Mescid-i Aksa Selehaddin Eyyubî’yi Bekliyor
Geçen hafta İslâm Dünyasının kalbine saplanmış bulunan paslı çivi İsrail askerleri Kudüs’te bulunan ve en az Kâbe kadar mukaddes, muazzez Mescid-i Aksa’ya tecavüzde bulundular. Mescid-i Aksa sadece Kudüs veya Filistin’de yaşayan mazlum ve mağdur Filistinli Müslümana ait değildir. Kudüs ve Mescid-i Aksa yeryüzü Müslümanlarına ait kutsal mekânlardır.
Kudüs taşıdığı tarihi misyon ve dini değerler açısından biz Müslümanlar için son derece aziz ve muhteremdir. Müslümanların haremedir. Yeryüzünde yaşayan her Müslüman için kutsi manası aynıdır. Yahudi askerlerinin iğrenç ve melun hareketleri sadece kınama ve telin edilme ile kalmamalı ve fizîken karşılık bulmalıdır. Olay karşısında tepkilerini dile getiren Kudüs’teki Filistinli hanımların haykırışları aynı zamanda tüm Müslümanların sesidir.
Geçen haftadan beri dikkat edilirse, Mescid-i Aksa tecavüzünden sonra en gür sada Türkiye’den çıkmakta ve dalga dalga yayılmaktadır. Bir taraftan en üst düzey yönetimin gür sesi yankılanırken, öteki taraftan şehir şehir, mahalle mahalle insanımızın eylemleri sürmektedir. Adı İslâm ülkesi olan öteki ülkelerden değil ses bir nefes bile yankılanmamaktadır. Ölü toprağı altında gaflet uykusuna yatmış ve Müslümanların başına musallat olmuş kukla yönetimlerden zaten bir kıpırdanma beklenmiyor.
Filistin topraklarını işgal altında tutan terör devleti İsrail, o gafil, hain yöneticiler sayesinde ayakta durmakta ve Müslüman kanı akıtmaktadır. Bu bir dünya gerçeğidir. Bu gerçeğin yeni nesiller tarafından tüm çıplaklığı bilinmesi gerekmektedir.
Yeryüzü Müslümanları Mescd-i Aksa’yı kirleten pis Yahudi postalları karşısında önce düşüncelerini, sonra güçlerini, sonra Kudüs’ün yeni fatihi Selâhaddin’i yetiştirecek çareleri kısa zamanda üretmeleri gerekmektedir.
Terör devleti İsrail, her an bir Selahaddin’inin varlığından haberdar olmalı ve olmayan kalbinde korkusunu taşımalıdır. İsmini dahi duyunca titremeli. Müslümanlar çaresiz değildir. Çünkü elde Kur’an gibi muazzam bir Kitab-ı İlahi varken umutsuzluğa kapılmanın hiçbir anlamı olamaz.
Mescid-i Aksa, ve Kudüs neden önemli?
Kudüs, Tevhid akidesi açısından önemli. Ama en önemlisi Mescid-i Aksa, biz müslümanların ilk kıblesidir. Kâbe’den önce Mescid-i Aksa’ya yönelerek namaz kılınmaktaydı. Bir ikindi namazı esnasında vahiyle Hz. Peygamber Kâbey’e yönelmiştir. Hadisen’nin cereyan ettiği mescid halen”Kıbleteyn mescidi” olarak anılmakta ve ziyaret edilmektedir, Medine’de.
İkince ve en önemli yönü ise Hz. Peygamber (s) Hicretten bir yıl önce bir gece Hz. Cibril’in rehberliğinde Mekke’den Kudus’e oradan da göklere çıkmış ve bizzat Allah ile mülaki olmuştur. Kur’an-ı Kerim bu gerçeği şu şekilde ifade etmektedir:
“Âyetlerimizi göstermek için, kulunu geceleyin Mescid-i Haram'dan, etrafını mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa'ya yürüten Allah, Sübhan'dır (bütün noksanlıklardan münezzehtir). Muhakkak ki O, en iyi işiten, en iyi görendir.” İsra Suresi Ayet 1 Kur’an- Kerim.
Miraç hadisesi başlı başına önemli bir olaydır. Hem tefsir kitaplarında hem de siyer kitaplarında ayrıntıları yer almaktadır.
Üçüncü ve önemli bir yönü ise Büyük Halife Hz. Ömer tarafından Kudüs feth edilmiştir. Yani Kudüs aynı zamanda Hz. Ömer’in biz Müslümanlara armağanıdır. Bu armağana sahip çıkmak her Müslümanın öncelikli görevidir.
Yukarıda kısaca işaret edilen hadiselere ilave olarak Kudüs aynı zamanda İslâm tarihinin yenilmez kahramanı Selahaddin Eyyübî’nin emanetidir.
Merhum Mehmed Akif’in Çanakkale Şehitlerine şiirinde dile getirdiği ölümsüz gerçeği bir kez daha hatırlatmak durumundayız.
“Sen ki, son ehl-i salîbin kırarak savletini;
Şarkın en sevgili sultânı Selâhâddîn'i,”
“Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayrân...
Sen ki, İslâmı kuşatmış, boğuyorken husran;”
Kudüs ve Mescid-i Aksa bir Selahaddin Eyyubî bekliyor.
G Ü N Ü N H İ K M E Tİ
“ Bedenin yüzüne bakma, o bozulup yok olur. Ruhun yüzüne bak ki o hoş ve sevimlidir!”
Hz. Mevlana
Divan 1893
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.