Furkan Göktürk Yılmaz

Furkan Göktürk Yılmaz

MEB’e açık çağrı

MEB’e açık çağrı

Sincan’da yaşanan komşu katliamı hafızalardaki yerini koruyor. Tahsin Ü. adlı şahıs, gürültü çıkardıkları gerekçesiyle komşularıyla münakaşa girmiş, 6 kişilik ailenin 5’ini hayattan koparmıştı.

Acı olayın ardından ailede yaşama tutunabilen tek kişi, otizm tanısı koyulmuş 4 yaşında bir çocuk.

Haber müdürlerimizin de yönlendirmesiyle çocuğun geleceğine yönelik araştırma yapmaya devam ediyorum. Öğrenebildiğim kadarıyla devletin kanatları altına girmiş, Çocuk Esirgeme Kurumu’nda.

Buradaki önemli husus şu; otizmin tek tedavisi erken yaşta başlayan, bireyselleştirilmiş özel eğitim programı. Otistik çocukların genel bakım merkezlerinde, engel gruplarının bir arada olduğu merkezlerde yaşaması çok zor.

Bunu Otizm Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Çayan da teyit ediyor.

Kendisini vakfın İncek’teki kampüsünde ziyaret ettik. 4 yaşındaki H.E.T.’nin katliamın ardından nasıl bir hayat süreceğini konuştuk. Çayan’dan öğrendiklerim ile yaptığım okumaları birleştirip, ortaya bir özet çıkartmaya niyetliyim. Yetkililere seslenmek lazım.

***

Türkiye’de 3500’ün üzerinde özel eğitim merkezi mevcut ama ailesi olmayan çocukların gözetiminin yapılacağı yer yok. Bunu söylerken bir binadan ya da yatıp kalkılacak bir odadan bahsetmiyorum.

Bahsettiğim daha büyükçe, içinde çeşitli alanların olduğu, çocuğun yaşamını geçirebileceği bir merkez.

Ülkemizde bakım merkezlerinin büyük bölümü özel tandanslı, devlet değil. Belli şartları karşılıyorsanız kreş açar gibi bakım merkezi açabiliyorsunuz. Sorun şu; diyelim ki merkezi açan kişi 15 sene boyunca işletmeciliği üstlendi. Sonrasında, “Yaşlandım, artık yapmak istemiyorum” diyerek binayı kapattı (ki bu yaygın olan). Bu durumda Bakanlık o insanları nerede boş yer varsa oraya gönderiyor. Türkiye’nin neresinde boş yer varsa.

Antep’te boş yer bulunursa Antep’e, Bursa’da bulunursa Bursa’ya. Neresi denk gelirse. Özel bakıma ihtiyaç duyan kişinin olayı yönlendirme şansı çok sınırlı.

Bu yüzden devamlılığı ve gözetimi sağlayacak olan kamu olmalı. Avrupa’da belediyeler bu konuda daha etkin iş yapıyor. Ömür boyu yaşam sürülebilecek bir merkez lazım. Devletin burada devreye girmesi lazım.

***

İyi eğitimli, vicdanlı insanlar bulabilmek de önemli. Çünkü her şeyin çok ayrıntılı bir şekilde takip edilmesi gerekiyor. Mesela otizmli çocuğun dişi ağrıyor ve söylemiyor. Çünkü bunu söylemesi gerektiğini bilmiyor. Çocukta bir huzursuzluk seziyorsunuz ama ne olduğunu anlayamıyorsunuz. Bunu takip edebilecek, anlayacak, nitelikli eğitimciler ile işi götürmek gerek.

Merkezlerde çalışacak insanlar özel seçilmeli. İyi ücretler ödenmeli ve bunun karşılığı talep edilmeli.

Eğitim sonuçlarının iyi raporlanması, ölçümlenmesi meselesi var. Bu kısım da sistemli bir şekilde götürülmeli.

Ek olarak spor faaliyetleri ve hareket eğitimlerinden bahsedelim. Engelli çocukların gelişimi için büyük önem arzediyor. Çoğu çocuk için özel eğitimden daha faydalı.

Devlet, özel eğitimler için belirli bir kaynak ayırıp kurumları destekliyor ancak spor faaliyetleri için bir ödeme söz konusu değil.

***

Hazır olay gündemde yer bulmuşken kamu kesimi olaya müdahil olmalı. Otizm tanısı koyulan çocuklar için çok daha geniş ve donanımlı bakım merkezlerine ihtiyaç var.

Otizmin tek tedavisi iyi bir eğitim. Mevcut merkezlerde ayda 8 seans bireysel eğitim yapılıyor. Grup seansı da varsa toplam 12 seanslık bir eğitimden bahsediyoruz. Bu eğitimin daha yoğun olması lazım.

Milli Eğitim Bakanlığı duruma müdahil olmalı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR