Ramazan bitince Muharrem değil Şevval gelir
Hey gidi Muharrem İnce… Hacı Muharrem İnce… Romantik şair Muharrem İnce…
Sen de iyi biliyorsun ki Kılıçdaroğlu Kemal ağzına bir tutam bal sürüp seni CHP’den uzaklaştırdı. Konuşmalarını dinliyorum da hakikaten CHP içinde Kılıçdaroğlu Kemal’e ciddi manada kafa tutabilecek bir şahsiyetsin. CHP’nin lideri sen olmalıymışsın. Lakin Kılıçdaroğlu Kemal bence seni bu Cumhurbaşkanlığı bahanesiyle fena kumpasa getirmiş. Kusura bakma, durum tam olarak bunu gösteriyor. Zira herkes biliyor ki Kılıçdaroğlu Kemal Cumhurbaşkanı adayı olsaydı senin alacağın oyun çok daha altında bir oy alırdı. Adamın hiç popülaritesi yok ki! Sen söyle, var mı? Yok!
Gel gör ki senin oyun da Tayyip Reis karşısında tutunmaya yeterli olmayacak. Bunu bilmek için kahin olmaya gerek yok. Âmiyane tabirle mal meydanda.
Sol cenahın Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce Bey, bir beyanatında lakabının Hacı olduğunu belirttiğin için sana kısaca Hacı diye hitap etmek istiyorum.
Ey Hacı, gel seçim performansını masaya bir yatıralım.
Dedin ki Fetullah Gülen ABD’den usulüne göre istenmedi. Güya Ak Parti’yi can evinden vurmaya, FETÖ mücadelesini manipüle etmeye çalıştın. Hükûmet açıklama yaptı; “yalanın batsın, al sana hodri meydan, gel evrakları incele”! Biz, Fetullahçı Terör Örgütü ile Sivil Mücadele Platformu olarak bu iddianın ve yalanının takipçisiyiz. Öyle ortaya laf koy, sonra arkanı dön git yok!
FETÖ’nün uluslararası medya ayağı olduğu iddia edilen Ahwal News adlı haber sitesine yaptığın açıklamada kararnamelerle kamudan ihraç edilen, siyasi düşünceleri nedeniyle işlerini kaybeden, haklarında yargı kararı olmayan akademisyenlerin ve öğretmenlerin görevlerine döneceklerini vaat ettin. Sebep? Terör iltisakı nedeniyle işten atılmak sence bir haksızlık, hukuksuzluk nedeni midir? Kamu görevlisinin illa 10-15 sene yargılanıp hakkındaki hüküm kesinleşince mi kapı dışarı edilmesi gerekir? Adam milletin başına bomba yağdırmış, her türlü delille hatta ikrarla sabit, sen de diyorsun ki önce yargılama yapılsın sonra duruma göre işten el çektirilsin! Yuh olsun sana Hacı…
Hacı’nın FETÖ’ye umut dağıttığı kıytırık haber sitesinin genel yayın yönetmenliğini FETÖ iltisakı nedeniyle 2 Eylül 2016 tarihinde hakkında gözaltı kararı alınan ve yurt dışına firar ettiği belirlenen Yavuz Baydar yapıyor. İngilizce bölümde İlhan Tanır, Türkçe bölümünde ise Ergün Babahan bulunuyor. Kimdir bunlar? İlhan Tanır, hakkında "PKK/KCK, FETÖ/PDY ve DHKP/C'ye müzahir oldukları" iddiasına ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında hakkında yakalama kararı bulunan şahıs. İlhan Tanır, Fuat Avni olduğu tespit edilen Said Sefa'nın kurduğu sitenin Washington temsilcisi. Ergun Babahan ise FETÖ iltisakı nedeniyle hakkında yakalama kararı çıkarılan ve şu an yurt dışında firarda olan şahıs. Vay Hacı vay, sen ne yaptın böyle ya? O değil de bizim platform bunu FETÖ’ye dolaylı destek olarak telakki edip 25 Haziran günü hakkında suç duyurusunda bulunursa hiç şaşırma. Hani Kılıçdaroğlu Kemal demişti ya “25 Haziran’da GÜLEN Türkiye” diye! Hah işte, 25 Haziran’da Türkiye’yi gülüyor görmek için senin suratına bakacağız.
Yahu Hacı’sın, iyisin, hoşsun da o Elifi mertek sanıp ters tutmak da neyin nesi öyle? Neyse hayatında Elif harfi görmemiş olabilirsin, üzerinde durmayacağım. Elifi bilmeyebilirsin de köylüyüm diye esip gürleyip de mazotun fiyatını bilmemek nedir? “Müjde, müjde size, Muharrem İnce’den müjde size, mazotu 3,5 Liradan satacağım, zarif, sağlam, esnek fiyat…” diyorsun. Tarım Bakanı açıklama yapıyor, “biz mazotu zaten 2,5 Liradan satıyoruz” diyor. Bu durumda GÜLEN bir Türkiye için 25 Haziran’ı beklemeye gerek yok, biz şimdiden kahkaha atmaya başladık.
Ey Hacı, her gün Cuma namazı kıldığını açıklıyorsun, Allah kabul etsin, o da çok güzel bir hareket. Ancak sen Cuma namazı kılarken çekilmiş fotoğrafta duvardaki saate bakıyoruz 17:50’yi gösteriyor! Hacı, sen ikindi namazıyla Cuma namazını karıştırmış olmayasın.
Canlı yayına çıkıyorsun, falanca üniversitenin rektörünü FETÖ’cü ilan ediyorsun, adam telefonla programa bağlanıp ya da bağlanmaya çalışıp seni sert bir dille yalanlıyor; sonra rektör değildi dekandı diyorsun, aynı şekilde dekan da seni sert bir dille yalanlıyor; en sonunda şube müdürüne kadar düşüyorsun. Çamur at, izi kalsın politikası caiz midir hacı?
Danimarka Büyükelçisi Swend Olling de seni yalanlayanlar zümresinde, biliyorsun, değil mi? “Danimarka Büyükelçisi, Cumhurbaşkanı olunca Erdoğan’ı yargılayacak mısın” diye sordu diyorsun. Hemen arkasından adı geçen Büyükelçi basına açıklama yapıp “öyle bir şey konuşulmadı, YALAN” diyor. Sonra? Sonra bu yalanlamaya ilişkin de bir açıklama yapmıyorsun. Milletten özür dilemek de bir erdemdir Hacı! Öğren bunları.
Bence en ilginci Hüseyin Gülerce’nin açıklamaları. Diyor ki “öğretmenlik stajı biten Muharrem’in Ağrı’ya Doğu görevi çıkmıştı. İstifa edip bana geldi, benim dershanemde (FETÖ dershanesinde!) çalışmak için iş istedi, ben de verdim, 1988-1989 tarihleri arasında benim dershanemde (FETÖ’nün Özel Yalova adlı dershanesinde) çalıştı” diyor. Belgeleri de ortaya koyuyor. Toplum da senden açıklama bekliyor. Ama hiç açıklama yok, bol bol cacıklama var.
Bu durumda yazıma senin edebiyat şahaseri şiirlerinden kalpleri pır pır attıran bir iki mısra ile son vermek istiyorum. Bir sonraki görüşmek dileğiyle Hacı.
Tatanka olayım senin için
Vur beni ta böğrümden
Kıyamadınsa eğer
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.