“Otizm Değil Ama Cehalet Bulaşıcı Bir Hastalıktır”
Otizmin tıpta birçok tanımları olduğu gibi, birçok da tedavi yöntemleri var. Bizim anlatmak istediğimiz, ne otizm ile ilgili tıbbi bilgiler vermek, ne de tedavi yöntemlerini anlatmak. Bu tamamen doktorların ve bu hastalıkla ilgili uzmanların işi. Ancak otizmli çocukların çok özel çocuklar olduğunu, sizin duymadıklarınızı duyduklarını, görmediklerinizi gördüklerini, gerekli eğitim ve ilgi ile inanılmaz yetenekli olduklarını, hayal dünyalarının çok geniş, çok ama çok özel insanlar olduğunu ve dünya daki birçok dâhinin de otizm hastası olduğunu biliyorum.
Aksaray’da bir okulda meydana gelen olaylar bizim konumuz gibi gözükse de aslında asıl konu, insanımızın cehaleti ve yaratılış fıtratına aykırı davranmasıdır!
Birileri bana, İslamiyet’ten önce cahiliye döneminde kız çocuklarını diri diri toprağa gömen zihniyetle, cehaletle, bugünkü cehalet ve zihniyet arasındaki farkı anlatmalı.
Anlatamaz! Çünkü fark yoktur.
Elbette Aksaray’da olan olay lokal bir olaydır. Ancak orada gösterilen cehalet maalesef Aksaray ile sınırlı değildir. Ülkemizin en önemli ve tedavisi en zor hastalıklardan birisidir, CEHALET. Olayı sadece Aksaray’a mal etmek çok büyük bir haksızlık olur. Aksaray Türkiye’mizin bu alanda fotoğrafını çekmiştir. Cehalet, insan fıtratına aykırı hareket etmek ve Engelsiz İletişim.
Önyargı, tabu, hazımsızlık, kabullenememe, kin, nefret öfke, dedikodu, iftira, yalan, takiyye, kendini farklı tanıtma vs. daha birçok bu ve buna benzer hastalıklar insanımızın başına bela olan musibetlerdir. En korkuncu da kişi bu tür hastalıklara sahip olduğunun ya farkına varmaz ya da kabullenmez. Bu tür şahıslar, toplum içinde pimi çekilmiş bomba gibi dolaşırlar. Daha beteri bu tür insanlar kendilerini çok iyi gizlerler. Ne olduklarını anlayamazsınız tabi içlerindeki hastalığı kusana kadar. Bu tür insanlar en yakınınızdan tutunda, en samimi olduğunuz, güvendiğiniz, inandığınız insanlara varıncaya kadar böyledir. Bu alanda hayatımız boyunca yaşadığımız sayısız hayal kırıklıklarımız vardır. Bu tür insanları affetmek bile bazen tehlikelidir.
Cehalet, eğitimli olup olmakla da ilgisi yoktur. Çoğu kez en üst düzeydeki eğitimli insanlarda bile bunu görebilirsiniz. Onun içindir ki,
CEHALET, kişisel bozukluğun dışa yansıması olan bir hastalıktır. Bu hastalık bir ömür devam eder.
Peki ya engelsiz iletişim! O ayrı bir facia! Hepimiz bir şeyi unutuyoruz! 82 milyonun tamamı potansiyel engellidir. Bir dakika sonra engelli olmayacağımızın garantisini kim verebilir? Veya tedavisi zor, imkansın bir hastalığa yakalanmayacağımızı kim söyleyebilir? Öyle benciliz ki empati yapma gibi bir derdimiz hiçbir zaman olmuyor. Öyle davranıyoruz ki bizim başımıza hiç bu tür olaylar gelmeyecekmiş gibi davranıyoruz.
Hiç düşündük mü evde, sokakta, okulda veya herhangi bir yerde bir engelli gördüğümüzde nasıl davranacağımızı biliyor muyuz? Soralım kendimize acıyor muyuz, Şefkat, merhamet mi gösteriyoruz? Yoksa herhangi bir sağlıklı insana davrandığımız gibimi davranıyoruz? Örneğin, engelsiz bir insana yardım ederken izin alıyoruz. Peki engelli bir insana yardım ederken izin alıyor muyuz? Yoksa bazen Aksaray ‘da olduğu gibi acımasız mı oluyoruz. İnsanlığımızı rafa kaldırıp başka bir tür mü oluyoruz? Kınadığınızla sınanmadıkça öleceğinizi düşünmeyin! Sözü tam da hayatın özeti. Sadece ama sadece çok kısa bir süre, gözümüz kapalı, herhangi bir uzvumuzu kullanmadan yaşayalım! Deneyip görelim bakalım ne kadar sabredebiliyoruz? Bir de o insanların bununla bir ömür yaşadıklarını, durumlarını kabullendiklerini veya kabullenemediklerini düşünelim? Sonrada oturup adam gibi kendimizi sorgulayalım!
Çevremizde bizden başkalarının da yaşadıklarını ve insan olduğumuzun farkına vardığımızda sanıyorum kişisel sorunlarımızın çözümü konusunda bir adım atmış olacağız.
Ne zaman ki fıtratımıza aykırı bir davranış sergiledik, bilin ki insanlığımızdan uzaklaşıyoruz demektir. Yaratılmışların en kutsalı olarak yaratılan insan, asla fıtratına aykırı davranmamalı.
Öyle gözüküyor ki, ailede başlayıp okulda devam eden eğitim, insanın kişisel gelişimini ya çok fazla etkilemiyor ya da kişisel bozukluklara neden oluyor ki, tutarsız, dengesiz, düşüncesiz, egoist, bencil acımasız bir yapı içerisine giriyoruz.
O zaman başa dönelim. İslamiyet’ten önceki cahiliye dönemindeki insanlarla bizim ne farkımız var? Bence hiçbir farkımız yok. Daha sonra o insanlar nasıl mütekamil en mükemmel insan oldularsa, bizde aynı yöntem ve reçete ile kâmil, erdemli insanlar olabiliriz.
Yani,
İndirilen dine inanmak, inandığını hayat haline getirmek. Bir insana faydalı olmak bütün insanlığa faydalı olmak gibidir, yaratılanı severim YARATAN’ dan dolayı sözlerini bünyemize, beynimize gergef gergef işlemediğimiz sürece, cehalet hastalığı gibi ölümcül bir hastalıktan asla kurtulamayız.
Spiker Ece Üner ne güzel özetlemiş hayatı. “OTİZM DEĞİL AMA, CEHALET BULAŞICI BİR HASTALIKTIR.”
İsmet TAŞ – İç Anadolu Birliği Genel Başkanı
Dünya Muhabirler Birliği Türkiye Başkanı
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.