Son günlerde daha sıkça kamuoyunda konuşulan ‘rant’ ve ‘rüşvet’ kelimelerinin taşıdıkları anlamlara gelin bir de yakından bakalım. 

Rant: Bir malın, mülkün ya da paranın, belirli bir süre sonunda, hiç emek verilmeden sağladığı gelir.

Rüşvet: Bir işin yasa dışı olarak daha kolay ve çabuk yapılması için o işte görevli kişiye sağlanan aynî veya parasal çıkar.

Yüzde 99’u Müslüman olan ülkemizde oldukça can sıkıcı bu iki kelimenin ülke gündeminde sürekli yer etmesi gerçekten iç acıtmıyor mu? 

Bakara 188. Ayet’te Cenâb-ı Hak şöyle buyuruyor: “Aranızda mallarınızı bâtıl sebeplerle yemeyin. İnsanların mallarından bir kısmını, bile bile haksız yere yemek için, mallarınızı hâkimlere rüşvet olarak vermeyin.”

Peygamber efendimizin rüşvet konusundaki şu hadisine kulak verelim şimdi: “Bir kısım insanlar, Allâh’ın mülkünden haksız bir surette mal elde etmeye girişirler. Hâlbuki bu, kıyamet günü onlara bir ateştir, başka bir şey değil.” (Buhari, Humus, 7)

Rant sağlamaya ve rüşvete ilaveten birinin malını çalmak veya izinsiz olarak almak, şeref ve haysiyetini leke çalmak, insanları haksız yere yaftalamak, aldatmak, birinin hakkını vermemek, borcunu geciktirmek veya ödememek gibi konuların hepsi kul hakkını ihlâl etmektir. 

Hal böyleyken biz Müslümanlara yakışıyor mu kul ve tüyü bitmemiş yetimin hakkına girmeye, böyle can sıkıcı olaylarla gündemi meşgul etmeye?

Onun için bir silkelenin. ‘Ne oluyor bize’ demenin vakti gelmedi mi? 

Allah’ın rızkı eksik etmeyeceğini unutmayın. 

Rızık konusunda önemli müjdeler veren Nahl 71. Ayet’i de aktararak konuşmamı müsaadenizle bitireyim: “Allah kiminize kiminizden daha bol rızık verdi. Bol rızık verilenler, rızıklarını ellerinin altındakilere verip de bu hususta kendilerini onlara eşit kılmazlar. Durum böyle iken Allah'ın nimetini inkâr mı ediyorlar?”