RAMAZAN BAYRAMI
|
Bayram bir sevinç ve neşe günüdür. Yüce duyguların coştuğu, sevgi ve saygı, hislerinin müminler arasında alabildiğine canlandığı güzel günlerden biridir. O günde yardımlaşma ve kaynaşma son sınırına varır. Bayram insanları kaynaştırıp bir araya getiren en güzel vesilelerden biridir. Öyle ki, bayramda şahlanan yardımlaşma ve hediyeleşme ruhu yalnızca hayatta olanlara bağlı kalmaz, dünyadan gidip kabirlerinde bir Fatiha bekleyenlere kadar uzanır. Onların bu dileğini yerine getirmek için müminler bayramda kabirleri ziyaret ederler; ruhlarına Kuranlar, Fatihalar ve dualar okuyarak onları da sevindirirler.
Müslümanların Ramazan ayında, tüm günlerini oruçlu geçirmeleri ve nefislerini Allah rızası için helal olan şeylerden de imtina etmeleri sebebiyle, Allah’u Teala (CC) tarafından kendilerine “iftar bayramı” diye ifade edebileceğimiz bir ziyafet ve bir sevinç günü ikram edilmiştir. Bu nedenle Ramazan Bayramına şeker bayramı demek doğru değildir. Ayrıca Ramazan Bayramında Müslüman zenginlere “fitre” adı altında fakirlere yardım etme sorumluluğu getirilerek ihtiyaç sahiplerinin sıkıntılarının giderilmesi amaçlanmış; zekatta olduğu gibi fitrede de toplumumuzda sosyal yardımlaşma ve dayanışma hedeflenmiştir
Ramazan ayının bereketi , mağfireti, feyzi, rahmeti sebebiyle yumuşayan kalplerimizin bu inceliğini bayramla pekiştirmek; okunan Kur’anlardan, yapılan dualardan, tutulan oruçlardan, verilen fıtır sadakalarından meydana gelen sevabın gönüllerimizde bıraktığı manevi lezzetle bayrama çıkmak bu melekleşme iklimini devam ettirmek üzere yapacağımız tevbe ve istiğfarlarda cemaat bereketini yakalamak, yardımlaşmayı, dayanışmayı, sevgiyi ilerletmek, dargınlıkları, kırgınlıkları, küslükleri atıp, İslâm’ın eşsiz peygamberi Hz. Muhammed (S.A.V)’in her müslümana nihai hedef olarak gösterdiği “. . . Ey Allah’ın kulları, kardeş olunuz.” şuuruna ermek, bayramla yaşanacak mutluluklardan bazıları olsa gerek. Esasen, bu iklimi yakalamışsak bayramı hak ettik demektir, değilse, değil .
Her zaman saygı, sevgi ve hürmete layık olan annemize ve babamıza bilhassa bayramlarda ayrı bir değer vermek ve ayrı bir hürmet göstermek zorundayız. Çünkü onların hayır dualarına özellikle ihtiyacımız vardır. Bundan dolayı da bayramlarda annemizi ve babamızı ziyaret ederek hediyeler takdim etmeliyiz. İhtiyaçlarını karşılayarak, ellerini öpüp hayır dualarını almalıyız.
Yine bayramlarda akraba ve komşularımızla tebrikleşerek hediyeleşmeli, karşılıklı olarak aramızdaki sevgi ve saygı bağlarını sağlamlaştırmalıyız. Karşılaştığımız herkesle selamlaşarak tebrikleşmeliyiz. Tanıdıklarımızı ziyaret ederek hatırlarını sormalıyız. Hastalarımızı ziyaret ederek şifa dilemeli ve dualarını almalıyız. Yetim, kimsesiz ve bakıma muhtaç çocuklara anne ve baba gibi davranarak başını okşamalı, hediyeler almalı ve ihtiyaçlarını karşılamalıyız. Çevremizdeki kimsesizlere, yoksullara ve bakıma muhtaçlara yardım ellerimizi uzatmalı ve onlarında bayram sevinci yaşamalarını sağlamalıyız. Şehit yakınlarını ve gazilerimizi ziyaret etmeli, hal ve hatırlarını sormalıyız. Mahallemizdeki çocuklara hediyeler dağıtarak sevindirmeliyiz. Bizden hayır dua bekleyen ölülerimizi ziyaret ederek dua etmeli, ruhları için hayır ve hasenatta bulunmalıyız.
Dargın olanların, bayramı beklemeyip, hemen barışması gerekir. Allahü teâlâyı ve Peygamber efendimizi seven kimse, insanların kusurlarına bakmaz, hoşgörülü olur. İyi insan, yani mümin, herkesle iyi geçinir. Başkalarına sıkıntı vermediği gibi, onlardan gelecek eziyetlere de katlanır. Bir kusurundan dolayı kimseye darılmamak gerekir.
Hülasa Bayramlarımız; kişilerin birbirlerinin sevinçlerine ortak olduğu, üzüntülerini paylaştığı, toplumun birbirini sevip kaynaştığı, kardeşlik, sosyal dayanışma ve barış şuurunun fertlere hakim olduğu çok önemli günlerimizdendir. Keşke her günümüz bayramlarda olduğu gibi sevinç, kardeşlik, barış ve dayanışma içerisinde olsa. |
HÜSEYİN TAKLACI
ANKARA MOBİLYACILAR VE LAKECİLER
ODASI BAŞKANI
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.