Kısaca Faşizm ve Nazizm Hakkında 2
Geçen hafta Faşizm ve Nazizm konusuna giriş yaptık. Bu akımları hazırlayan süreci ve çıkış ortamlarını anlattık. Bu gün bu akımlar üzerine devam edeceğiz.
Faşizm ve Nazizm akımları, Avrupa’nın sosyal ve ekonomik yapısında meydana çıkan ve Avrupa’da bu akımların çıkmasına uygun bir ortam oluşmuştu. Kapitalizmden kaçan ancak komünist olmak istemeyen gruplar, başka alternatif bulamadığı için bu akımların etkisi altına girmek zorunda kaldılar. İlginç olacaktır ki, günümüzde Türk-İslam cemiyetlerini Faşist ve Nazist olmakla suçlayan gruplar mevcuttur. Fakat gerek çıkış noktası olsun gerekse çıkış nedenleri olsun bu akımların Türk-İslam cemiyetlerine cazip gelen hiçbir tarafı ve yanı yoktur.
Faşizm, dünya düşkünü bir kapitalist zümrenin altında ezilen ve sınıf kavgasına düşen kitlelere, adil ve güçlü bir devlet otoritesi vaat etti. Bütün ülke insanlarına sosyal adalet ve sosyal güvenlik getireceğini söyledi. Bununda ancak şefin (Führer) başkanlığında ve tek partili bir hâkimiyetle gerçekleşebileceği zaruretinden söz ediyordu. Şef herhangi bir sınıfı değil bütün ülkeyi temsil ediyordu. Şef en son müracaat merciidir ve kararı kesindir. Faşizm ’de şef devleti sendikalar da sınıfları temsil ederdi.
Anlaşılıyor ki, Faşizm ve Nazizm, milli devlet ilkesine bağlı olmakla beraber sınıflı bir siyasi sistem görüşündedir. Bu nedenle sınıflar arası sürtüşmelere engel olamadı. Bu akımlar haklı olarak karşı çıktıkları kapitalizmin ve komünizmin kanlı diktatöryasına mukabil, bu sefer aynı haksızlığı ve zulmü kendisi irtikâp ederek yeni bir diktatörya geliştirmiştir. Şefler putlaştırılmıştır.
Hele ki, renk ve ırk ayrımı yapılarak, mazlum ve mağdur Asyalı ve Afrikalı milyonlarca insanın iliğine kadar sömürülmesini öngören bu akımlarım ideoloji olarak görmek ne kadar iğrenç ve acımasızcadır. Bu günah, Faşist ve Nazist akımlar ve bu akımlara ortamı hazırlayan, bir o kadar acımasız kapitalist ve komünist sistemindir. Günümüzde faşist ve nazist akımlar bertaraf edilmiş olsa da kapitalist ve komünist akımlar hâlâ kan içmeye devam etmektedir. Milyonlarca Müslüman, milyonlarca Türk, milyonlarca Asyalı ve Afrikalı insanlar, bu azgın devlerin pençesinden kurtulabilmiş değildir. Kapitalist, komünist ve faşist diktatörler arasındaki kavga, -maskesi ne olursa olsun- bizleri şaşırtmamalıdır. Onlar, kendi aralarında danışıklı dövüş yaparak ancak kendi paylarını paylaşırlar. Bu nedenle emperyalizmin, makyajı ve rengi ne olursa olsun gayesi aynıdır.
Türk-İslam ülkücüleri, kapitalist ve komünist sistemlere karşı olduğu gibi faşizme ve nazizme de karşıdır. Türk milliyetçileri, açıklayabileceğimiz üzere, tarihî tecrübelerinden, Türk-İslam kültür ve medeniyetinden, millî vicdanı yoğuran mukaddes değer ve ölçülerden istifade ederek kendi sistemini kendisi kurmalıdır. O, milli ideolojisini kendisi yoğuracaktır.
Türk-İslam kültür ve medeniyetine yabancı hiçbir ideolojiden fayda gelmeyecektir. Türk milliyetçisi, hangi sistemde güçlü devlet ve medeniyetler kurabildiğini çok iyi bilmektedir. Bunu, muhteşem ecdadının engin tecrübesi ile yaşayarak öğrenmiş bulunmaktadır.
Türk-İslam ülkücülerini, şu veya bu yabancı ideoloji ile lekelemek mümkün olmayacaktır.
Selametle…
Mehmet YILDIRIM
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.