Kültür Emperyalizmi üzerine
Daha önceki yazılarımda kültür emperyalizminden bahsettim. Peki nedir bu kültür emperyalizmi ve amacı nedir ?
Öncelikle şu noktaya bir değinelim. Milletlerarası savaşlar sürekli devam etmekte ve birden fazla farklı savaş yöntemleri uygulanmaktadır.
Bu savaşların bazıları açıktan bazıları ise gizli olarak devam eder. Savaşlar sadece askeri değil ekonomik, sosyal, kültürel, politik ve psikolojik plan ve programlarla idare ediliyor ve topyekûn savaş kimliği altında farklı yöntemlerle uygulanıyor. Bu farklı savaş yöntem ve stratejileri ile sadece bireye bedenen değil zihnen ve ruhen; devlete ise ekonomik, kültüre ve yönetimsel zararlar da vermektedir.
Günümüzde, teknolojik gelişmelere bağlı olarak, silah sanayisi ve teknolojisi de nasibini almakla beraber korkunç bir hüviyet kazanarak hem güçlendi hem de bir o kadar zalimleşti. Hasar gücü yüksek ve öldürücü silahlar bütün insanlığı tehdit ettiği gibi savunma ve toplu saldırı amaçlı kutuplaşmalara, bloklaşmalara ve birlikler kurulmasına neden oldu.
Bununla beraber savaşlar durmuş değil, aksine kimlik ve karakter değiştirerek, kitlelere, milletlere ve bloklara yön veren yeni ve teknolojik stratejiler uygulanmaya devam etmektedir. Bu yeni stratejiler, teknolojik gelişmeleri ve araçları kullanarak millet ve devletleri içten vurma ve yıkma yolunu tercih etmişlerdir. Bu şu demek oluyor ki; çağımızda korkunç ölçüde geliştirilmiş teknolojik silahların, yeni teknik ve araçların yanında, milletleri ve devletleri içten vuracak iç savaş, anarşi, huzursuzluk ve toplumu ayrıştırıcı yeni yöntemler kullanılıyor. Soğuk savaş olarak adlandırılan, özellikle Asya ve Afrika ülkelerinde bu yeni savaş tekninklerini uygulayacak kadrolar, projeler ve proje adamları, büyük kapitalist ve komünist ülkelerce daha çok tercih edilmektedir.
Bu kadar ön bilgiden sonra asıl konuya girelim. Bir milletin, özellikle ekonomik ve teknolojik olarak gelişmiş başka millet ve milletlerin kültürel, dil ve törelerinin büyük oranda etkisi altında kalmasına ve kendi kültür, dil ve törelerine uzak kalmasına kültür emperyalizmi denir. Tanımdan sonra amacına gelelim. İster kapitalist olsun ister komünist bütün emperyalist ülkeler, başka bir ülkenin doğal kaynaklarını ele geçirmeden önce, o ülke vatandaşlarının kafa ve gönüllerini kendilerine devşirmek isterler. Yeni ve muhtelif araç ve teknikler kullanarak “sömürge hedefi olarak seçtikleri ülkede” asimile olmuş, kendi projlerine uygun olarak yetiştirilmiş kadrolar inşa ederler. İşte kültür emperyalizmi bu yeni sömürgeciliğe (neokolonyalizm) hizmet (!) eder.
20. yüzyıl sömürge yöntemi kendini gizlemeyi çok iyi bilir. İnsanların ilgisini çekecek bir kamuflaj bulur ve kitleleri; başta medya olmak üzere çeşitli yöntemlerle kontrol eder ve kullanırlar. Maalesef bu tür proje ve proje adamlarına ülkece birçok kez şahit olduk ve derin yaralar aldık.
Üzülerek belirtelim ki, kapitalist ve komünist süper devletler bu tür oyunları özellikle Türk ve İslâm alemî üzerinde yoğun bir şekilde oynuyor; daha biri bitmeden ikinci oyunlarını sahneye koyuyorlar.
Hangi düşünce ve fikre sahip olursa olsun, empeyalist zihniyet ve hareketler, millet ve devletleri içten vurmaya ve kargaşaya sürmeye devam ediyorlar. Bunları yaparkende soğuk savaş tekniklerini en iyi şekilde kullanıp en küçük toplum statüsünden devlet kadrolarına kadar yerleşiyorlar. Bu teknikleri kullanamayan, bu teknoloji ve ilime sahip olmayan ülkeler, yine üzülerek belirteyim ki, fert fert yok olmanın eşiğine gün be gün yaklaşıyorlar.
Selametle
Mehmet YILDIRIM
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.