Göknur Çekinmez

Göknur Çekinmez

Kuraklık Kapıda! 

Kuraklık Kapıda! 

Yeni yılımıza 2020 'den kalanlarla başladık. Kuraklık ile girdiğimiz yeni yılda yılın ilk karları düşmeye başladı. Bir nebze de olsa barajlarımız su ile doldu. Suyun yokluğunu düşünmek bile insana korku verirken bu yağan karlar hem sevinme hem de şükür sebebimiz oldu. Umarız karlar koronayı da alır götürür.

Kuraklık insanlık için bitmesi mümkün olmayan bir konu. Kuraklıkla zorlu süreçler de beraberinde geliyor. Su yoksunluğu, mevsim bozukluğu, canlı ölümleri gibi zincirleme bir süreç başlar. Anlaşılıyor ki insan için kuraklık aşılamaz bir mesele. Tam barajlarda su kalmadı dediğimiz anda karın yağması bazı şeyleri daha dikkatli kullanmamız gerektiğini göstermekte. "İstanbul'un 8 günlük suyu kalmış" gibi cümleleri haberlerde bu aralar çok duyar olduk. Tabi dikkate alan da oldu aksine almayan da. Ama sadece Allah'tan gelir diye bakmamak lazım. Çünkü bazı yapılan şeyler gün sayısını artırmamıza yarar. Su üzerinden konuşacak olursak su israfı insanın katkısıyla azalıp artmakta. En azından buna katkı sağlayabiliriz. Susuz bir hayat düşünemiyorsak israfın önüne geçmeli ve bu konuda katkı sağlamalıyız. Tek benim yapmamla olur mu ki diye düşünmeyip üzerimize düşen görevi layıkıyla yerine getirmeliyiz.

Getirmeliyiz ki yiyecek ekmeğimiz, içecek suyumuz kalsın. Su kesilmesiyle sadece susuz kalınmıyor. Aynı zamanda aşsız da kalınıyor. Tarlalar sulanmazsa nerden bulacağız unu, buğdayı. Nereden alınır sebzeler meyveler. Bunlar bir bütün olarak vardır. Tarlalar su olmamasından mahsul veremiyor. Çiftçi mahsulünü sulamakta zorluk çekiyor. Bin bir emekle ektiği ekinini sulama olmadığından istediği verimi alamıyor. Sadece ekinle kalmayıp bütün sebze meyve suya ihtiyaç duyduğu için verim alınmıyor. Buda eldeki hasadın değerini kat be kat artırıp halka sunuluyor. Fiyatı artan sebze ve meyveyi halk ise alamaz hale geliyor. Ve ihtiyacı olan besini karşılayamıyor. Canlılar alemindeki besin zinciri gibi su ile başlayan yolculuk bu şekilde birbirine bağlı. Bir su damlasından nerelere geldik. Umarız o su damlasının yokluğunu görmeyiz. Zaten yeterince insanoğlu olarak çeşitli sınavlardan geçiyoruz. Sınavın en büyüğü susuzluk ise insanoğlunun başına gelmeden gider umarım.

İnsanoğlunun var oluşundan bu yana pek çok sorunlar kendine yer bulmuş ve etkileriyle gerek can gerekse tabiatın düzenini bozmuştur. Salgın hastalıklarla sayısız insan canından olurken, küreselleşen dünya, çevre atıkları, mevsimlerin bozulması da hayvan dostlarımızın hayatından etmiştir. Ama biliyoruz ki bu yaşananlar beraberinde güzel günleri de getirmiştir. Teknolojinin gelişmesiyle, bilimin ilerlemesiyle bazı sorunlara çözümler bulunmuş. Salgın hastalıklara karşı aşılar üretilmiş, çevre kirliliği ile düzenlemeler yapılmış vs. Kuraklık için de yine teknolojiden faydalanabilir fakat sadece yükü teknolojiye atmak doğru olmaz. İnsanın da bu konuda az da olsa üstüne düşeni yapması gerekir. Bilinçli ve farkında olan bireyler sayesinde bu sorun karşısında da dimdik durabiliriz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
SON YAZILAR