Kamu hizmetlerinin önemli bir kısmı adem-i merkeziyet ile yönetilen ülkelerde mahalli idareler tarafından gerçekleştirilir.

Lakin baktığımızda Türkiye yerel yönetimlerinin, merkezi idarenin taşradaki uzantısı şeklinde ilerlemekte olduğunu söyleyebiliriz. 

Maalesef yeteri kadar görev ve maliyeyle donatılmış değildir. 

Bir birimi yerel yönetim sayabilmemiz için o birimin kendisine yüklenen görevi karşılamak üzere öz kaynaklara sahip olması gerekir. 

ABD’de merkezi idarenin belediyelere aktardığı pay %10’u geçmemektedir. Birçok hususta örnek aldığımız, Avrupa’da merkeziyetçiliği ile önde olan Fransa’da kamu hizmet ve faaliyetlerinin %69’u yerel yönetimler tarafından görülmektedir. Federal bir ülke olan Almanya yerel yönetimleri güçlü olan ülkelerden birisidir. Mahalli sınırlar içerisindeki tüm faaliyetler yerel yönetimler tarafından karşılanır.  Birleşik Krallık olan İngiltere büyükşehirleri kendi hizmetlerini görebiliyor. 

Gelişmiş ülkelerin yerel yönetimlerinde kamu hizmetlerinin karşılanması için gereken bütçe büyük oranda yine kendisi tarafından karşılanmaktadır.

Ülkemizde 2002 yılından sonra kamu yönetimi reformu yapılmak istendi. Bu isteğin akabinde Kamu Yönetimi Temel Kanun Tasarısı oluşturuldu. Fakat ülkedeki güçlü bürokrasiye çarpan zamansız bir tasarı olduğu için gerçekleşmedi. 

Demokratik ülkelerde oy verme davranışı doğrudan hizmetle ilgilidir. Bizim ülkemizi düşünecek olursak adayların ‘ben şu hizmeti yaptım, bundan dolayı bu makama talibim’ dediğini çok nadir duyarız. 

Örnek vererek devam etmek gerekirse turizm ile öne çıkan nüfusu yüz bini geçmeyen ve bir milyon kişiye yakın ziyaretçisi olan bir ilçe belediyesini ele alacak olursak; yüz bin kişilik nüfusun hizmeti için merkezi idareden pay alırken diğer taraftan bir milyon kişinin hizmetini karşılamak zorunda kalacaktır. 

Sonrasında belediye başkanı bu açığı kapatmak için farklı yollara başvurmak durumunda kalabilir. Bu da gayri hukukiliğe yol açabilir. 

Her ne kadar yöneticiler, yerelleşmeye gidiyoruz dese de yerelde merkezileşmeye gittiğimizi söyleyebiliriz. Ortalama bir hesap yaptığımızda beş senelik görev süresince altı yüz bin lira civarı maaş alacak olan belediye başkanları, seçim çalışmalarında milyon liralar harcayabiliyor. 

Bu da haliyle halkta farklı yankılar uyandırmaktadır. Dolayısıyla daha şeffaf yönetim sunmak belediye başkanlarına düşen vazifedir.

Ülkemizde yarın seçime gideceğiz. Uzun zamandır adayların çalışmalarda bulunduğu mahalli idareler seçimlerinin ülkemize müreffeh yarınlar sunmasını temenni ediyoruz.