Kültür Bakanlığına Açık Çağrı!
İletişimin araçlarının her türlüsünün yoğun bir şekilde kullanıldığı teknoloji çağını yaşıyoruz.
İyi-kötü, faydalı-zararlı her türlü içerikleriyle, her yaştan tüm insanlığı, özellikle gençliğimizi kıskacı altına alan internet ve sanal alemin zararlarından, çocuklarımızı, öğrencilerimizi korumaya çalışırken, maalesef öyle yerlerden ters köşe oluyoruz ki, bu kadarına da pes dedirten garipliklere, çirkinliklere rastlıyoruz.
“Sui misal, misal olmaz.” Düsturunca isim vermeden bir eğitimci olarak, Kültür Bakanlığına bağlı Halk Kütüphanelerinde bulunan ve gençlerimizi, öğrencilerimizi zehirleyen sözüm ona kitap(!) ve onların sözde yazarlarına dikkat çekmek istiyorum.
Söz konusu kitapları öyle arayıp bulmak çok zor değil aslında. Bu tür kitapların başlığı zaten, daha ilk bakışta kendini ele veriyor. Burada hiçbirinin adını vermeyeceğim. Ama sadece başlığını gördüğümde bir öğrencimin elinden alıp el koyduğum bir kitabın daha ilk hikayesi, bir lise öğrencisinin içinde olduğu ve burda sizlerle paylaşamayacağım kötülüklerin içinde kendini bulduğu bir kurgu karşılıyor sizi. Ve buna benzer olaya bir kaç kez şahit oldum.
Biz yetişkinlerin, bir kitaba böyle başlık konulur mu ? Diye tepki vereceğimiz ifadeler, özellikle gençlerin dikkatini çekiyor. Bu tür tuzakların Kültür Bakanlığı eliyle, kütüphanelere konularak, o güzelim mekanların kirletilmesine kimse sessiz kalamaz.
Şimdi sadede gelelim ve bir kaç soruyla meseleyi irdeleyelim.
Bu tür kitapları hem başlığından, hem de yazarlarından çok rahatlıkla fark edebilecekken, neden kimse bu sinsi bile diyemeyeceğim, apaçık zehirleri ayıklayıp atmaz, elemez de, götürür Halk Kütüphanesine koyar? Bunun hesabı neden sorulmaz?
Biz olanca zorluklarına rağmen, çocuğumuzu, öğrencilerimizi internetten, sanal alemden bir an olsun uzaklaştırıp, koparıp kütüphaneye yollamaya, dünyanın en güzel işlerinden biri olan okumaya adım adım yaklaştırmaya, teşvik edelim, ama maalesef böyle güzel gayelerle girdiği yerde, en iğrenç, en tehlikeli hikayeler, kitap(!) olarak çıksın masum yavrularımızı zehirlesin. Öyle yağma yok.
Kim verecek bunun hesabını? Binbir türlü zahmetle o çocuğu oraya götüren anne baba mı?, Öğretmen mi? Yoksa sözüm ona o kitap/sızlık/ları oraya koyan sorumlular(pardon) sorumsuzlar mı?
Bu sorumsuzluk, bu aymazlık hiç kimsenin yanına kalamaz, kalmamalı. Tabi ki bunun hesabı derhal sorulmalı. Ama bundan daha önemlisi bu tür rezillikler derhal o güzelim mekanlardan atılmalı, bu konuda gereken adımlar, yapılması gereken temizlikler derhal yapılmalıdır.
Zaten internette, sanal alemde, her türlü tehlikeye ve ahlaksızlığa maruz kalan çocuklarımız, şiddete, ahlaksızlığa, kötü alışkanlıklara sevk eden, özendiren bu garabetliklere bir de, kuzu postuna bürünmüş kurt misali, kitap kılığında kütüphanelerde çıkmasın karşımıza.
Kütüphanelerde yapılacak bu tür temizliklere bizde eğitimciler olarak her türlü desteği verelim. El birliği ile temizlediğimiz kütüphanelerimize çocuklarımızı, gözümüz arkada kalmadan, gönül rahatlığı ile gönderelim. Biz bunun için her türlü desteğe hazırız. Kütüphanelerin zorunlu olarak boş olduğu şu korona günlerinde, MEB ve Kültür Bakanlığı iş birliği ve öğretmenler eliyle bu temizlik yapıla bilir.
Bu temizlik işinde tek kriter, tüm farklılıkları bir kenara bırakmak, sadece çocuklarımızı ahlaki yönden zehirleyen şiddeti ve kötü alışkanlıkları özendiren içerikleri temizlemek olmalıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.