Hüseyin Taklacı

Hüseyin Taklacı

RAMAZAN BAYRAMI

RAMAZAN BAYRAMI

 

Bayram bir sevinç ve neşe günüdür. Yüce duyguların coştuğu, sevgi ve saygı, hislerinin müminler arasında alabildiğine canlandığı güzel günlerden biridir. O günde yardımlaşma ve kaynaşma son sınırına varır. Bayram insanları kaynaştırıp bir araya getiren en güzel vesilelerden biridir. Öyle ki, bayramda şahlanan yardımlaşma ve hediyeleşme ruhu yalnızca hayatta olanlara bağlı kalmaz, dünyadan gidip kabirlerinde bir Fatiha bekleyenlere kadar uzanır. Onların bu dileğini yerine getirmek için müminler bayramda kabirleri ziyaret ederler; ruhlarına Kuranlar, Fatihalar ve dualar okuyarak onları da sevindirirler.


Ramazan Bayramının müminler arasında ayrı bir yeri vardır. Çünkü Ramazan Bayramı, her gün tutulan orucun iftar vaktindeki sevinci gibi, tutulan bir aylık orucun toplu bir iftar sevincini ifade eder. Bir ay gibi uzun bir süreyle, özellikle Ramazan’ın yaz mevsimine denk geldiğinde sıcak günlerde nefislerine oruç tutturan müminler, sabır imtihanını vererek manevi sorumluluktan kurtulmanın sevincini Ramazan Bayramında yaşama imkânına kavuşurlar.

 

Müslümanların Ramazan ayında, tüm günlerini oruçlu geçirmeleri ve nefislerini Allah rızası için helal olan şeylerden de imtina etmeleri sebebiyle, Allah’u Teala (CC) tarafından kendilerine “iftar bayramı” diye ifade edebileceğimiz bir ziyafet ve bir sevinç günü ikram edilmiştir. Bu nedenle Ramazan Bayramına şeker bayramı demek doğru değildir. Ayrıca Ramazan Bayramında Müslüman zenginlere “fitre” adı altında fakirlere yardım etme sorumluluğu getirilerek ihtiyaç sahiplerinin sıkıntılarının giderilmesi amaçlanmış; zekatta olduğu gibi fitrede de toplumumuzda sosyal yardımlaşma ve dayanışma hedeflenmiştir

 

Ramazan ayının bereketi , mağfireti, feyzi, rahmeti sebebiyle yumuşayan kalplerimizin bu inceliğini bayramla pekiştirmek; okunan Kur’anlardan, yapılan dualardan, tutulan oruçlardan, verilen fıtır sadakalarından meydana gelen sevabın gönüllerimizde bıraktığı manevi lezzetle bayrama çıkmak bu melekleşme iklimini devam ettirmek üzere yapacağımız tevbe ve istiğfarlarda cemaat bereketini yakalamak, yardımlaşmayı, dayanışmayı, sevgiyi ilerletmek, dargınlıkları, kırgınlıkları, küslükleri atıp, İslâm’ın eşsiz peygamberi Hz. Muhammed (S.A.V)’in her müslümana nihai hedef olarak gösterdiği “. . . Ey Allah’ın kulları, kardeş olunuz.” şuuruna ermek, bayramla yaşanacak mutluluklardan bazıları olsa gerek. Esasen, bu iklimi yakalamışsak bayramı hak ettik demektir, değilse, değil .

 

Her zaman saygı, sevgi ve hürmete layık olan annemize ve babamıza bilhassa bayramlarda ayrı bir değer vermek ve ayrı bir hürmet göstermek zorundayız. Çünkü onların hayır dualarına özellikle ihtiyacımız vardır. Bundan dolayı da bayramlarda annemizi ve babamızı ziyaret ederek hediyeler takdim etmeliyiz. İhtiyaçlarını karşılayarak, ellerini öpüp hayır dualarını almalıyız.

 

Yine bayramlarda akraba ve komşularımızla tebrikleşerek hediyeleşmeli, karşılıklı olarak aramızdaki sevgi ve saygı bağlarını sağlamlaştırmalıyız. Karşılaştığımız herkesle selamlaşarak tebrikleşmeliyiz. Tanıdıklarımızı ziyaret ederek hatırlarını sormalıyız. Hastalarımızı ziyaret ederek şifa dilemeli ve dualarını almalıyız. Yetim, kimsesiz ve bakıma muhtaç çocuklara anne ve baba gibi davranarak başını okşamalı, hediyeler almalı ve ihtiyaçlarını karşılamalıyız. Çevremizdeki kimsesizlere, yoksullara ve bakıma muhtaçlara yardım ellerimizi uzatmalı ve onlarında bayram sevinci yaşamalarını sağlamalıyız. Şehit yakınlarını ve gazilerimizi ziyaret etmeli, hal ve hatırlarını sormalıyız. Mahallemizdeki çocuklara hediyeler dağıtarak sevindirmeliyiz. Bizden hayır dua bekleyen ölülerimizi ziyaret ederek dua etmeli, ruhları için hayır ve hasenatta bulunmalıyız.


 

Dargın olanların, bayramı beklemeyip, hemen barışması gerekir. Allahü teâlâyı ve Peygamber efendimizi seven kimse, insanların kusurlarına bakmaz, hoşgörülü olur. İyi insan, yani mümin, herkesle iyi geçinir. Başkalarına sıkıntı vermediği gibi, onlardan gelecek eziyetlere de katlanır. Bir kusurundan dolayı kimseye darılmamak gerekir. 


Kimseye darılmamalı, dargınlık olduysa, 3 günden fazla sürmemeli, bayrama kadar süren bir dargınlık olduysa, daha fazla gecikmeden barışmalıdır. Şayet bayrama kadar süren bir dargınlık olduysa, daha fazla gecikmeden barışmalıdır. 
 

Hülasa Bayramlarımız; kişilerin birbirlerinin sevinçlerine ortak olduğu, üzüntülerini paylaştığı, toplumun birbirini sevip kaynaştığı, kardeşlik, sosyal dayanışma ve barış şuurunun fertlere hakim olduğu çok önemli günlerimizdendir. Keşke her günümüz bayramlarda olduğu gibi sevinç, kardeşlik, barış ve dayanışma içerisinde olsa.
       
Dostluk ve kardeşliğim arttığı güzel bir bayram dileği ile Ramazan Bayramınız kutlar, tüm İslam alemine ve insanlığa hayırlar getirmesiniz Yüce Mevtadan niyaz ediyorum. 14.07.2015

 

 

 

 

                                                                                            

                                                                                      HÜSEYİN TAKLACI   

                                                             ANKARA MOBİLYACILAR VE LAKECİLER

                                                                                          ODASI BAŞKANI

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR