Kudüs
Bundan yüz bir yıl önce Kudüs, ellerimizden kayıp gitti. Dört yüz bir yıl hadimliğini yapmaktan şeref duyduğumuz, Allah’ın izniyle ahirete dek hadimliğini Rabb’imizden niyaz ettiğimiz Kudüs’ü madden kaybetsek de milletimizin gönlünden, zihninden, uykularını kaçırıcı rüyalarından, semaya kalkan ellerinden, secdede dökülen gözyaşlarından hiç kaybetmedik. O hep hayalimizdeydi…
Yarın da küfür karşısında susmuş, perişan, korkak Müslümanların değil, fetih muştusunu içinde taşıyıcı, mukaddes değerlerinden heyecan ve gücünü alıcı, Hz. Hamza gibi gözünün gördüğü hiçbir şeyden korkmayan, yiğit Müslümanların olacaktır. Ayasofya da, Mescid-i Aksa da, Mescid-i Haram da, Mescid-i Nebevi de bu Müslümanları bekliyor.
Birçok peygamber burada doğup, büyüdü. Birçok mana bu topraklardan cihana serpildi. Efendimiz (s.a.v)’den önce en gür tevhid sedaları burada seslendi. Allah’ın emriyle Davud (a.s.)’ın başladığı fakat ömrünün vefa etmediği, Hz.Süleyman’ın emrindeki cinlerle devam ettirdiği Mescid-i Aksa, bu mübarek şehirdedir.
Hicretin on altıncı ayına kadar Müslümanların ilk kıblesi, İsra ve Mir’aç mucizesinin gerçekleştiği Aksa… Efendimizin namaz kılıp, dua ettiği, Mukaddes Mescid…
İsra Suresinin birinci ayetinde yüce Rabb’imiz şöyle buyuruyor:
"Kulunu, kendisine birtakım ayetlerimizi göstermek için bir gece Mescidi Haram'dan çevresini mübarek kıldığımız Mescidi Aksa'ya yürütenin şanı pek yücedir. Şüphesiz o duyandır, görendir."
Efendimiz (s.a.v) ise:
“(Ziyâret maksadıyla) ancak üç mescide seyahat edilebilir: Mescid-i Harâm, benim şu mescidim ve Mescid-i Aksâ.” (Buhârî, Fedâilü’s-Salât, 6; Müslim, Hacc, 288/827) buyurmuşlardır.
Dün kirli postallarıyla mukaddes toprağını çiğneyen İngiliz mendeburu, bugün yerini ırkçı, sünepe Siyonist İsrail postallarına bıraktı. Her gün altını oymaya çalışan it sürüleri çevrende eksik olmazken bir taraftan ise çocuk çığlıkları, gözyaşları çağlıyor. Ey Kudüs, Ey Aksa! Hizmet ettiğiniz İslâm’a mensubum diye gezinen onca kravatlı zevat, küçük gündemlere dalıp büyük davaları unutan millet, küfür propagandasıyla gözlerine perde inen milyonlar yüzünden bu hâldesin. Affedin bizi, affedin. Yürekleri sizin kadar büyük mücahidlerle hür İslâm toprağı olacaksınız yeniden.
Zulme karşı ömrü vefa ettikçe mücadele eden rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun şu açıklamalarını sizlere sunarak yazıma son veriyorum.
İsrail devlet terörüne karşı dünya ne yapıyor? Arap Birliği neredesiniz? İslam Konferansı ne zaman toplanacaksınız? Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi daha ne kadar çocuk ölecek de harekete geçeceksiniz? Siz susan dünya, siz sessiz kalan Avrupa Birliği, Amerika, Birleşmiş Milletler, Arap Birliği, İslam dünyasının boynundan bağlı liderleri sizin hepinize buradan lanet olsun diyorum. Yuh diyorum, ayıp diyorum, utanın diyorum.
Sadece meydanlarda ''kahrolsun İsrail'' demek yetmiyor. Bir taraftan 'kahrolsun İsrail' derken, bir tarafta İsrail'e ait,
İsrail'le işbirliği yapan ve Filistin halkının yaşadığı bu zulmü görmezden gelen uluslararası teröristlerin, uluslararası sermaye güçlerinin malını boykot yapacaksın. Almayacaksın, yemeyeceksin ve giymeyeceksin. Yani bu tepkileri şuurla yapacağız.
Kahrolsun zulüm,
Kahrolsun İsrail,
Yaşasın Filistin’in bağımsızlığı, özgürlüğü, insanca yaşama hakkı.