Millî Eğitimimiz ve Ders Kitapları
Bu hafta yazımda Milli Eğitim ders ve kitaplarından bahsetmek istiyorum.
Malum ola ki ülke gençliğinde büyük bir dil zafiyeti; dile, kültüre ve edebiyata yabancılaşma var. Bu durum ciddi boyutlara ulaşmış durumda. Bu durumdan, Türk Dili ve Edebiyat ders ve ders kitaplarından, büyük yazar ve Türkçe sevdalıları oldukça şikâyetçidir. Bu derslerde milli değer taşıyan yazarlar ve eserler üzerine ya çok durulmuyor, hemen geçiliyor ya da farklı görüşlere sahip öğretmenler tarafından kötüleme, karalama faaliyetleri yapılıyor. Çok büyük problem olarak görülmese bile bu durumun bize sonuçları çok acı olmuştur ve olmaya devam edecektir.
Yabancı dil, kültür ve hatta saçma fikir ve ideolojiler karşısında, genç nüfus kendini müdafaa edememekle birlikte kendi koruyacak ve savunacak güçlü bir dil ve kültür bulamamaktadır. İşte acı sonuç bu!
Tarihi, kültür ve dili ile bu kadar büyük olan Türk Milleti ve Türk Devleti, geleceğinin teminatı olan genç nüfusuna sahip çıkamıyor, yabancı etki ve asimilasyonlardan koruyamıyor. Çünkü bu genç nesil kültürünü, dilini bilemedi, onu tanıyamadı, öğrenemedi, araştırmadı. Aksine kendi dil ve kültürü kötülendi, aşağılandı ve karalandı.
Bu durumun farkında olan dil ve edebiyat hocalarımız ve öğretmenlerimiz var. Fakat onlarda müfredatın dışına çıkamıyorlar. Ders kitabı diye ellerine verdikleri karton kapaklı sayfalar ise adeta soru bankası gibi sorularla dolu. Peki, bu soruların cevaplarını öğrenecekleri bilgi nerede?
Bir diğer hususa da değinmek istiyorum. “Yapılandırıcı eğitim” . Nedir bu yapılandırıcı eğitim?
İzah edeyim. Yeni Milli Eğitim sisteminde ders kitapları yapılandırıcı eğitime göre hazırlanıyor. Ders kitaplarının içerisinde ucu açık veya kapalı sorular, performans ve proje ödevleri yer alıyor. Bilgi vermeden öğrencilere doğru düşünme, beyin fırtınası yapacak kaliteyi sağlamadan bu soruları cevaplamaları ve yorum yapmaları mümkün değildir. Performans ve proje ödevlerini zaten öğrenci değil, öğrencinin anne babası veya ağabeyleri ablaları yapmakta. Tabii bu ödevleri yapmak içinde kaynak bulmak gereklidir. Herkesin evinde internet veya büyük bir kütüphane yok. Kaldı ki devletin okullarda veya başka kurum ve kuruluşlarında dahi kütüphane bulmak zor.
Konuyu fazla dağıtmadan ders kitaplarının kalitesine değinmek istiyorum. Ders kitaplarımız içerik olarak bilgi yoksunudur. Size bir araştırmadan örnek vereceğim. Bu araştırma Tarih Profesörü Nuri Köstüklü’ ye ait. Profesör “Sosyal Bilimler ve Tarih Öğretimi” isimli kitabında şunu söylüyor: “ Bizim ders kitaplarımızda geçen kelime sayısı ortalama 5.000. Amerikan İlköğretim okulları ders kitabında ise 71.681, Almanya 70.400, Japonya 44.224, İtalya 30.193 kelime ile çocuklarını yetiştiriyor.”
Ders kitaplarımız da ki dil fukaralığı ortada. Güçlü ve büyük bir tarihe sahip olmayan Amerika bile 71.681 kelime ile genç beyinleri düşünmeye, araştırmaya ve bilime yönlendirirken, cilt cilt kitaplar dolu tarihe, kültüre ve dile sahip olan biz 5.000 kelime ile bunu yapmaya çalışıyoruz.
Ne kadar başarılı olduğumuzu, üniversite sıralarında derdini anlatamayan, sorularını soramayan veyahut başka kültür ve medeniyetten gelme gibi konuşup giyinen, hareket eden üniversiteli nesil göstermektedir.
Öncelikle Milli Eğitim, kitap, ders ve müfredatımızı doğru, faydalı ve öğretici bir şekilde düzenlemelidir. Hiçbir etki ve ideolojiden etkilenmeyecek öğretmen ve eğitim kadroları yetiştirilmelidir. Aksi takdirde uydurma veya yanlış eğitim sonucunda, genç nesli mazilerinden ve milli kültür değerlerinden uzaklaştırır, onları tarihimize kültürümüze karşı soğuturuz. Bunun sonucu olarak ise dil ve kültür öksüzü bir nesil elde ederiz.
Selametle
Mehmet YILDIRIM
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.