Koronavirüs belası, insan sağlığının ne kadar önemli olduğunu bize bir kez daha hatırlattı. 

İtiraf edelim ki çoğumuz önceden sağlığımızı bu kadar önemsemiyorduk. Hastaneye başvurmamız gerektiği zamanlarda çoğumuz sağlığımızı erteleyerek, “Biraz daha sıkayım dişimi belki geçer?” gibi cümlelerle kendimizi avutuyorduk, acımızı içimize atıyorduk. 

İş işten geçtikten yani hasta olduktan sonra ise “keşke”lerle dolu cümleleri dilimizden düşürmüyorduk. 
Şimdi öyle mi?  Koronadan acı içinde ölenleri duyunca, ölenlerin nasıl defnedildiğini görünce sağlığa karşı yaklaşımımız büyük ölçüde değişti. 
Kanuni Sultan Süleyman’ın hasta yatağında iken söylediği “Olmaya devlet cihanda bir sıhhat gibi” sözünü dilimizden düşürmez olduk.

Sadece ateşimiz 37’i geçsin hemen telaşlanıyoruz “acaba korona mı oldum?” diye.
Sağlığımızı kaybetmenin nelere mal olacağını içinde bulunduğumuz bugünlerde çok iyi bir şekilde görüyoruz. Sağlığı kaybetmemek için herkes azami şekilde önlemini alıyor.
Peki, çevresel etkilerden dolayı sağlığını kaybetme riski taşıyanlar bu süreçte ne yapmalı?
Örneğin Ankara’nın Polatlı ilçesi. Polatlı’daki vatandaşlar ilçedeki zehir saçan asbestli boruların ve şebeke hattının bir an önce değişmesini yıllardır bekliyor. 

Polatlılılar bizim gibi çeşmeden suyunu gönül rahatlığı ile içemiyor, Dünya Sağlık Örgütü’nün kanser yaptığı gerekçesiyle kullanımını yasakladığı asbestli borulardan gelen suyla yıkanmaya, hatta bulaşıklarını yıkamaya dahi çekiniyor. Sık sık suları kesiliyor. 

Bu suyu kullananların cilt rahatsızlığına kapıldığı söyleniyor. 
İşin özü Polatlı halkı sağlığını kaybetmemek için asbestli boruların ve sıkça arıza veren şebeke hatlarının bir an önce değişmesini istiyor.      

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, göreve geldiği günden bu güne bu anlamda büyük mücadele veriyor. Polatlı’nın da sağlıklı ve kesintisiz suya kavuşmasını istiyor. Büyükşehir Belediye Meclisi’nden söz konusu boruların değiştirilmesi için birçok kez borçlanma talebinde bulundu. Ama bu talep AK Parti ve MHP’li üyelerce reddediliyor.

Tamam, muhalefet üyeleri geçmişten ders çıkararak borçlanma yetkisini vermemekte haklı olabilir; ancak burada insan sağlığı daha önemli. 
Hangi gerekçe insan sağlığından daha önemli olabilir ki?
Onun için siz değerli Ankara Büyükşehir Belediye Meclis Üyelerinden ricamdır; süreç uzamasın Polatlı insanı siyasi çekişmelere kurban gitmesin. 
Bu konuda ortak yolun bulunulması herkesin faydasına olacaktır. Kim ister ki zehir akan suyu içmek?

Bu konudaki unutamadığım bir hatıramı da paylaşmak istiyorum
Gazeteciler günü münasebetiyle geçmişte Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Ankara’daki yerel gazetecileri bir araya getirmişti. Programa Polatlı’dan da bir gazeteci arkadaşımız katılmıştı. Soru faslına geçilince Polatlı’dan gelen gazeteci meslektaşımız, elindeki temiz su bardağını Başkan Yavaş’a ve bizlere doğru kaldırarak, “Bakın biz yıllardır bu temiz suya hasretiz… Sularımız zehir akıyor…” sözlerini söyleyerek boruların bir an önce değişmesi talebini unutamıyorum.  

Başkent’in önemli bir ilçesinde bu sorunun yaşanması inanın kimseye yakışmıyor, özellikle Ankara Büyükşehir Belediyesi Meclis Üyelerine. 
Bu sorunun çözümü kolay; o da boruları ivedilikle değiştirmek. İnsan sağlığını önceleyerek bu konuda uzlaşı sağlanırsa sorun biter diye düşünüyorum.