Osmanlı ve torunları...
Şükürler olsun ki, rahmet ve mağfiret ayı olan Ramazan-ı Şerife kavuşmuş bulunmaktayız. Bu mübarek ayın, Vatanımıza, Devletimize, Milletimize, İslam Alemine, mazlum milletlere, hayırlara vesile olmasını Yüce Allahtan niyaz ediyorum.
Ramazan ayı aynı zamanda yardımlaşma ve paylaşma ayıdır. Fakirin, fukaranın, yetimin, mazlumun, darda kalanın ve düşkünün gözetilmesinin, merhamet, sevgi ve şefkatin zirve yaptığı aydır.
Yukarıda sadece bir kısmını saydığımız sosyal özellikler sadece Ramazan ayına has bir özellik değildir. Sadece bu ayın rahmet ve bereketinden çok daha fazla faydalanmak için insanımız daha hassas olurlar. Burada insanların rahat ve huzur içinde, sosyal, maddi ve manevi ibadetlerini yerine getirmeleri, Devletin insana sunduğu imkanlar ölçüsünde daha fazla mümkün olabilmektedir.
Devlet , toprak bütünlüğüne bağlı olarak siyasal, ekonomik, hukuki ve sosyal kurumları ile teşkilatlanmış millet veya milletler topluluğunun oluşturduğu tüzel varlıklar olduğuna göre, insanların ideolojisi devletle şekillenir. Devlet sahip olduğu doktrin ve ideolojiye göre, yönetim anlayışını topluma ve diğer toplumlara gösterir.
Türk Toplumu İslam ile müşerref olduktan sonra hayat biçimi de buna göre şekillenmiştir.
Öyle değilmi dir ki İslam; "Cahil, bitmiş, tükenmiş, köhnemiş, insani değer yargılarını tamamen yitirmiş bir toplumdan, adaletli, barışçıl, özgürlükçü, kalbi , sevgi, merhamet şefkatle dolu, insan hak ve hürriyetlerine saygılı, kardeşlik ve yardımlaşmayı şiar edinmiş, insanı değer yargılarına önem veren yeni bir toplum haline getirmiştir."
Türk Toplumu tarih boyunca bu şiarları yaşantısına nakış nakış işlemiş, bunu sadece kendi yaşadığı hayata değil, diğer toplumlara da sirayet ettirmiştir.
Bu hayat tarzını Selçuklu ve Osmanlı Devletinde çok daha net bir şekilde görürüz. Özellikle Osmanlı Devletinde bu zirveye çıkmıştır. Öyle ki, kendi halkına karşı sorumluluklarını yerine getiren bir Devlet, farklı inanç ve düşüncelere sahip toplumlara da aynı sorumluluğu göstermiştir. Çünkü Kur'an Kerim; "Ey insanlar" diye hitap eder. Osmanlı'da, inandıkları değerlerin kaynağı olan Kur'an ve Sünnet'in hükümlerini bütün insanlığa tebliğ etmeyi, İslam'ın hükümlerini bulundukları topraklarda yaşatmayı gaye edinmişlerdir.
Osmanlının fetihlerinin tamamının temelinde , "İlahi Kelimatullah" vardır. Allah'ın adını ve O'nun hükümlerini cihana yaymak ve hayat haline getirmektir. İşte onun içindir ki, İstanbul'un fethinde, diğer dinlerden olanlar, "Kardinal külahı görmektense, Osmanlı sarığı görmeyi yeğleriz" demişlerdir. Onun içindir ki, dünyanın dört bir yanında İslam'ı toplu halde kabul eden topluluklar olmuştur. Onun için dir ki, "Adalet Mülkün Temeli"dir sözü bütün toplumlarda hayat halini bulmuştur .
Hangi sistemde, bir padişahla, hangi dinden olursa olsun halktan birisi ile eşit bir şekilde yargılanır, eşit muamele görür, hak ve hukuku gözetilir.
Hangi sistemde, üç gün üç gece bedava yiyip- içeceksin konaklayacaksın sonrada giderken ihtiyacın kadar parayı alıp gideceksin. (Kervansaraylar)
Hangi sistemde, "Komşusu açken tok yatmayacaksın" denilir ve fakir fukara utanmasın, mahcup olmasın diye yardımlar gece kimse görmeden evlerinin önüne bırakılır.
Hangi sistemde , "Zimem (veresiye defteri)" vardır. Durumu iyi olanlar, fakirin, fukaranın borçları yazılı olan defteri, onlardan habersiz sildirir. Sağ elin verdiğini sol elin görmemesi gibi.
Hangi sistemde, "sadaka taşı" vardır. Özellikle camilerin avlularında bulunan içi oyuk olan bu taşa durumu iyi olanlar para koyar. Fakir-fukarada gece gelir ihtiyacı olanı kadar alır giderdi. Fransız bir gezginin gözlemi, konulan bir paranın bir hafta kimse tarafından alınmadığını söyler.
Hangi sistemde, borçları için hapiste yatanların borçları ödenir, cenazesi olanların evlerine yemek getirilir.
Hangi sistemde, " zekat ve sadaka" müessessi vardır, dilenci yok denecek kadar azdır, bazen sadaka verecek kimse bulamazsın.
Hangi sistemde, hangi ülke, " Hiçbir karşılık beklemeksizin, üstelik ülkelerin birbirini boğazlamak için fırsat kolladığı, Osmanlıyı yıkmak için her türlü tezgahın kurulduğu bir dönemde, sadece inancının gereği yardım eder? (Osmanlının ABD ve İrlanda'ya yaptığı yardımlar.)
Bu örnekleri çoğaltabilir,konu ile ilgili ciltler dolusu kitap yazılabilir.
Osman Gazi'nin, oğlu Orhan Gazi'ye dediği gibi;
"BRE OĞLUM ORHAN, BİZİM DAVAMIZ, MAKAM, MEVKİ, ŞAN, ŞÖHRET DAVASI DEĞİL, İLAHİ KELİMATULLAHI YER YÜZÜNDE YAYMA DAVASIDIR."
PEKİ OSMANLININ TORUNLARININ DAVASI NEDİR? NE OLMALIDIR?
İsmet TAŞ
İç Anadolu Birliği Genel Başkanı
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.