Öykülerin dilinden eğitim 1
DUANIN GÜCÜ
- “Deki, duanız olmasa, Rabbim size ne diye değer versin!...” [1]
- Dua ağızdan çıkan ses değil, yürekten gelen histir.
- Duam kabul olmadı diye üzülme! Kim bilir? Belki de Rabbinin senin için daha güzel planları vardır.
- Haydi! Bir dilek tutmayın artık! Sadece dua edin...
- Nasıl ki insan sevdiği ile sürekli konuşarak irtibat halinde olmak ister, dua da bizim Rabbimizle olan irtibatımızın nişânesidir.
- Öyle zamanlar, öyle anlar, öyle dualar vardır ki, o dualar geri dönmeyen dualardır.
İşte o dualardan sadece biri.
Yıllarca önce Sivas’ın en ücra köylerinden birinde, iletişim ve ulaşım imkanlarının olmadığı yıllardı.
Yaşları bir birine yakın beş çocuklu bir annenin hikayesi bu. Bu hikayede babayla ilgili bir bilgi yok. Kim bilir? Belki de uzak diyarlarda, çocuklarının rızkını kazanmak için gurbette, hasrete boyun eğmiş bir babanın hikayesi...
En küçüğü henüz kundakta, en büyüğü ise 12-13 yaşlarında bir kız çocuğu. Soğuk kış günlerinden birinde kundaktaki bebeğimiz hastalanır ve ateşler içerisinde sabahlara kadar ne kendisi uyur, ne de annesini uyutur. Bu durum günler geceler aralıksız devam eder. Bu esnada sadece anne sütüyle beslenen bebeğin, günlerdir boğazından bir yudum süt geçmemiştir.
Anne geceleri sabahlara kadar bebeğinin başında nöbet tutuyor, gündüz diğer çocuklar bebeğe bakarken azda olsa ev işlerini yapabiliyordu.
Anne ne yaptıysa da bebeğin ateşini düşürememiş, iniltilerle ağlamasını dindirememişti. Yine ateşler ve iniltilerle geçen beşinci gecenin sonunda sabaha karşı seher vaktinde annenin dayanacak gücü kalmamıştı. Uykusuz günler, geceler bir yana, yavrusunun ateşler içerisinde inlemesine dayanamıyordu artık. Büyük kızını uyandırdı.
“Kalk kızım kardeşine biraz bak.” Dedi. Alelacele abdest aldı ve sabah namazından sonra secdeye kapanıp gözyaşları içerisinde şöyle dua etti:
“Allah’ım! Biliyorum ki, evlatlarımın hepsi Senin bana birer emanetindir. Eğer emanetini alacaksan onu şimdi al. Çünkü dayanacak gücüm kalmadı. Yok eğer evladımı bana bağışlayacaksan, onu şimdi istiyorum Ya Rabbi! Dedi. Bir kaç dakika secde de öylece kaldı. Gözlerini açtığında bebeğin iniltisi kesilmiş, günler sonra ilk defa uyumuştu yavrucak. Kızına: “Haydi yavrum! Git, sen de yat.” dedi ve başını yastığa koyar koymaz uykuya dalıverdi. Bir kaç saat sonra ağlama sesi ile yatağından fırlayan anne, bebeğini kucağına alıp emzirmeye başladı. Büyük bir iştahla annesinin sütünü yudumlayan bebeğin yüzünde ve gözlerinde tebessüm, annenin yanaklarında ise mutluluk göz yaşları vardı.
***
“Allah’ım! Emanetini alacaksan şimdi al, çünkü dayanacak gücüm kalmadı. Yok eğer evladımı bana bağışlayacaksan, onu şimdi istiyorum Ya Rabbi!”
____
[1] Furkan, 77. Ayet,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.