Okulum Temiz Belgem Yok; Çünkü...
Bakanlık COVİD-19’la mücadele kapsamında okulların eğitim öğretime başlamadan önce temizlik, hijyen ve diğer konularda hazırlık yapması ve bir takım düzenlemeler yapması için bir kampanya başlattı. Bunun için bir kılavuz hazırlattı ve okullara gönderdi. Bu kılavuz çerçevesinde gerekli düzenlemeleri ve hazırlıkları tamamlayan okullar sistem üzerinden başvuru yaparak denetim isteyecekler. Denetime gelen ekipler gerekli incelemeleri yaptıktan sonra, istenen şartları yerine getiren okullar Okulum Temiz Belgesine kavuşacak.
Düşünce çok güzel, on numara beş yıldız. Tüm bunlar 1 milyon eğitim çalışanı ve 20 milyona ulaşan geleceğimiz, her şeyimiz olan yavrularımız için planlanan harika bir düşünce. Bundan kimsenin şüphesi yok.
Ama bir gerçek var ortada, hem de çok acı. Okulum Temiz Belgesi için yapılması gereken iş ve işlemlerin, bir maliyeti ve bu işleri yapacak bir iş gücüne yani yardımcı personele ihtiyaç var. Ama Türkiye genelinde okullarımızın yüzde 95’i bu imkân ve iş gücüne maalesef sahip değil.
Şuanda seminer döneminde kimi okullar boya, badana, temizlik, onarım vb. İşlerini bütçe ve yardımcı personelleri olmadığı için öğretmenleriyle birlikte çözmeye, okulları eğitim öğretime hazırlamaya çalışıyorlar. Ve bu işleri sosyal medyada reklam yapmak gibi bir yola da tevessül etmeden yapıyorlar. Bu ifadem okullarına her türlü desteği verip sosyal medyada paylaşan eğitimcilerimizi hedef almak için değil asla. Belki de onlar doğru olanı yapıyorlardır. Böyle güzel örnekleri yayarak çoğaltmaya vesile olabilirler. Bura da konumuz zaten bu değil. Konu, imkânsızlıklar içinde olan okullarımızın sıkıntılarıdır. Dile getirmek istediğimiz, tüm okulların yaşadığı sıkıntıya dikkat çekmek.
Bu konuda kaynak sıkıntısının giderilmesi, problemlerin çözülmesi noktasında bir eğitimci olarak elbette söyleyecek sözümüz var. Ve bunlar dahice fikirler değil tabi ki. Çok basit ve atılacak doğru adımlarla çözülebilecek konulardır. Mesela her yıl dağıtılan ücretsiz ders kitapları bunlardan sadece bir tanesidir. Yerel dinamikleri harekete geçirip destek sağlama konusunda okul idarecilerine yetki ve sorumluluk verilmesi bir başka alternatif çözümdür. Yerel yönetimlere bu konuda sorumluluk vermek başka bir çözüm yolu olabilir.
Yeter ki okulların maddi kaynak ve yardımcı personel ihtiyacını çözmek için kararlı bir irade ortaya konulsun. Bu sorun eğitimcilerin de görüş, öneri ve desteği ile tez zamanda kalıcı çözüme kavuşacaktır.
Ama ne hikmetse sanki gizli bir el, bu konuda çözümsüzlüğü bir yol olarak tutmuş gibi sanki. Yıllardır sürüncemede kalmış bir vaziyette kör topal ilerliyor. Hiç kimse ne idarecilerin, ne eğitimcilerin sesine hatta feryadına kulak vermiyor.
Her yıl ücretsiz dağıtılan en az 100 milyon kitap çöpe gidiyor.
Halbuki kendi alın teriyle aldığı ders kitaplarını bir yıl boyunca düzenli, tertipli kullanarak bir alt sınıftaki kardeşine, komşusuna, arkadaşına miras olarak bırakan çocuklarımız, eşyalarına sahip çıkma koruma ve güzel kullanma konusunda da eğitimin bir parçası olarak kazanım elde ediyorlardı. Ama maalesef her şeyi çılgınca ve hoyratça tüketen bir millet olma yolunda hızla ilerliyoruz.
Popülist bir yaklaşımla başlayan ücretsiz kitap furyası en az 15 senedir, her yıl 100 milyon kitabın çöp olmasının yolunu açarken, millet olarak kime ne kazandırdı? Oturup bunun muhasebesini yapmak kimlere düşer bilmiyorum. Bizim görevimiz söylemek, uyarmaktır.
Okul müdürü olan kadim bir dostumun feryadını buradan bir kez daha dile getirmek istiyorum.
“OKULUM TEMİZ DEĞİL.
BELGEM DE YOK.
ALACAK İMKÂNIM DA...”