Secim, Spor ve Terör
Yazıya başlık seçilen üç kavramın sözlük anlamları ve semantik yönünden bir arada, yan yana gelmesi bir çelişki gibi düşünülebilir. Anlamları ve tedaileri farklı her üç kavramın zihinsel çağrışımları farklı. Farklı tedaileri çağrıştırsa da güncellik bakımından bu günlerde bir arada üzerinde düşünmeyi gerektirmektedir.
Yaklaşan seçimler, gerek siyasi partiler ve gerekse farklı tercihleri olan seçmenler için değişik anlamlar çağrıştırsa da, seçim genel olarak pozitif algılanmaktadır. Özellikle 2015 seçimleri Türkiye’nin geleceği açısından önceki seçimlerden farklı ve son derece önemli. Çünkü Türkiye son on üç yılda inanılmaz değişimler ve hamleler yaptı. Bölgesinde ve dünyada kıskançlıklara sebep olacak derecede başarılar elde etti.
Ayrıntıya ihtiyaç duymadan hangi alanlarda ilerleme ve başarı kaydedildiği görülüyor ve biliniyor. Kısaca Türkiye iyi yolda ve seçimlerle yoluna devam edeceğe benzemektedir. Sözü edilen gelişmeler batıyı, daha doğrusu kiliseyi korkutmakta ve Türkiye’nin önünü kesmek için karşı tedbirlere zorlamaktadır.
En az seçim kadar spor da olumlu kavramalardan. Spor hem çeşit, hem taraftarları bakımından sosyal, ekonomik yönden üzerinde düşünülmeye değer geçici çağrışımlar ve izler bırakmaktadır. Seçimle sporun çatıştığı veya uzlaştığı yönleri var mıdır?
Seçim ve sporun yolları, hedefi nadiren kesişir. Ama uzun süreli bir ilişki, dostluk ve birlikteliklerinden söz etmek hemen hemen imkânsızdır. Çünkü sporun ilgi alanı ile seçimin ana unsuru olan siyasetin hem hitap etiği kitle hem zihinsel algıları çok farklı. Seçimle spor ister ayrı, ister beraber olduğu veya daha farklı deyimi ile paralel kulvarlarda görüntülenmesi her iki kavramın semantik değerinden bir şey kaybettirmemektedir.
Yazının başlığında yer alan üçüncü kavram ise anıldığında asla olumlu bir tedaisi olmayan, aksine tüm olumsuzlukları çağrıştırır. Terör, ortaya çıktığı ilk günden beri hem siyasetle hem seçimle derin bir bağı ve ilgisi bulunmaktadır. Seçimin ilgi alanında terör bulunmamaktadır ama terörün ilgi alanında seçimin önemli bir yeri bulunmaktadır.
Terör, Fransızca “terrerer-korkutmak” fiilinden türetilmiş Türkçede’ çok sık kullanılan bir kelime. Terör, bir gücü, bir iktidarı zorla kabul ettirmek amacıyla sistemli bir biçimde şiddet kullanma, yıldırma tedhiş.
Dünyada ilk terör hareketi “Haçlılar”dır. Çünkü Haçlı hareketi her yönüyle ve gerçek anlamda bir terör eylemidir. Ama tarihçiler ilk terör eylemlerinin Fransa’da ortaya çıktığını yazmaktadırlar. Kilisenin halk üzerinde tesis ettiği baskıcı ve gaddar otoritesine karşı (10 Ağustos-20 Eylül 1782) Robespierre’in öncülüğünde isyan hareketidir.
İkinci Fransız terör olayı, (Eylül 1793-27 Temmuz 1794) Girondinler’in düşüşünden sonra Montaglardların hâkimiyetlerinde yürütülen terör. Bu terör olayı sonrası kilise etkisizleştirildi. 1794 başlarında Robespier öncülüğünde 27 Temmuz 1794 tarihinde son buldu. Bu dönemin 42.000 idam ve 500.000 tutuklamanın bilançosu tarih kitapları yazmaktadır.
Fransa’da kralcıların hasımlarına karşı başlattıkları karşı devrimci harekete beyaz terör adı verilmektedir.
Terörün ana vatanı Avrupa, daha doğru bir ifade ile Fransa’dır. Başka bir ifade ile terörün kaynağı kilisedir.
Türkiye’nin ciddi anlamda terörle tanışmasının tarihi yenidir ve kırık yıl öncesine dayanmaktadır. PKK terörü, aynı zamanda ABD kilisesinin Barış Gönüllüleri eliyle tohumları ekilmiş ve yeşertilmiştir.
Siyaseten elde edemeyeceklerini terörle elde etmek için PKK’yı taşeron olarak kullanan karanlık güçler, güçlü bir Türkiye istememekte ve tuzak hazırlanmaktadır. Tuzağın kurgulayıcısı kilise ve İsrail. Amaç Türkiye’yi zayıf bırakmak, seçimde elde edemeyeceklerini terör eliyle kazanmak.
Son olarak Trabzon-Fener maçından sonra meydana gelen terör olayı seçim, spor ve terörü bir araya getirdi.
Hadiselere salt seçim, spor ve terör gözlüğü ile bakmak yetmiyor. Hadiseler çok yönlü gelişmekte ve icra edilmektedir. Terörle mücadele için ani ve günü birlik tedbirlerin anlamsızdır. Terör siyasi bir olaydır ve dolayısı ile terörün metodu ve sermayesi ile karşılık verilmesini gerektirmektedir.
Türkiye tarihinde hiç olmadığı kadar istihbarat ajanlarının cirit attığı bir ülkeye döndürüldü. Yakalanan ajanlar çoğu kez çok kimlikli rol yapmaktadırlar. Terörün hem ajanları hem açık planları ile Türkiye’de kilise eliyle yürütülmektedir. Kilisenin öncelikli hedefi ise İslâm dinidir.
G Ü N Ü N H İ K M E T İ
“Ey İman edenler, Allah’ın ipi (Kar’an-ı Kerim)ne sımsıkı sarılın. Ayrılığa düşmeyin.” Kur’an-ı Kerim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.