Yine gençliğimizi ilgilendiren bir konuyla karşınızdayız. Gençlik bir cevher, korunması, gözetilmesi, pisliklerden korunması gereken pırıl pırıl bir cevher. Her dönemde yerli ya da yabancı zararlı unsurların bu cevheri kendi çıkarları doğrultusunda hareket ettirme plan ve projeleri olmuştur. Lâkin çağımızda artık bunun zirvelere çıktığını düşünüyor ve farkına varabildiğimiz tehlikeleri kalemimiz yettiğince duyurmak istiyorum.

Açık ya da kapalı türlü oyunlar, kapalı kapılar ardında kirli pazarlıklar yahut temiz gözüken zahiriyle yutturulan pislik batın… Neticede torbanın içinde ne varsa dışına elbet o sızar, misk varsa hoş koku, pislik varsa tiksinç koku yayılır.
Kısım kısım gidelim. Bu yazımızda önce açık oynanan oyunlardan bahsedelim. Gelecek yazımızda İnşallah kapalı oynanan oyunları aktarmaya çalışacağız.

1- LGBT:  Eşcinsel olarak nitelendirebileceğimiz bu topluluk kesinlikle yüce dinimiz İslâm’ın reddettiği bir topluluktur. Eşcinsellik haram kılınmıştır. Bugünün Türkiye’sinde özellikle son zamanlarda bazı firma ve kuruluşların eşcinselliği destekler tarzda paylaşımlarını ve bunu Türkiye’de normalleştirme çabasının olduğunu görüyoruz. (bizler İstanbul Sözleşmesine dayanarak cesaret bulduklarını düşünüyoruz.)
Bilindiği üzere İslamiyet sosyolojisini ‘’Aile’’ üzerine kurar. Dinimizde ve medeniyetimizde çok önemli bir yer tutan ‘’AİLE’’ değerimiz, eşcinsel anlayışla zedelenerek toplumumuzun dağılmasına sebep olacağı gibi hoş karşılanamayacak görüntülerle ahlaki bir erozyon haline gelecektir. Türk İslâm gençliği bu projeye karşı her zamankinden daha uyanık durmalıdır.

2- MÜSTEHCENLİK: Fuhşiyatın, ahlaksızlığın yuvaları nasıl bozduğunun artık hepimiz rahatça gözlemleyebiliyoruz. Boşanmaların artması ve evlilik kurumunun baş belalarından biride müstehcenlik furyasıdır. Müstehcenliğin günden güne normal sayılması ve göz önüne sokulması hem bireysel hem toplumsal olarak beden ve ruhta huzuru lekelemektedir. Türk İslam gençleri Efendiler Efendisi’nin (salallahu aleyhi ve sellem) buyrukları doğrultusunda bir kale gibi bu furyaya geçit vermemelidirler.

3- ŞANS OYUNLARI VE HARAM KAZANÇ: Yine biliyoruz ki şans oyunları da yüce dinimiz İslâmiyet tarafından haram kılınmıştır. Gençliğin önündeki en büyük tuzaklardan biri de kısa yoldan emek sarfetmeksizin bol kazanç elde etmeyi teşvik eden bu ahmak yöntemlerdir. Yeri gelmişken hemen söyleyelim. Devletimizce oynatılan Milli Piyango da Anadolu gençlerinin bağrındaki yaradır. Derhal bu haramın engellenmesini tekraren talep ediyoruz.  Bir hadisi şerifi buraya nakletmek gençlerimiz için yeterli olacaktır. 

‘’(Miracda, sırt üstü yatan, karınları davul gibi şeffaf, içinde her türlü mahlûk olan insanlar gördüm. Kardeşim Cebrail’e, “Bunlar ne?” diye sordum. “Ya Resulallah, bunlar senin ümmetindendir” dedi. “Suçları ne?” dedim. “Onlar, helal haram demeden mal toplayıp, kazandığı paranın helal veya haram olduğunu düşünmeyenlerdir. İşte bu yedikleri haram, onların vücutlarında bu hale gelmiştir” dedi.)’’
Türk İslam gençleri boğazından haram geçirtmeyen ve ailesinin de boğazından haram geçirtmemek için direnen güzel ahlaklı bir gençliktir.

4- MODA – TÜKETİM ÇILGINLIĞI – MARKACILIK: Batı özentiliğinden gelişen ve son iki asırdır, milletimizin paçasına yapışmış bir çamur gibi bu topraklarda direnmeye çalışan bu hastalık, aynı zamanda şehvetin ve de nefsi emarenin doymak bilmeyen arzusunu kabartmaktadır. Kızlarımızda açılıp saçılma, kendisini beğenmeme; erkeklerimizde olabildiğince dar giyinme şekliyle günümüzün moda anlayışı, bütünüyle İslâmiyet’in dışında, erkek ve kadın tesettürünün biricik düşmanı olma yolundadır. Bunun dışında markacılık hastalığıyla bir enayiye yakışır şekilde bir logo uğruna mal değerinden kat ve kat fazlasına alınan ürünler de tam anlamıyla gençliğin baş belasıdır. Türk İslâm gençleri kadınıyla erkeğiyle bilir ki bu toprakların değişmez modası Sünneti Seniyye’ye uygunluktur. 
Yazımızın ikinci kısmına İnşallah haftaya devam edeceğiz. Bol selam ve muhabbetlerimle, selametimiz için dua eder dua bekleriz.