Türkiye Muharip Gaziler Derneği Kayseri Şubesine tahsis eder. Binaya geriden baktığınızda Ankara’daki 1. meclis binasının küçük bir benzeri diyebilirsiniz.
Binanın büyük kemerli kapısının iki tarafında da dernek isimlerini siyah yazı ile yazılmış sarı zeminli levhada görebilirsiniz. Taş binanın yüksek ve büyük giriş basamaklarından sonra ahşap kapısından içeri girdiğinizde giriş katın sağında ve solunda iki oda karşılar sizi. Yüksekçe ve ahşap olan iki kapı orijinaline uygun olarak restore edildiğinden geçmişi hissettirir. Sol taraftaki odayı Yılmaz Üçkan dernek başkanı odası olarak kullanmaktadır. Yılmaz Üçkan Bey 1997 yılında Muş’un Şenyayla bölgesinde iki gözünü teröristlerle girdiği çatışmada kaybetmiş bir gazi. Sağ taraftaki oda ise kışın şehit yakınları ile gazi ve gazi yakınları odası olarak kullanılmaktadır. Binanın ikinci katı enlemesine uzatılmış uzun ve ahşap tonozların üstüne inşa edilmiştir. Üst katta ince, dar ve kara taştan yapılmış basamakları çıktıktan sonra yine sağlı sollu iki oda vardır. Üst kat bir müze gibidir. Üst katta sol oda Kıbrıs ve Kore savaşlarında herhangi bir malullüğü olmayan muharip gazilerinin odası olarak kullanılmaktadır. Odaya girdiğinizde kapının hemen yanında sol duvarda asılı uyarı levhası gözüme ilişiyor. ‘’ Burada siyaset yapmak yasaktır.’’
Merdivenlerden çıkınca sağ odada şehit ve gazilerimizin asker kıyafetleri ve eşyaları sergilenmektedir. Bazı şehit ve gazi aile yakınlarının rızasıyla bu kıyafet ve eşyalar sergilenmektedir. Şehitlerin günlüklerinden tutun da kullandığı şehit elbiseleri, şehit mektupları, şehitlerimizin özel eşyaları sergilenmektedir. Kapıdan girince karşı duvarı boylu boyunca şehitlerimizin fotoğrafları kaplamaktadır. Memleketi Kayseri ve civarı olan onlarca şehit fotoğrafı. Her birisinde ne kahramanlık hikayeleri vardır. Şehitlerin her birine baktığınızda şehitliğine şahitlik ediyorsunuz. Dile gelseler neler anlatırlar. Belki de dinleyemeyiz bile. Rabbim mekanlarını cennet eylesin. Binanın arka tarafında ise etrafı ağaçlarla dolu gölgeliklerin altına yapılmış kamelyalarda oturup dinleniyor, muhabbet ediyor, çayınızı içiyorsunuz. Sadece şehit ve gazi yakınları gelmiyor tabi buraya. İsteyen herkese açık burası.
Şube yönetiminden İsmail Keleş Bey’le başkan odasında oturup muhabbet ediyoruz. Kendisi 1991 Şırnak/Bestler Dereler bölgesinde mayın patlamasından dolayı ayağından yara almış. Aylarca başta GATA olmak üzere birçok hastanede tedavi görmüş. Bu vatan için hangi fedakarlıkların yapıldığını görmek isteyenlerin GATA’nın Bilkent’teki rehabilitasyon merkezine gitmesini tavsiye etmektedir. Hayata tekrar dönmek için yapılan rehabilite çalışmalarının olduğunu ve kendisinin de orada her türlü tedaviyi gördüğünü anlatmaktadır. Kayseri’mizde bu tür bir rehabilitasyon merkezini kurulmasının düşünüldüğünü ancak sonuç alınamadığını ifade etmektedir. Bir yandan çaylarımızı yudumlarken bir yandan da İsmail Bey’i dinliyorum. Akla gelebilecek birçok fedakarlığın dernekçe yapıldığını ifade etmektedir. Dernekte şehit ve gazilerin tüm dertleri dinlenilmektedir. Bunun dışında dayanışma içerisinde olduklarını, sohbet ettiklerini, şehit ve gazi yakınlarının çözemediği her türlü soruna çözüm bulunmaya çalıştıklarını söylemektedir. Derneğin çabasıyla 20 yıl sonra bile gazilik unvanına kavuşturulanlar kendileri için bir mutluluk kaynağı. Bürokratik iş ve işlemlerde dernek tüzel kişiliğini kullanarak birçok sorun hallediliyor. Şehit ve gazilerin haklarını anlatarak birebir takip etmektedirler. Bir nevi danışmanlık hizmeti verdiklerini anlıyorum. Derneğe devletin şehit ve gazilere verdiği bir belgeyi getirerek üye olunmaktadır. Ayrıca vazife malulü askerler de derneğe üye olabilmektedir. Hatta 2016 FETÖ’nün darbe girişiminde şehit olan polislerin yakınlarıyla da ilgilendiklerini anlatmaktadır. Kayseri’de 17 Aralık 2016’da askerleri taşıyan otobüse bombalı araçla yapılan saldırı sonucu şehit olan 15 evladın davasına dernek olarak müdahil olduklarını anlattı.
İsmail Bey anlatırken araya giriyorum. Babamın dedesi Mustafa Dedemizin 1914’te 1. Dünya harbinde 32 yaşındayken tekrar silah altına alındığını eşini ve çocuklarını bırakarak önce Çanakkale’de savaştığını, 1915 Ocak ayında 1. Dünya Harbinin bitmesiyle Doğu Cephesine gönderildiğini ve 20 Ağustos 1915 günü Ruslarla yapılan Oğnut Muharebesinin ilk gününde 34 yaşındayken gözü yaşlı bir kadın ve iki çocuk bırakarak şehit düştüğünü anlatıyorum. Bu bilgilere ulaşmak için Ankara’da ikamet ederken yıllarca uğraş verdiğimi ve sonunda doğru bilgilere ulaştığımı ifade ediyorum. Rabbime şükürler olsun ki şehit Mustafa Dedemin ruhuna Fatiha okunacak bir taşı Bünyan Şehitliğine koydurmak şahsıma nasip oldu. Rabbim mekanını cennet eylesin. Bunları anlatırken ne de heyecanlanıyorum. Neden anlatırken her defasında içimde bir volkan kaynıyor?
Beni içtenlikle dinleyen İsmail Bey lafı benden alarak söze devam ediyor. Şehit ve gazi çocukların daha iyi şartlarda okuması için burs bulmak, özel okullarda okumak isteyenler için girişimlerde bulunmak, şehit mezarlıklarının tanzim ve düzeninde belediyeyle ortaklaşa çalışmak kısaca sosyal hayatta maddi manevi her türlü sorunlarıyla ilgilenilmektedir.
On beş günde bir dernekte dernek başkanı Yılmaz Üçkan Bey terörle alakalı şehit ve gazilikle alakalı konularda gerek tepki koymak için gerekse de bilgilendirme amaçlı basın açıklamaları yaptığını söylemektedir. Okullara giderek vatan sevgisini, yapılan fedakârlığı iki gözünü savaşta kaybeden Yılmaz Bey’in anlattığını söylerken gözleri doldu. Nasıl anlatacağını bilemedi. Her sene Tekir Yaylasında şehit ve gazi yakınları başta olmak üzere halkın katılımıyla 1915 Ocak ayında Ruslarla Hoy Cephesinde savaşan Mehmetçiğe erzak ve fişek taşımak için yaşları 12-17 arasında değişen gönüllü 120 talebenin, başlarında bulunan 2 öğretmen ve 18 jandarmayla Van’dan Hoy Cephesine gitmesi ve kafilenin dönüş yolunda soğuk ve tipiden dolayı 98’inin şehit olma olayını mizansen olarak canlandırdıklarını anlatmaktadır. Burada amaç vatan sevgisinin verilmesi ve vatanın ne kadar kıymetli olduğudur. Ayrıca derneğin başkanı başta olmak üzere gazilerin katılımıyla okullarda söyleşi yaparak bu vatan ve bayrak için yapılan fedakârlıkları canlı canlı anlatmaktadırlar. Hatta bazen söyleşilere şehit eşi veya anneleri de katılarak vatan uğruna nelerden vazgeçilebildiğini göstermeye çalıştıklarını ifade etti.
Yüreği yaralı şehit aileleri ve gazilerimizin sorunlarıyla birebir ilgilenen derneklerin varlığı bu toprakları vatan yapan dedelerimize ödediğimiz bir vatan borcu olsa gerek. Bu manada 15 Temmuz 2016’da FETÖ mensubu vatan hainlerinin şehit ettiği 250 şehidimize Allah’tan rahmet diliyorum. Ayrıca yaralanan 2196 vatan evladına da sağlıklı ve hayırlı uzun ömürler niyaz ediyorum. Vatanını satan her türlü fitne, fesat, baskı, şantaj ve tehdidi kullanarak din kisvesi altında bu milletin evlatlarının beyinlerini iğfal eden bu tür örgütlere karşı bir ve beraber olmak durumundayız. Böylesi fesata çalışanlar Kuran’da(2/11) şu şekilde ifade edilmektedir. ‘’Onlara, 'Yeryüzünde fesat çıkarmayın' denildiğinde, 'Biz ancak ıslah edicileriz!' derler. Şunu bilin ki, onlar bozguncuların ta kendileridir, lâkin anlamazlar."
Hâlâ nice şehitler verdiğimiz bu topraklar için öyle görünüyor ki şehitler vermeye devam edeceğiz. Vatan sevgisi imandandır aşkıyla şehit olan tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum.