Meclis’in yapmadığını AYM yapacak
TBMM’de AK Parti ve MHP’li milletvekillerinin oylarıyla kabul edilerek yürürlüğe konan Öğretmenlik Meslek Kanunu’yla öğretmenlik, kariyer temelli meslek grupları arasına girdi. Öğretmenlik mesleği, aday öğretmenlik döneminden sonra "öğretmen", "uzman öğretmen" ve "başöğretmen" olmak üzere üç kariyer basamağına ayrıldı.
10 yıl öğretmenlik yapmış kişiler “uzman öğretmen”, 10 yıl uzman öğretmenlik yapmış kişiler ise “başöğretmen” olabilecek.
Bunun için ilgili eğitimleri tamamlayıp, yapılacak sınavda 70 ve üzeri puan almaları gerekiyor.
Muhalefet partilerinin yanı sıra eğitim sendikaları, yasaya taslak aşamasından itibaren tepki gösteriyordu. Hükümet’e en yakın eğitim sendikası olan Eğitim Bir Sen bile “kanunun beklentileri karşılayacak şekilde yeniden düzenlenmesini” istiyordu.
MHP’ye yakın Türk Eğitim Sen de tepkiliydi ve “Meslektaşlarımızın hak ve taleplerinin sendikal rekabet ve siyasal husumetlerin toz dumanına mahkum ederek değersizleştirilmesi ve kaybedilmesine izin vermeyeceğiz. İnanıyoruz ki, Öğretmenlik Meslek Kanunu, tüm meslektaşlarımızın elbirliğiyle ve samimi bir mücadele ile hak ettiği hüviyete kavuşacaktır” diyordu.
Muhalefet partileri ve eğitim sendikalarından gelen bu eleştiri ve talepler dinlenmedi maalesef.
Düzenleme aynen geçirildi, yürürlüğe kondu. CHP, yasanın bazı maddelerinin iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu.
Milli Eğitim Bakanlığı ise, ilk Öğretmenlik Kariyer Basamakları Sınavı’nın 19 Kasım’da yapılacağını ilan etti.
19 Kasım’a sayılı günler kala, 9 Kasım’da AYM’den bir karar geldi.
Öğretmenlik Meslek Kanunu'nun iptali ve yürürlüğünün durdurulmasına ilişkin CHP'nin açtığı davayı esastan görüşen Anayasa Mahkemesi, Milli Eğitim Bakanlığı ve en yüksek üyeye sahip 3 sendikanın sözlü olarak dinlenmesine karar verdi.
Anlayacağınız, Meclis Genel Kurulu’nda iktidar kanadının yapmadığını AYM yapacak.
Eksik görüşleri kendisi tamamlayıp, kararını ona göre verecek olan Yüksek Mahkeme, iş yükünü daha da ağırlaştırmış olacak.
AYM’nin bu kararı eğitim sendikalarınca yani yasanın bir numaralı muhatabı olan öğretmenlerce memnuniyetle karşılandı.
Yetkili sendika Eğitim Bir Sen’in Başkanı Ali Yalçın, kararı “katılımcı demokrasi ve hak arama özgürlüğü adına olumlu bir adım” şeklinde yorumladı.
MHP’ye yakın Türk Eğitim Sen’in Başkanı Talip Geylan da, Anayasa Mahkemesi’nin Öğretmenlik Meslek Kanunu konusunu esastan görüşme öncesinde Milli Eğitim Bakanlığı ve sendikaları sözlü dinleme kararı alması hakkında “Tebrik ediyoruz. Mahkeme doğru bir tutum sergiledi” dedi.
Geylan ayrıca “Keşke, yasanın hazırlık sürecinde de benzer şekilde çalışanlara kulak verilmiş olsaydı” diye ekledi.
Üçüncü sendika ise muhalif partilere yakınlığı ile bilinen Eğitim Sen. Onların da başından beri düzenlemeye karşı açıklamaları bulunuyor.
Neticede, bir tarafta AYM’de yasayla ilgili böyle bir süreç işlerken, diğer tarafta MEB yasa kapsamında Öğretmenlik Kariyer Basamakları Sınavı (19 Kasım) yapmaya hazırlanıyor.
Sizce de burada bir gariplik yok mu, normal mi bu yaşananlar?
AYM’nin Bakanlık ve 3 sendikayı dinlemesi illaki zaman alacaktır; sınavın yapılacağı 19 Kasım öncesi buradan bir sonuç çıkması zor görünüyor.
Bu durumda, 19 Kasım’da sınav yapıldıktan sonra AYM’den sendikaların yani öğretmenlerin talepleri doğrultusunda bir karar çıkarsa ne olacak?
Öğretmenlerin, sendikaların yıllardır talep ettiği Öğretmenlik Kanunu bir kez daha mundar edilmiş olmayacak mı?
Başta yapılan bir yanlış, neler doğuruyor değil mi?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.