Genel Kurmay Başkanı’nı iki polisle içeri tıkan adaletin güçlü savcısı Zekeriya meğer göründüğü kadar güçlü değilmiş. Kamuoyu, ekranlarda kilolu cüssesi, pos bıyıkları ve elinde telsizi ile sağa sola emirler yağdırırken tanıdı.

            Soru sormak ne kelime yanına yaklaşmak bile büyük bir cesaret istiyordu. Kendisini büyük davalara adamıştı. Mahkemelere sunduğu iddianameler hemen kabul görüyor ve derhal işleme alınıyordu. Böylesine bir gücü elinde vehmeden başsavcı, ortaya koyduğu davalarla yetinmemeli ve daha büyük işlere el atmalıydı. Nitekim öyle de oldu.

17 /24 Aralık 2014 tarihlerinde düzmece senaryolarla meşru Hükümeti düşürme planları yaptı. MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın tevkifi ile işe başladı. Arkasından Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ameliyat esnasında içeri alınması planlandı.

Plan işlemedi, tersine döndü, Zekeriya’nın bahtı ters akmaya başladı. Çok hızlı yakaladığı şöhreti o kadar ters gitti ki, Ağaoğlu’nun parasıyla yaptığı tatilinin tüm belgeleri orta yere döküldü.  Önce yürütme, sonra yasama devreye girdi. Arkasından Zekeriya’nın çok güvendiği HSYK,  tüm cilalarını döktürdü, ortada kaldı, okyanus ötesinin duaları işe yaramadı. Paralel yapının sık sık şölenleri ziyarete gönderilen/haşa sümme haşa/ Peygamberimiz Zekeriya’yı ziyarette adı geçmedi.

İyi bir hukukçu başka kimsenin yardımına ihtiyaç duymadan kendini savunandır.  Zekeriya ortaya dökülen kirli çamaşırlarını temizlemek yerine, önce sosyal medya üzerinden hücuma geçti. Tutmadı, savunmaya geçti, olmadı. Tam o sıralarda şimdi düştüğü durama işaret etti ve “Kaçacağına” dair haberlerle dalga geçti.

Beklenen son geldi ve rakipsiz gücün temsilcisi Zekeriya ve arkadaşlarının içeri alınma zamanı geldi. FTÖ’nün güçlü alt yapısı eliyle acele plan yapıldı ve yürürlüğe konuldu. Okyanus ötesi, kendisine en güvenli sığınak Ermenistan’ı uygun gördü. Kendisini savunamayacak kadar acze düşen birisine hukukçu denilebilir mi?

Sarp Gümrük kapısından sıvışırken görüntülerine dikkatle baktınız mı? O yanına yaklaşılmayan göbekli, bıyıklı adam ne kadar çelimsiz, ne kadar zavallı durumda ianeye muhtaçtı. Vah Zekeriya, vah sen bu hallere düşecek savcı mıydın? O çok güvendiğin örgüt seni bu hallere mi sokacaktı?

Utanılacak bir durum. Ama adamlarda utanacak ne yüz ne vicdan var. Hala Zekeriya’ya moral destek çıkıyorlar. Zekeriya’nın Ermenistan’a firarına dair haber bile yoruma mahal bırakmıyor:

“Yakalama kararı rezaletin daniskası”imiş.  Zekeriya ve arkadaşlarının firarı için nasıl bir manşet?  Peki, Zekeriya ve ekibinin işlediği hukuk cinayetleri hukukun nesi oluyor?

Kaç savcı kaç, Sarkisyan seni bekliyor, çok emin bir liman bulmuşsun. Düşüncelerini erkekçe ve mertçe savunamayacak kadar aciz birisi için Ermenistan sığınılacak bir liman.   Yeni vatanın hayırlı olsun.

G Ü N Ü N    H İ K M E T İ

“Hemen iddia edebilirim ki, adamcasına yazılmış muhakemeli bir tarih, yalnız başına insanı canlandıracak, harika bir kudrete maliktir. Hakikaten öyle bir tarih, ölüleri mezardan çıkarır derlerse inanılsın.”

M. Arif Bey, Başımıza Gelenler, Sh 65