Madde Dünyasi, İnsan ve İnsan Ruhu (2)
Geçen hafta bahsettiğimiz konu üzerine devam edeceğiz. Tevhidin insanlarda ki felsefe yapma ihtiyacını dindireceğini söylemiştik. Bunu açıklayalım.
İslam dini, maddeyi, hayatı ve insan ruhunu, kainatımızın içine dağıtılmış birer ayet, birer belge ve ilahi bir mesaj olarak, Allah'ın mutlak varlığının aciz insan tarafından idrakinin aynasına ulaşılabilen tecellileri biçiminde sezmemize yardım eder. Diğer taraftan İslam'a göre bu ayetleri, bu belgeleri ve mesajları okuyarak, idrak ederek ve çözerek tevhide ulaşma vazifesi ve sorumluluğu insanoğluna yüklenmiştir. Buradan yola çıkacak olursak, İslâmiyet mutlak ve tek varlık olarak Allah'ı görmekte, maddeyi, ruhu ve bunların kendi aralarındaki ilişkiden doğan yaşamı da, bu mutlak ve tek varlık olan Allah'ın eserleri, belgeleri ve mesajları biçiminde önümüze sunmaktadır.
Hakikaten insan bedeninin sınırlarını zorlayacak ölçüde güçlü ve üstün bir ruha sahip olunmuştur. Doğada ki diğer canlılardan farklı olarak bedenen kendini yetersiz ve eksik bulmakta fakat üstün duyguları ve zihnî güçleri sayesinde sürekli olarak kendini tamamlamaya ve geliştirmeye çalışmaktadır. Fakat diğer canlılar kendilerine verilen vasıfları ile yetinmektedirler ve statülerini korurlar.
İnsanlar sınırlı olanı idrak etmekte, sonsuz olanı özlemektedirler, katı bir determinizmin esaretini görmekte ve fakat hürriyetini aramakta; gördüğü ve idrak ettiği yaratıkları istişare etmekte ve nihai olarak mutlak ve ölümsüz olan Yaratıcıya ulaşmak istemektedir. Kısacası insanoğlu tabiatla yetinmeyerek kültüre ulaşmış, bitki ve hayvanla yetinmeyerek bunların üstünde olana ulaşmak istemektedir. İnsanın bu tutumunu ve tavrını yadırgamamak lazım. Çünkü bunu yadırgamak demek insanlığı yadırgamak ve insana yabancılaşmak demektir.
Evet insan sadece ruhtan ibaret değildir ama ruhsuz da olamaz.
Selametle...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.