“Nerede Ermeni varsa orada facia vardır”
Ermeni Tehcirinin 100. Yılında
mükemmel bir toplantı. ( II)
Geçen hafta sonunda Ankara’da Yıldırım Bayezıt ve ESAM’ın ortaklaşa düzenledikleri “Emperyalizm ve Ermeni Meselesi Sempozyumu” gerçekleştirildi. Bugün 24 Nisan ve Ermenilerin yüz yıldan beri dünya kamuoyunu meşgul ettikleri “Soykırım” palavrasının 100. Yıl dönümü.
“Ermeni Soykırım” iddiası Türkiye’nin öncelikli millî meselesi. Her 24 Nisan yaklaşırken, başta büyük şeytan ABD olmak üzere “ne karar alınacak”, “ne söylenecek” diye dikkatler bu noktaya çevrilmektedir. Önceki yıllardan farklı, bu sene Ermeni Diasporası daha şiddetli ve daha etkili bir gayret içerisinde. Şimdiye kadar siyaseten elde edemediklerini “din” yoluyla elde etmenin yollarını aramaktadırlar.
Uydurma din Hristiyanların ruhani kara cüppeli baş keşişi Papa geçen Pazar ayininde Sözde “Ermeni Soykırımı iddiası”na temas etti ve Türkiye’yi suçladı.
Arkasından Avrupa Parlamentosu bir karar alarak ülkemizi suçladı. Ve nihayet siyasi kervana dost(!) ve müttefik(!) Almanya ve Avusturya’ da katıldı. Siz bu satırları okurken büyük şeytan ABD’nin Başkanı Ermenileri küstüren bir açıklama yaptı.
Bir gerçeğin altını kalın çizgilerle çizmekte yarar var. Türkiye şimdiye kadar “Yurtta Sulh cihanda sulh” yutturmacası ile son derece önemli milli mesele karşısında hem kendi suskun kaldı, hem iç ve dış kamuoyunu uyuttu.
Son birkaç yıldan beri içte ve dışta Türkiye haklılığını göstermek için yoğun çaba göstermektedir. Daha birkaç yıl öncesine kadar kitapçılarda ve kütüphanelerde konuyla ilgili kitap ve doküman bulunmazken bugün kitapçı raflarında yığınla kitap bulmak mümkün olmaktadır. En ücra köşelere kadar toplantılar düzenlenmektedir. Tüm bunlar yeterli mi? Hayır. Çünkü Ankara’da yapılan toplantının mana ve önemine göre katılım olmamıştı. Bunun anlamı insanımız hala Ermeni milli meselesinin önemini kavramış değil.
Son yıllarda içte ve dışta Hükümetin yürütmekte olduğu sosyal, siyasi ve ekonomik politikalar, Ermenistan’ı zora sokmuş bulunmaktadır. Sempozyumda sunulan bildirilerden bu sonucu çıkardım.
Özellikle Türkiye, Azerbaycan, Gürcistan ve Rusya arasında varılan mutabakatlar ve enerji koridorları bunun en bariz göstergesi. En önemlisi yüz yıl önce cereyan eden hadisede belgeler Ermeni iddialarını çürütmektedir.
Bu konuda Türkiye Arşivlerini sonuna kadar açmış ama Ermeni tarafı hala kapalı tutmaktadır.
Ermeni iddialarının bir başka yönü ise ilerleyen ve kalkınan Türkiye’nin önünü kesmektir. Denizlere kapalı Ermenistan’ın zorda bulunan ekonomisi ile insanları aç yatıp aç kalkmaktadır. Her yönüyle Türkiye’ye muhtaç.
Bütün bunlara rağmen Ermenilerin direnmesinin sebebi, genlerindeki kin ve düşmanlıktan kaynaklanmaktadır. Sempozyumda sunulan bildirilerde gerçekte Türklerin Ermeniler değil, Ermenilerin Müslümanlara yaptıkları soykırımı belgeleri ile anlatıldı.
Ermenistan’ın Başkenti Erivan’da daha yüz yıl öncesine kadar Türkler yüzde altmış nüfusa sahipken bugün Erivan’da tek Müslüman Türk nüfus bulunmamaktadır. Aslında Ermenistan küçük bir devlet. Bu tür iddiaları ne sürdürecek ne de ispatlayacak gücü bulunmamaktadır. İslam’a ve Türkiye’ye karşı birleşik emperyalist güçler Ermeni meselesini sürdürmektedirler.
Kısaca Ermeni meselesinde Türkiye’nin muhatabı Ermenistan değil, sözde ermeni meselesini diri tutmak isteyen emperyalist devletlerdir.
NOT: İslâm alemine ve milletimize hayırlar getirmesi duası ile Regaip kandilinizi tebrik ederim.
G Ü N Ü N H İ K M E T İ
“İki yüzlüleri sever oldum; çünkü yaşadıkça yirmi yüzlü insanlar görömeğe başladım.” M. Akif Ersoy, M. Cemal Kuntay, sh 295
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.