OSMANLI'NIN 19.YY DIŞ POLİTİKASI(3)
19. yüzyılın en çok dikkat çeken özelliklerinden biri de bu yüzyılda Ruslarla yapılan ve müttefiklerin yardımı ile ancak biri kazanılabilen 4 Türk-Rus savaşının yaşanmasıdır. Bu yüzyılın diplomasisin şekillenmesinde Osmanlı’nın Ruslarla olan savaşları büyük rol oynamıştır.
Bu savaşlardan biri 1806’da Osmanlı’nın Rus yanlısı Eflak ve Boğdan beylerini azletmesi sonucu ortaya çıkan ve 1812’ye kadar sürerek Bükreş antlaşmasıyla sona eren Osmanlı-Rus savaşıdır. Savaş sonunda Kara Yorgi başkanlığında isyan halinde olan, Rus destekli Sırplara mühim ayrıcalıklar tanınması Balkanlardaki diğer ulusların da iştahını kabartmış ve yeni isyanlara sebep olmuştur. Nitekim bu antlaşmadan yaklaşık 9 yıl sonra Yunanistan ayaklanmış, 1821’de Mora’da başlayan isyan, Rusya’nın ve Fransa’nın büyük destek ve kışkırtmaları ile genişleyerek Osmanlı Devleti’nin bir valisi olan Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın yardımı ile bastırılmıştır. Ancak bu bastırma Osmanlı’nın Mora topraklarını korumasına yetmeyecek, 1828-1829 ikinci Osmanlı-Rus savaşı sonunda Edirne antlaşması ile Yunanistan önce özerk sonra bağımsız olacaktır.
Bu bağımsızlık, Osmanlı’nın yıkılması bakımından oldukça mühimdir çünkü bundan sonra Balkanlardaki uluslar, 1. Dünya Savaşı’na kadar bağımsızlıklarını elde edeceklerdir. Bu antlaşmanın ehemmiyeti Rusya’ya ekonomik olarak büyük bir üstünlük ve Balkanlarda nüfus üstünlüğü vermiş olmasıdır. Rusya’nın bu kadar güçlenmesi İngiltere’yi de gittikçe zorlamıştır.
1827’de Navarin’de Osmanlı donanması yok edildi. Fransa bu fırsatı kaçırmayarak 1830’da Cezayir’i işgal etti. Lakin Osmanlı buna yalnızca protesto ile mukabele edebildi. Cezayir’in işgalinin üzerine de Fransızlar ile işbirliği içinde olan Kavalalı Mehmet Ali Paşa isyanı patlak verdi. Kavalalı, Suriye’yi işgal edip kendi devletini kurmak istiyordu. Osmanlı, İngilizlerden ve Avrupa’dan yardım istedi ama reddedildi, İngiltere de Osmanlı’nın yardım çağrısına tepkisiz kalmıştı. Nihayetinde Rusya, Fransızlara olan nefreti ve bu durumu büyük bir avantaja çevirmek düşüncesiyle Osmanlı’ya yardım etti. Rusya’nın yardımları karşısındaki mükafatı ise 1833 Hünkar İskelesi Antlaşması olmuştur. Bu antlaşmanın mühim tarafı Rusya savaşa girerse Osmanlı’nın boğazları Rusya’nınki hariç tüm savaş gemilerine kapatmasıydı. Bu antlaşma, Rusya’nın boğazlar konusunda üstünlüğü sağladığının garantisi olduğu gibi uzun yıllardır sağlamaya çalıştığı sıcak denizlere inme hayalini de elde ettiğini gösterir. İngiltere’nin bu durumu öğrenmesiyle, döneminin Savaş Bakanı Palmerston “Britanya tarihinde dış politikada şu ana kadar yapılan muazzam bir hata” diyerek kendileri açısından ne kadar büyük bir hata yaptıklarını ifade etmiştir. Bu antlaşmadan dersini alan İngiltere, politikasını Rusya’nın üstünlüğünü egale etme konusunda şekillendirmiştir. Rus sorununun yanında Osmanlı toprak bütünlüğünü tehdit eden Kavalalı, İngiltere’nin Osmanlı bütünlüğünü koruma politikasına ters düşüyordu. Hünkar İskelesi Antlaşması, Mehmet Ali sorununu tam anlamıyla çözmeye yetmemişti. İngiltere bunu fırsata çevirmeyi düşünüyordu.
İngiltere’nin çabalarıyla 1840’da Prusya ve Avusturya’nın da katıldığı Londra konferansı toplandı. Bu konferansta Mehmet Ali Paşa’ya bazı şartlar sunuldu kabul etmeyince daha önce elde ettiği valilikler elinden alınarak yalnızca Mısır valiliği bırakıldı. Valisi karşısında zor duruma düşen Osmanlı’nın sıkıntılı hali buradan da açık bir şekilde anlaşılmaktadır. Tabi neticede İngiltere yaptığı yardımların karşılığını 1838 yılı Ağustos ayında bir ticaret sözleşmesi düzenleyerek fazlasıyla aldı.
Bu sözleşmeyle Osmanlı gümrük engelleri kaldırıldı ve İngiliz malları için Osmanlı Devleti adeta bir yarı sömürge, bir açık pazar haline getirildi. Bu durum zaten iyi olmayan Osmanlı ekonomisini daha da çöküşe götürmüştür. Bunun yanı sıra Mehmet Ali Paşa isyanı esnasında Ruslarla yapılan Hünkar İskelesi antlaşması geçerliliğini yitirince İngiltere ve diğer büyük güçler yine boğazlardan Rusların rahatlıkla geçme hakkını elde edeceği endişesiyle Londra’da 1841 yılında bir Boğazlar Sözleşmesi imzaladı İngiltere, Fransa, Avusturya, Prusya ve Rusya’nın katıldığı sözleşmede Boğazlar, Osmanlı hakimiyetinde kalacak ve hiçbir savaş gemisi geçmeyecekti. Aslında bu sözleşme Osmanlı’nın lehine gibi dursa da artık boğazlar uluslararası bir statü kazanmıştır ve tek hakim Osmanlı değildir.