Şiirin ve düşüncenin sessiz ustası, Sabahattin Kudret Aksal

Şiirin ve düşüncenin sessiz ustası, Sabahattin Kudret Aksal

1920 yılında dünyaya gelen Türk edebiyatının özgün kalemlerinden Sabahattin Kudret Aksal, yaşamı boyunca şiir, öykü, tiyatro ve deneme alanlarında eserler verdi ve 32 yıl önce bugün 19 Nisan 1993’te aramızdan ayrıldı.

Sabahattin Kudret Aksal, 25 Nisan 1920 tarihinde İstanbul’un Beyoğlu semtinde dünyaya geldi. Babası dönemin İstanbul Valiliği’nde görevli bir memurdu. Aksal, çocukluk yıllarını İstanbul’un kültürel dokusu içinde geçirdi. İlkokul öğrenimini Beyoğlu’nda tamamladıktan sonra, ortaöğrenimini ise Işık Lisesi’nde sürdürdü. Bu yıllar, onun edebiyatla tanıştığı ve şiire yöneldiği dönemlerdi. Henüz lise çağındayken kaleme aldığı şiirleriyle edebi bir çizgiye yönelen Aksal, dilin ahengini, imgelerin gücünü ve sessizliğin derinliğini fark etmişti.

sabahattin-kudret-aksal-3.jpg

EDEBİYAT FAKÜLTESİ VE AKADEMİK YAŞAM

Lise eğitiminin ardından İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’ne giren Aksal, burada hem felsefi düşünceye hem de edebiyat kuramlarına yakınlaştı. Felsefe eğitimi, onun düşünsel dünyasını şekillendirirken şiirlerinde de derin bir anlam katmanının ortaya çıkmasını sağladı. Üniversite yıllarında Varlık ve Servet-i Fünun dergilerinde yayımlanan şiirleri, edebiyat çevresinde ilgiyle karşılandı. Mezuniyetinin ardından bir süre Galatasaray Lisesi ve İstanbul Erkek Lisesi gibi köklü eğitim kurumlarında öğretmenlik yaptı.

ŞİİRLE GELEN SESSİZ DERİNLİK

Sabahattin Kudret Aksal, özellikle 1940’lı ve 50’li yıllarda yazdığı şiirlerle modern Türk şiirinin özgün isimlerinden biri olarak anıldı. Garip akımının etkilerinden beslense de, zamanla kendine has, yalın ama yoğun bir dil geliştirdi. “Şarkılı Kahve”, “Duru Gök” ve “Bir Sabah Uyanmak” gibi şiir kitaplarında, bireyin yalnızlığı, iç dünyası, gündelik yaşamın şiirselliği gibi temaları derin bir duyarlılıkla işledi. Aksal’ın şiirleri, şiirsel bir sessizliğin içinde felsefi sorular barındıran metinler olarak öne çıktı.

TİYATRO, ÖYKÜ VE DENEME ALANINDA ÜRETKEN BİR KALEM

Yalnızca şiirle sınırlı kalmayan Aksal, aynı zamanda öykü ve tiyatro alanlarında da önemli eserler verdi. “Gazoz Ağacı” adlı öykü kitabı, günlük yaşamdan kesitler sunarken ironik anlatımıyla dikkat çekti. Tiyatroya olan ilgisi ise onu oyun yazarlığına yönlendirdi. “Evin Üstündeki Bulut”, “Kahvede Şenlik Var” ve “Tersine Dönen Şemsiye” gibi oyunlarıyla, toplumun birey üzerindeki baskısını, ahlaki ikilemleri ve insanın içsel çatışmalarını sahneye taşıdı. Aksal, oyunlarında da şiirsel bir dili koruyarak hem estetik hem de düşünsel bir düzlem sundu.

sabahattin-kudret-aksal-2.jpg

EDEBİ DÜŞÜNCELERİ VE SESSİZLİĞİN GÜCÜ

Sabahattin Kudret Aksal’a göre şiir, insanın iç dünyasındaki sessizliği anlamlandırma çabasıydı. Ona göre iyi bir şiir, okuyucunun zihninde yankı uyandırmalı ve onu düşünmeye zorlamalıydı. Duygudan çok düşüncenin, gösterişten çok sadeliğin izini süren Aksal, popüler edebiyatın dışında durarak kendi çizgisini korumayı başardı. Türk şiirinin “sessiz ama derin” isimlerinden biri olarak, genç kuşaklara hem dil hem de tavır açısından örnek oldu.

ARDINDA BIRAKTIKLARIYLA YAŞAYAN BİR USTA

19 Nisan 1993’te, 73 yaşında hayata veda eden Sabahattin Kudret Aksal, ardında çok sayıda şiir, tiyatro oyunu, öykü ve deneme bıraktı. Eserleri hâlâ üniversitelerde, edebiyat bölümlerinde inceleniyor; şiirleri ise çağdaş Türk şiirinin yapı taşlarından biri olarak kabul ediliyor.

 Muhabir
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.