Parçalanmış aileler
“Evleniniz, çoğalınız ben sizin çokluğunuzla övüneceğim. “ Hadis.
Ailenin, bir milleti millet yapan en büyük değerlerden biri olduğu hepimizin malumu. Bunun içindir ki milletler aile yapısına çok önem vermelerine rağmen ailelerin parçalanmasını ve yok olmasını bir türlü engelleyememişlerdir. Özellikle batı toplumları.
Batı toplumlarında ailerin parçalınıp yok edilmelerinin nedeni kendi kültür yapılarından, yaşam tazlarından, insani değer yargılarından uzak olmalarından kaynaklanmaktadır. Her türlü teşvik verilmesine rağmen aile yapısının gelişmesini gerçekleştirememişlerdir.
Batı toplumlarına göre madem kendi aile yapılarının çöküşünü engelliyemiyorlar o zaman diğer toplumlarında aile yapısı bozulmalı, toplumsal huzursuzluk had boyutta olmalıydı.
İşte kültür emperyalizmi dedğimiz o korkunç canavar burada devreye giriyor.
Özellikle İslam toplumlarında, Anne, baba, çocuk yani aile son derece önemli unsurlardır. Ve ilişkileri sıkı sıkıya birbirlerine bağlıdırlar. Saygı, sevgi, itaat, sadakat, İslami ve insani değer yargılara önem verme özetle bir birine kenetlenmiş insanlar.
Yıkılmayan ayakta duran sağlam toplumlar, aile yapıları ve kökleri sağlam olan toplumlardır.
İşte batı emperyalizmi bu gerçeği çok iyi bildikleri için, bunu bozmak adına ne lazımsa onu yapmışlarır. Özellikle teknolojinin bütün imkanlarını kullanmış, hedefleine yani aileyi parçalamak yok etmek için ellerinden gelen her şeyi denemişlerdir..
Bütün toplum bilimcileri insani zaafları incelimiş ortaya çıkan gerçekler ışığında batı emperyalizmi oyununu ortaya koymuştur. Keyf verici maddelerden tutunda, zevk, sefa, eğlence dünyasına varıncaya kadar her yola başvurmuşlardır. Ve ciddi başarılar da elde etmişlerdir. Ancak, İslami toplumlarda bozulma ve yozlaşmanın yavaş ilerlemesi karşısında başka ek alternatifler ortaya koymuşlardır. Geçmiş zamanda TV ve şimdi İnternet.
Bu iki teknoloji canavarının hayatımıza girmesi ile, aile hayatı büyük bir hızla bozulmaya ve yok olmaya başlamıştır. Her birimiz kendi çapında ailelerimize sahip çıkmaya çalışırken, yıkım da son hızla devam etmiştir.
“Özgür Kız” anlayışı ile hayatımıza giren yıkım sinyallari , renkli camın ışıltılı dünyası ile devam etti. İnternek cocuklarımızı esir alıp, köleleştir di. Bütün aile bağlarının kopmasına neden olurken, malum dizilerde dolu dizgin hayatımızın değil yatak odamızın içine girdi.
Toplumsal aile hayatımız tam bir bocalama içinde. Bir çok kesim tarafından bu kurtarılmaya çalışılsa da, bazı şeyleri engellemek gittikçe daha da zorlaşıyor.
Renkli cam da yayımlanan onlarca diziden sadece bir tanesinin “Çocuklar Duymasın” dizisinde geçen, kocasından boşanmak isteyen Meltem karekterini canlandıran kadının sözü, “Haluk çok iyi bir insan ama, YAŞADIĞIMIZ RUTİN HAYATA DEVAM ETMEK İSTEMİYORUM.” Buyrun bu anlatmak istediğimiz her şeyin özeti değilmi?
Daha buna benzer birçok diziden örnekler verebiliriz. Saygısızlık, itaatsizlik, ihanet, satakatsizlik, hainlik, olmuş bir kere anlayışı, her türlü ahlaksızlığı hoş görme ve teşvik ne ararsanız dizilerde bulailirsiniz.
İnternet ise başlı başına belalı bir dünya. Almış başını gidiyor. Herkesi hapsediyor. Eroin kadar tehlikeli. Çocukları korumak için her türlü tedbirin alınmasına rağmen pek o kadar da işe yaradığını söyleyemiyoruz.
İşin en tehlikeli boyutu da kız veya erkek, dizilerde veya internette gördüğ bir karekteri kendine örnek alıyor ve o karekteri yaşıyor. Ve tabi ki hayattan kopup gidiyor. Satanizm gibi birçok sapık akımlar gibi gün geçmiyor ki yenileri eklenmesin. Kaybedilen gençliğimiz, yok olan insanlığımız.
Peki çözüm. Çok basit aslında. Japonya okula yeni başlayan öğrencilere önce Nagazaki ve Hiroşima yı göstererek dış dünyanın kendilerine neler yaptıklarını ve daha sonra teknolojilerini anlatarak nereye geldiklerini ve nereye gelmek istediklerini anlatıyorlar. Çocuğun bütün eğitim hayatı Japon Milliyetçilik ruhuna göre şekillendiriliyor.
Peki ya biz. Darvini üç satır az yazmışız diye kıyameti koparan bir topluluk haline geldik. Eğitim sistemimize yön verenler ne yapmaya çalıştıklarını acaba kendileri biliyorlar mı? Yazdık yazmaya da devam edeceğiz. Yok edilmek istenen bizim aile yapımız. Yok edilen bizim çocuklarımız, gençliğimiz, geleceğimiz.
Hatırlatalım! 2016 yılı boşanma oranı resmi rakam % 40
KİMSE UNUTMASIN! YOZLAŞAN AİLE YAPIMIZIN BİTİP TÜKENMESİNİ ENGELLEYECEK BİR YOLU ACİLEN DEVREYE SOKMAZSAK, ORTADA NE BİR AİLE KALACAK , NE DE UMUDUMUZ OLAN GENÇLİK...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.