Hatırlarsanız yılbaşında Altındağ'ın Karapürçek Mahallesi'nde bir evde yangın çıkmış dört kişi hayatını kaybetmişti. Ölenlerden üçü henüz 20’li yaşlarının başlarındaydı. Konuyla alakalı ilgililer yangının elektrikli sobadan çıktığı kanaatine vardı ve ilgili oda merdiven altı elektrikli ısıtıcılara karşı uyarıda bulundu. Bazı elektrikli ısıtıcılar devrildiğinde onları otomatik olarak kapatan anahtar olmadığından çalışmaya devam ediyor. Yüksek akım çeken birçok ısıtıcı da ucuz uzatma kabloları ile kullanıldığında yangına sebebiyet veriyor. Buraya kadar her şey anlaşılır ve normal. 

Ben bu olaya başka bir açıdan bakmak istiyorum. Malum kış aylarındayız ve bu aylarda bu tarz üzücü haberlerle sık sık karşılaşmaktayız. Bu yangınlarda standart dışı üretilen malların ne kadar sebebiyeti varsa aynı zamanda insanları bu ısıtıcıları kullanmaya iten faktörlerinde var. Doğalgaza gelen malûm zamlar sonrasında birçok aile şişirilmiş faturalardan kurtulabilmek için kombilerini düşük derecede çalıştırmaya başladı. Hâl böyle olunca da evler yeterli derecede ısınmıyor. 

Vatandaşta çareyi elektrikli ısıtıcıda buluyor. En azından oturdukları odayı bu yöntemle ısıtmaya çalışıyor. Ekonominin yükünün vatandaşın sırtında olduğu şu günlerde maalesef dar gelirli aileler bu yöntemi bir çözüm olarak görüyor. Bu çözüm yöntemi de insanların hayatına mâl oluyor. Hani derler ya; “hırsızın hiç mi suçu yok” biraz da suçu elektrikli ısıtıcılarda değil, vatandaşı bu duruma iten nedenlerde aramak gerekiyor. Faturalar yüksek geldiğinden kombisini açamayan vatandaşlar, güvenilirliğini sorgulayamadan ilk bulduğu ucuz ısıtıcıyı alıyor ve her gün o yatağa canını tehlikeye atarak giriyor. İyi bir elektrikli ısıtıcı dahi neredeyse asgari ücretin dörtte bir fiyatına satılıyor. Bunu pahalı bulan vatandaşta 50-100 liralık ısıtıcılara yöneliyor. Hem kombinin ayarını açamıyor, hem kaliteli ısıtıcı alamıyor, hem de canından oluyor. 

Sevgili okurlar sonuç ne olursa olsun olan sanırım yine vatandaşa oluyor.