Memur-Sen 20. Yılında Vefa ve Şehirli Anlayışla Yoluna Devam
Hafta sonu Ankara’da iki gün boyunca Memur- Sen, 20. Kuruluş Yıldönümü kutlamaları çerçevesinde “Millete Vefa Yolunda 20. yıl” başlıklı kutlamalar gerçekleştirdi. Cumartesi günü akşam Akyurt’ta Büyük Anadolu Otelinde verilen akşam yemeğine, Pazar günü Ankara Arena’da gerçekleştirilen toplantıya katıldım.
Benim ilk STK tecrübem, daha henüz lise birinci sınıf öğrencisi iken başladı. Erzurum Halk Eğitim Merkezi Müdürü rahmetli Hayrettin Yıldırım’ın teşviki ile “Halk Eğitim Kültür Kolu”nda görev almıştım.
Eğitim-Bir Sen’in kuruluşuna aktif olarak katıldım. Ancak, o günlerde Danıştay’da bir dava sebebiyle kurucular listesinde ismimin yazılmasını istemedim. Ama ta başından itibaren sendikanın teşkilatlanmasında önemli katkılarım oldu.
Dostum, ağabeyim rahmetli M. Akif İnan ile dostluk ve samimiyetimiz bu vesileyle gelişti. Kendisi beş kez Şanlıurfa’ya gitti ama ince eleyip sık dokuduğu için Ş.Urfa Şubesini kuramadı. Gittim, kurucu listesini getirdim. Rahmetli ölene kadar hayıflanırdı. “Ben Urfa’da şubeyi kuramadım, Fidan hoca kurdu.” Derdi.
Yasal dayanağı olmayan sendika, kuruluş yıllarında son derece kısıtlı imkânlarla ayakta durmaya çalıştı. Harcamaların büyük bölümünü rahmetli Akif İnan cebinden karşılardı. Bazen yönetimdeki arkadaşlar da ceplerinden katkıda bulunurdu. Sıkıntılara ve özellikle 28 Şubat döneminin STK’lar üzerindeki baskılarına rağmen Sendika yoluna devam etti.
Memur-Sen aynı zamanda inanç ve ümidin yeşermesidir. Eğitim- Bir Sen’in ilk kuruluş yıllarında teşkilatlanmasında karşılaşılan en önemli problem, “Sendika” kavramıydı. Bilinen çevrenin büyük tepkisi “İslâm’da sendika var mı?” gibi bir soru sürekli karşımıza çıktı. Hatta hatırladığım kadarı ile ikinci genel kurulda TBMM Başkan Vekili Yasin Hatipoğlu, kendisi aynı zamanda Hak-İş Konfederasyonu’nun” kurucusu, aynen şöyle söylemişti:
“Milli Görüş iktidarında memur sendikasına yer verilmeyecek.” Sonradan hem ben hem Merhum A. İnan kendisinin bu sözünün yanlışlığını söyleyince ikna oldu.
Rahmetli A. İnan “Fidan hoca, bu sendika nedir? Başıma çıkardınız. Bana öğretmen sendikacılığı ile ilgili bir rapor hazırla.” Dedi. Yaptığım araştırma sonunda “Öğretmen Sendikacılığının ilk önce Fatımîler tarafından kurulduğunu, Selçuklular tarafından bugünkü alamda modern şekilde uygulandığını tespit ettim.
Dünyada kamu sendikacılığı üç şekilde uygulanmaktadır. Eylem Sendikacılığı, Ücret Sendikacılığı, İlkeli Sendikacılık. Eğitim-Bir için ilkeli sendikacılık benimsendi.
Hazırlanan beyannamede “Eğitim- Bir, öğretmenin sorunlarının çözümüne değil, eğitim düzeninin sorunlarını çözmeğe talipti. Çünkü eğitim düzeninin sorunları çözüldüğü vakit, öğretmenin sorunları kendiliğinden çözülecektir.” Dendi. Böylece Eğitim- Bir ilkeli bir sendika olarak yoluna devam etti ve bugünlere gelindi.
Kurucusu olmama rağmen uzun zaman Memur-Sen ile temasım olmadı. Ta geçen Cumartesi gününe kadar. Hafta sonu Genel Merkezin davetlisi olarak 20. Kuruluş yılı kutlamalarına katıldım. Çalışmaları ve Genel Başkan Ali Yalzçın’ın düşünce, gayret ve faaliyetlerini yakından müşahede ettim ve sevindim. Onca emek ve gayretin meyvesini tatmanın zevkini yaşadım.
Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Arena’da konuşmasında “Nerden nereye!” sözü beni o kuruluş yıllarına götürdü. Yerinde bir tespitti. Bilhassa belirtmekte yarar var, Memur-Sen camiası 1 milyon üyeye doğru ilerliyor. Ali Yalçın, hedefi kısa süre içinde yakalayacağına inanıyorum. Çünkü Başkan oyunu kurallarına göre oynuyor. Sendikayı kendinden önceki yönetimin köylü görünümünden çıkarmış.
Özellikle Arena’da gerçekleşen çok yönlü ve kapsamlı faaliyet, Memur-Sen’in amatörlükten profesyonelliğe geçişinin bir göstergesi.
G Ü N Ü N H İ K M E T İ
“Bütün giysileri yırtsak yeridir. Yeter bize vefa elbisesi.”
M. Akif İnan
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.