Ahmet Sefa DİKTEPE
Milli güvenliğimizi tehdit eden terör unsurları kaynağında kurutulmalıdır!Milli güvenliğimizi tehdit eden terör unsurları kaynağında kurutulmalıdır!
Malum olduğu üzere ülkemiz bir süredir Fırat’ın doğusuna harekât düzenlemek için hazırlık yapıyor…
“Yahu ne işimiz var Afrin’de, Münbiç’te” diyenler için kısaca birkaç şey söyleyeyim. Bütün dünyaca kabul edilen bir gerçektir ki ülke sınırlarınızı muhafaza etmek istiyorsanız bunu ülke sınırlarınız içerisinde yapamazsınız. Yani ülkemizin sınır güvenliği Edirne’den, Hakkari’den, Iğdır’dan vs. korunmaz.
Türkiye’nin sınır güvenliği Kerkük’ten, Halep’ten, Batum’dan vs. başlar… Eğer, bırakın sınırlarımızın içerisinde olmasını buralarda Türk Devletinin bekasını tehdit edecek unsurlar olursa o zaman vatanımızın bütünlüğü tehlike altında demektir!
İşte biz de o zaman vatanımızın bütünlüğünü, milletimizin birliğini, devletimizin bekasını tehdit eden bu unsurları kaynaklarında yok ederiz!
Büyük devlet olabilmenin gerektirdiği en önemli amillerinden biride kendine karşı nerede tehdit algılarsa onu orada yok edebilme gücü ve iradesidir!
Asıl sorulması gereken bizim sınırımızın hemen ötesinde ne işimizin olduğu değil ABD’nin sınırlarının binlerce kilometre ötesinde ne aradığıdır! Eğer ABD’nin Ortadoğu’da olması garibinize gitmiyor, Türkiye’nin Ortadoğu’da olmasını garipsiyorsanız kendinizi bir hesaba çekin derim… Dün vali ile yönetmeye muktedir olduğumuz Ortadoğu coğrafyası bugünkü yönetim basiretsizliğimizle bile bizim sözümüzün üstünde söz olmaması gereken bir coğrafyadır!
Bunun için bizim Ortadoğu stratejimizi belirleyecek olan ABD Başkanı Trump’ın kendi içinde dahi çelişen tweetleri değil binlerce yıllık devlet geleneğimizdir…
ABD başkanı Trump’ın Türkiye’ye karşı attığı tweetleri bırakın stratejik ortaklığı, devlet diplomasisinin gerektirdiği ahlak ve nezaket kuralları içine dahi almamız mümkün değildir. Trump kendinden bekleneni yapmıştır, şimdi mesele bizim kendimizden ne beklediğimiz ve ne yapacağımızdır. Binlerce yıllık devlet geleneğimizin gereği, bırakın
Trump’ın birkaç tehditkâr cümlesiyle bütün dünya bir araya gelse bu harekâtı yine de yapmaktır!
Başta Trump olmak üzere bütün dünyanın bilmesi gereken şey şudur; siz ne zaman derseniz değil biz ne zaman istersek gireriz! Siz kaç kilometre derseniz değil biz kaç kilometrede tehdit görüyorsak o kadar gireriz!
ABD’nin PKK-PYD’ye verdiği destek yüzünden dağ gibi vatan evlatları şehit oluyorsa burada ne stratejik ortaklık kalmıştır ne müttefiklik! ABD seçimini yapmış, stratejik ortağı(!) olan Türkiye yerine terör örgütleriyle birlik olmayı tercih etmiştir! Zaten kendi eğittiği, bizzat teçhiz ettiği ve CENTCOM aracılığıyla Türkiye’ye karşı beslediği bir örgütü Türkiye’ye tercih etmeyeceğini en az biz kadar bizi yönetenler de bilmektedir!
Türkiye’nin Türk-Kürt-Arap ayırmadan mazlumlara zarar vermediğini ve vermeyeceğini ABD en az kendi zalimliğini bildiği kadar bilmektedir! Fazlaca şehit vermemize sebep olan unsurlardan biri de mazlumlara zarar vermeme hassasiyetinden kaynaklanmaktadır! ABD’nin hassasiyetinin Kürt kardeşlerimiz değil PKK-PYD yandaşları olduğu açık ve nettir!
Vatanımızın birliği ve bütünlüğü, devletimizin bekası için dış tehditlere karşı ülkemizi yönetenlerin yanında durmak her vatan evladının vazifesidir! Fakat böyle bir tehdide muhatap olmanın bile devlet geleneğimizdeki karşılığı şapkamızı önümüze alıp düşünmeyi gerektirir!
Ekonomisini üretim değil tüketim üzerine bina eden, milli(!) eğitimini millileştiremeyen, milli kültürü çöplüğe, ahlakı bataklığa dönmüş bir ülke ancak böyle haydutça tehdit edilebilir!
ABD’nin haydutluğuna söz söylediğimiz kadar kendi muhtevasızlığımız hakkında da birkaç kelam etmeliyiz. Bu harekata sonuna kadar destek olunması gerektiğini nasıl haykıracaksam, ülkemiz içinde, böyle bir cüreti ABD’ye veren yanlışları da o denli haykıracağım!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.