Salih Cenap Baydar

Salih Cenap Baydar

Mutluluğun Resmini Yapamayan Müslümanlar

Mutluluğun Resmini Yapamayan Müslümanlar

22 Mayıs 2013 günü Amerikalı şarkıcı Pharrell Williams “Happy” (Mutlu) isimli parçasını yayınladı. Parça “Despicable Me 2” (Çılgın Hırsız 2) animasyon filminin müziklerinden biriydi. (“Despicable Me” ifadesinin dilimize doğru tercümesi “Aşağılık Ben” şeklinde ama Türkiye’de filmin “Çılgın Hırsız” ismiyle vizyona girmesi uygun bulunmuş.) Williams’ın şarkısı için 24hoursofhappy.com adresinde “dünyanın ilk 24 saatlik video klibi” sloganıyla bir video yayınlandı. Video gerçekten 24 saat sürüyor, yaklaşık dört dakika süren şarkı sürekli tekrar ederken, Los Angeles civarında sokaklarda, istasyonlarda, duraklarda şarkı eşliğinde danseden insanların görüntüleri şarkıya eşlik ediyordu.
Şarkıda Williams, son derece akılda kalıcı, adeta hipnotik bir melodi üzerinde ne kadar mutlu olduğunu anlatıyor. Şarkıcının mutluluğunu anlattığı şarkının nakaratı şu şekilde;
Çünkü mutluyum – Eğer sen kendini çatısız bir oda gibi hissediyorsan birlikte el çırp
Çünkü mutluyum – Eğer sen mutluluğun hakikat olduğunu düşünüyorsan birlikte el çırp
Çünkü mutluyum – Eğer mutluluğun kendin için ne anlama geldiğini biliyorsan birlikte el çırp
Çünkü mutluyum – Eğer yapmak istediğinin bu olduğunu düşünüyorsan birlikte el çırp
Şarkı ve klibi tüm dünyada büyük ilgi uyandırdı. Böylesine “neşeli” ve “pozitif” bir şarkıyı özellikle otomobil ve otel reklamlarında kullanmak için insanlar yarışa girdi. Ermeniler kliple aynı konsepte “Happy Yerevan” (Mutlu Erivan) isimi bir klip çektiler. Arnavutluk “We are Happy From Tirana” (Tiran’dan “Biz Mutluyuz”) isimli video ile fener alayına katılmakta gecikmedi.  Fransa, İtalya, Slovakya, Hollanda, Hindistan, Bombay, Abu Dabi, Tunus, Mısır derken Türkiye ve İstanbul’da eksik kalmadı tabi.
Bu şekilde çekilen videoların internette milyonlarca kez seyredilmesi, yani yeni tabiriyle “viral” olması, virüs gibi yayılması insanları daha da teşvik etti ve bu tür videoları çekme işinin bizzat kendisi bulaşıcı bir hastalık misali yayıldı. Çekilen kliplerin tamamında insanlar orijinal kliptekine benzer danslar ederek şarkıya eşlik ediyorlardı. Araya katılan tek tük ihtiyar insan ve çocuk görüntülerini saymazsak çoğu yirmili yaşlarında, mutlu ve “çılgın” gençlerin batılı dans figürleri ile Williams’ın şarkısını söyleyip oynadıkları videolardı bunlar.
İran’dan bile tamamen aynı konseptte bir “mutlu Tahran” videosu gelmesi insanları şaşırttı. İran’da videoyu çekip internete koyan gençler tutuklandılarsa da kısa sürede serbest bırakıldılar. Tabi bu hadise, Williams’ın “mutluluğun yayılmasına çalışan bu çocukların tutuklanması, mutsuzluktan öte bir şey” demeciyle ve twitter’da #freehappyiranians etiketiyle başlatılan kampanyayla İran’ın (ya da Müslümanların) nasıl mutluluğa tahammül edemeyen mahlûklar olduğuna dair propagandaya da zemin hazırlamış oldu.
15 Nisan 2014 tarihinde “Happy British Muslims” (Mutlu İngiliz Müslümanları) isimli bir video internete yüklendi. Videonun altında “Global ümmet neredesin? Biz topu yuvarladık. Mutlu olduğunuzu bize gösterin.” Yazıyordu. Anlaşılan yuvarladıkları kartopunun çığa dönüşmesi gibi bir arzu taşıyorlardı. Klip diğerlerinden sadece bir tarafıyla farklıydı. Klipte başı örtülü ve açık Müslüman kadınlarla sakallı ve sakalsız Müslüman erkekler dans ediyorlardı. Bu yazı yazılırken video bir milyon sekiz yüz binden fazla seyredilmişti. İngiliz Müslümanların çağrısı yankı bulmakta gecikmedi. Bu sefer “mutlu Müslüman” videoları yayılmaya başladı. Mutlu Şikago Müslümanları, mutlu Alman Müslümanları videoları, İngilizlerinkini takip etti. Tabi yayınlanan videolar Müslümanlar arasında derhal bir tartışma başlattı. Batı medyasının, özellikle İngilizlerin, bu tartışmalara gayet oryantalist, alaycı ilgisi dikkatlerden kaçmadı.
Bu “salgının” son örneklerinden birini, Fethullah Gülen cemaatine yakınlığı bilinen Akın İpek’in “İpek Üniversitesinin” tanıtım filmini çekenler verdiler.
Klipte üniversite öğrencisi başörtülü kızlarla, şortlu, mini etekli kızlar beraber dansediyor, göbekli ve bıyıklı “hocalar”, zenci ve çekik gözlü delikanlılarla birlikte onlara eşlik ediyorlardı. Bu evlere şenlik videoyu görünce, dünyanın tartıştığı ve artık burnumuzun dibine kadar sokulmuş bu meselenin bizde de etraflıca tartışılması gerektiğini düşünmekten alamadım kendimi.
İpek üniversitesinin klibini seyreden hemen herkeste bir rahatsızlık hissi oluştuğunu gözlemliyorum. İslami bir hassasiyetle tepki verdiğini söyleyen Müslümanların rahatsızlıklarının sebebini araştırırken şunu da sormak gerekiyor. Acaba mahalli kültürümüzü, geleneksel alışkanlıklarımızı (yanlış bir şekilde) İslam mı sayıyoruz? Mesela Amerikan Müslümanları tarafından çekilen videoya aynı tepki gösterir miydik?  
Bizi rahatsız eden hususlar içinde kültürel hassasiyetimizin olduğunu inkâr etmek mümkün değil ama benzer tepkilerin Amerikalı Müslümanlardan da gelmiş olduğunu not etmek lazım. Acaba tepki gösterenler daha çok, Amerika’da yaşadıkları halde kültürleriyle köprülerini henüz atmamış Arap veya Türk Müslümanlar mı?
Peki, acaba işin gelenek boyutunu bir tarafa koysak bile Müslüman olarak Müslüman olmayanlara benzememek, kâfirler, müşrikler "gibi" olmamak diye bir meselemiz olmalı değil mi? Bu konuda çok sayıda hadis de var. Peygamberimizin de müşriklere benzememek için saçını bile farklı tarafa taradığına dair rivayetleri de unutmamak lazım.
İpek üniversitesinin klibinde tüm bu "benzememek" bahsini aşan noktalar da var. Bir kere, bir Müslümanın – isterse horon tepsin ya da harmandalı oynasın - paralı bir üniversitenin öğrenci çekmek için hazırladığı reklam filminde dans etmekte bir mahzur görmemesi iç acıtan bir şey. Bu klibi çektiren yöneticilerin tercihleri de kapitalizmin, para kazanma hırsının Müslümanlara neler yaptırabileceğinin acı bir göstergesi.
İkinci olarak bir Müslüman, dilini, dansını, kıyafetlerini, hayat tarzını böylesine benimsediği kâfirlere karşı nasıl mücadele verecek?
Şarkının nakaratı bu meyanda oldukça dikkat çekici… Mutluluğun hakikat olduğunu yahut hakikatin mutluluk olduğunu mu düşünüyoruz ki şarkıcının çağrısına uyup el çırpmaya başlıyoruz? Mutluluğun bizim için ne anlama geldiğini ve yapmak istediğimizin el çırpmak olduğunu biliyor muyuz ki sokak ortasında dansa başlıyoruz?
Eğer “kendini çatısız bir oda gibi hissediyorsan” lafını işittiğimde benim aklıma sadece Gazze’de çatısını İsrail bombaların uçurduğu fakir Müslüman odaları geliyor. Bunu düşünürken bir Müslüman nasıl “mutlu” olabilir ki?
Batılı efendilere benzeme hususunda tüm hissiyatımı Hotel Ruanda filminin en çarpıcı sahnesi özetliyor.
Paul Rusesabagina Ruanda otelinin batı hayranı zenci müdürüdür. Batılılar gibi giyinir, batılılar gibi konuşur, batılılar gibi puro içmeye özenir, batılılara karşı derin hayranlığını da saklamaz. Ruanda'da iç savaş çıkıp insanlar birbirlerini öldürmeye başladığında ülkedeki bir grup Avrupalı ve yerli insan oteline sığınır. Etrafları sarılmıştır. Katliamın onları da yok etmesi an meselesidir. Sonra BM askerleri helikopterlerle gelirler. Çok sevinen Paul’un kurtulma sevinci kursağında kalır. Çünkü BM askerlerinin sadece batılı beyazları kurtarıp, yerlileri katliam için bekleyen palalı canilerin elinde ölüme terk edeceklerini öğrenmiştir. Bu acı gerçeği öğrenince kafasındaki batı imajı, tüm inançları ile birlikte adeta yıkılan otel müdürü Paul, yardım etmeye çalıştığı insanlarının kanı ile lekelenen gömleğini değiştirmek için odasına gelir. Dolabında duran ütülü ceket, gömlek ve kravatlarını askıya asar ve alışık olduğu "batılı efendilerin" kıyafetlerinden birini sırtına geçirir. Arkasında, belki müdür olmadan önce giydiği, abartılı, insanı komik gösteren otel hizmetçisi kıyafeti dikkati çekmektedir. Fakat Paul o anda bir türlü "medeniyet yularını" bağlayamamaktadır. Nihayet Paul acı içerisinde kravatını fırlatıp atar. Gömleğini kendi elleri ile yırtar ve hüngür hüngür ağlamaya başlar. “Mutlu” değildir. Hem de hiç mutlu değildir.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
SON YAZILAR