Pandemi, ekonomi ve sinema
Ülkemizde sinema gerek binlerce çalışanı gerekse ekonomik büyüklüğüyle bir endüstriyi oluşturmaktadır. Bu endüstri günümüzün en büyük kitle iletişim araçlarından biri olmanın yanında büyük bir sosyalleşme alanıdır. Sinema ülkemize diğer ülkelere göre daha geç gelse de ülkemizde de büyük bir etki uyandırarak kendisini bir endüstri haline getirmiştir.
Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan Covid-19 virüsü her alanı etkilediği gibi sinema sektörünü de hem doğrudan hem de dolaylı yoldan olumsuz etkilemiştir. Bu etkileri hala devam etmektedir. Ülkemizde pandemiyle beraber getirilen sokağa çıkma yasakları ve işletmelerin kapanmasıyla sinema ilk darbeyi aldı. Uzun süre kapalı kaldıktan sonra sinemalar açılmış olsa bile eski, mutlu kalabalıklara ne yazık ki ulaşamadı. Çünkü insanlar sağlık söz konusu olunca sinema gibi hem sosyal hem kültürel etkinlikleri bir kenara bıraktılar ve sinemalar kendini karanlığın içinde buldu.
Pandeminin sinemaya bir diğer olumsuz etkisi ise sokağa çıkma yasaklarından itibaren gittikçe daha çok kullanıcıya ulaşan diğer dijital platformların ülkemizde popülerleşmeye başlamasıyla oluştu. Bu dijital platformlar insanlar evden çıkamadıkları için daha çok tercih edilmeye başladı. Aslında insanlar sinemanın yerini dolduramayacak bu platformlardan da zamanla sıkılmaya başladılar. Dijital platformlar üzerinden insanların seyir partileri düzenlemeleri de sinemaya olan özlemlerini anlatır nitelikteydi fakat insanlar bunu anlayamadı.
Günümüzde pandemi neredeyse bitme noktasına geldi ama insanlar halen -bazı büyük gişe filmleri haricinde- sinemaları boş bırakmakta. Bu durumun en büyük sebeplerinden biri pandeminin de büyük etkisiyle kötüleşen ekonomi ile açıklanabilir. Günümüzde insanların çektiği ekonomik sıkıntıdan dolayı sinema geri plana atıldı. Özellikle gençler adına üzücü olan bu duruma bir çözüm getirilmeli. Örneğin müze kart gibi gençlere sinema kartı oluşturulmalı. Bu kartla gençler sinemada aylık birkaç filmi ücretsiz izleyebilmeli.
Sinemaların etkisinin yitirmesindeki bir sebep de günümüzde yapımların çoğu dijital platformlara geçmeye başladı. Tamam belki pandemi dolayısıyla yapımcılar, oyuncular ve set çalışanları gibi çeşitli iş grupları sıkıntı çekti fakat beyaz perdeyi keşke bırakmasalardı. Özellikle gençleri çeken, gençlere sinemayı sevdiren ünlü oyuncular bu platformlara geçerek gençleri sinemadan daha da uzaklaştırdılar.
Günümüzde yukarıda belirttiğim konular haricinde de insanlar üzerinde oluşan bir üşengeçlik var. Özellikle Z kuşağı sinemaya gitmeye üşenir hale geldi. Bu kuşaktaki insanlar genel olarak sadece bilgisayara ve dijitale bağlı yaşamaya başladı. Film izlemek istediklerinde çeşitli kanallardan yine dijital platformlarda bir ortam oluşturup onun içine gömüldü. Eskiden gençler sinemaya gider, gittikleri filmleri tartışır ve sosyalleşirlerdi. Günümüzde ise Z kuşağı sadece eve kapanıp çeşitli sosyal medya uygulamalarından sosyalleştiklerini zannediyorlar. Sinemaların bu denli yalnız kalmasının bir sebebi de günümüzdeki pandemi sürecinin ve ekonomik dengesizliğin gençleri değiştirip asosyal bireyler haline getirmesidir. Bu yüzden insanları ve özellikle Z kuşağını sinemaya çekecek etkinlikler, reklamlar, kampanyalar oluşturulmalı. İnsanlara yeniden sinemanın çok önemli bir sanat dalı olduğunu ve bu sanatın insanlara verdiği haz hatırlatılmalı. Belki bu sayede biraz da olsa beyaz perdeler yeniden renklenir.