Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş Ramazan ayı öncesinde belediyelere bir çağrıda bulunmuştu. Ramazan etkinliklerinin teravih sonrasına bırakılması gerektiğini söylemiş, belediyelerin gençleri eğlence ve teravih arasında zoraki bir seçime mecbur bırakmamalarını istemişti. Buna rağmen birçok belediye Ramazan etkinlikleri adı altında düzenledikleri programları teravih saatinde yapmaya başladı. Hal böyle olunca da vatandaşlar teravih namazı yerine etkinliklere gitmeye başladı. 

Zaten burada yanlış olan sadece etkinliğin saati değil bilakis kendisi. Belediyeler Ramazan ayını eğlence ayına çevirmiş durumda. Ramazan ayı rahmet, bereket ve ibadet ayı. Ama neden ise bizde konser ayı olmuş vaziyette. Belediyeler etkinlik adı altında her gün konser düzenliyor, çeşitli etkinlikler yapıyor. Tabi bu konserlerin bir kısmı tasavvufi oluyor ama diğer kısmı sazlı sözlü eğlence oluyor. Üstelik bunu bir de muhafazakâr partilere ait belediyeler yapıyor. Ramazan ayı sanki bir milli bayrammış gibi kutlanıyor. Hâlbuki Ramazan ayı ibadetle, yardımlaşmayla, dayanışmayla ön plana çıkmalı bu tarz sazlı sözlü eğlencelerle ön plana çıkmamalı. Ramazan ayının maneviyatı topluma daha farklı hissettirilmeli. En azından Ramazanın gündüz aç kalmak akşam ise gezip, tozup, eğlenip yemek-içmekten ibaret olmadığı anlatılmalı.

Peygamber efendimiz (s.a.v.) bir hadisi şerifinde, “Eğer kullar, Ramazan’ın faziletlerini bilselerdi, bütün senenin Ramazan olmasını temenni ederlerdi” buyurmuştur. Belediyeler ise ne hikmetse 11 ayın sultanı, Kur’an’ı Kerim’in indirildiği ve içerisinde bin aydan daha hayırlı bir gecenin olduğu bir ayı eğlence ayına çevirmiş durumdalar. Bu bir de gelenek haline gelmeye başlamış durumda. Kimsenin de itiraz ettiği de yok,  kimse itiraz edecek gibi de durmuyor.