Maziden Atiye
İslam’la akın akın insanlar vahyin denizinde arınıyordu. Emperyalist ülkelerin ağır baskılarına karşı kurulan yeni devletler hak ve hakikatin bayrağını her gün yeni insanlara ulaştırıyordu.
Muhammet Alparslan Gazi örneklerden biri. Anadolu’yu inananlara teslim etti. Değişik zamanlarda değişik isimlerle kurulan Türk Müslüman devletleri sancakları elden ele insanların kurtuluşuna vesile oluyordu.
İstanbul’da yani Bizans’ta eğlenceler, zulümler artıyor, insanlar bir çare bir kahraman kurtarıcı bekliyordu.
Cehaletin, karanlığın hakim olduğu, sömürülen, işkence edilen imdat çığlıklarının dalga dalga yayılan bir zamanda genç yaşta yedi dil bilen, bütün ilimlere hakim, güneşi sırtına almış, aydınlıklar için elindeki ile zulmün merkezi Bizans’ı alıp karanlıkların yerine aydınlık günleri getirmeye kararlı bir mümin bir kahraman donanımlı yol arayan çözümler çareler projelerle uğraşan Fatih Sultan Muhammet içi içine sığmıyordu.
1453’te Allah’ın yardımı, azmi, gayreti, kararlılığı ile 1453’te İstanbul’u fethetti. Fetihle birlikte dünya yeniden kuruluyordu. Karanlık çağ zulüm sömürü yerine yeni bir insanlığın kurtuluşuna vesile yeni bir dönem başlıyordu.
Avrupa’da kilise ile krallar savaşırken bütün çözüm yolları bittiği anda yeni çağla insanlığa yeni bir kurtuluş çare, aydınlık, insanın insan yerine konduğu sömürü ve emperyalizme hak adına halk için yeni bir dönem başladı.
Bir güneş gibi dünyayı aydınlatan Osmanlı başta olmak üzere Türk Devletleri zaferden zafere zulümlerin çığlıkların karşısında hak ve hakikati yayıyordu.
Düşman hiç boş durmadı. Haçlılar birleşiyor. Bütün şer güçler hakkın karşısında cepheler oluyordu. En büyük saldırıyı dünyanın birleşerek Çanakkale’de saldırdı.
Müslüman Türk Osmanlı kahramanları dünyaya öyle bir ders verdi ki destanları bugün yüreklerde canlı canlı yaşıyorsa geleceğe de devam edecektir.
İçeriden dışarıdan düşman durmadı. Dünyanın en büyük imparatorluğuna yıktılar ama küllerinden tekrar dirildi. Dünyaya milli mücadele ile varlığını tekrar ispatladı.
İçeriden dışarıdan aziz milletimizin kendine devletine değerlerine saldırılar hiç bitmedi, devam ediyor. Düşman dışarıdan içeriden saldırırken aziz milletimizin uyanışına sebep oldu, olmaktadır.
Zulüm 1453’te başladı, diyecek kadar düşmanın kılıcını sallamak halkımızı çok üzmüş ama silkinmesine sebep olmuştur.
Sultan Abdulhamit’in projesi olan Kanal İstanbul’a dört elle sarılacaklarına karşı çıkılması hala anlaşılmamıştır.
Adnan Menderes, milletin yüreğinde bir bağımsızlık meşalesidir.
Libya’ya karşı çıkanlar, esnafı destekleyenleri anlayamıyoruz.
Ayasofya’nın açılışında Ayasofya açılmasın hatta Sultanahmet de müze olsun diyenleri…
Yerli ve milli silahlara, uçak gemisine, denizaltına, yerli otomobile vs. karşı çıkanları anlayamıyoruz.
Dünya yeniden kurulurken dünya liderlerinin büyük kısmı Afrika vs. bizi desteklerken Türkiye, ümit çare olurken yerli ve milli değerlerimizle donatılmış. İlmin, medeniyetin hızla yayılırken, dünyada nerede mazlum çaresiz yoksul varsa ona el uzatırken büyük Türkiye’nin yürüyüşünü dünya heyecanla olumlu kıskanarak takip ederken, bu dirilişe karşı olanı anlamıyoruz.
Bu kadar güçlü yürüyüşte haklılığımız en büyük anahtarımızdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.