Kırşehirli, Ankara vekilimizin gayreti
Başkent oluşunun Ankara’mıza faydaları olduğu gibi, olumsuz yansımaları da yok değil.
Ülkemiz Ankara’mızdan yönetiliyor…
Tüm erkler burada, önemli kararların hepsi buralarda alınıyor.
Cumhurbaşkanlığı, TBMM, Bakanlıklar, askeri birimler, yargı üst organları… Bir iki gün içinde hepsini kolayca dolaşmak mümkün.
Lakin gel gelelim kazın ayağı hiç de öyle değil.
Kaç vatandaş bir sorunu, talebi olduğu zaman direk Cumhurbaşkanlığına gidiyor, TBMM’ye gidiyor, Bakanlıklara gidiyor veya istese de gidebiliyor?
İlle buralara müracaat gerekiyorsa da, artık herşey internet yoluyla gerçekleşiyor.
Başvurular, itirazlar, tepkiler, talepler…
Ve bunlar da herkesin başvurabileceği yollar; Başkentlilere özel değil, onlara bir ayrıcalık sağlamıyor.
Bu noktada milletvekilleri büyük önem arz ediyor ama gel gör ki, Ankara’mız Başkent olduğundan, özellikle taşradakilere olmak üzere diğer illere kıyasla bu hususta dezavantajlı duruma düşebiliyor.
Ankara ya burası; milletvekilleri Ankara’lı olmayabiliyor mesela.
Yine bir parti milletvekili yapmak istediği birini, memleketinde tanınmıyor ise ne yapıyor Ankara gibi illerden aday gösteriyor.
Örneğin Kırşehir’de, Ankara’lı bir aday göstermek güçtür de…
Ankara’da Kırşehir’li bir aday göstermek daha kolaydır malum.
Bu durum neticesinde, Başkentliler hiç tanımadıkları isimleri vekil seçebiliyor. Bu karşılıklı tanımama seçildikten sonra da devam ediyorsa, bir sorun, sıkıntı, talep vesairede buluşma gerçekleşemiyor.
Bir Kırşehirli olarak, Kırşehir’de yaşıyor olsam, oranın vekillerini çok iyi bilir, ihtiyaç halinde kolayca kendisine ulaşabilirim diye düşünüyorum.
Peki ya Ankara’da?
Başkentliler olarak hadi sayalım Ankara milletvekillerini; bakalım 36’sından kaçını biliyoruz, tanıyoruz; bildiklerimize kolayca ulaşabilir miyiz? Kaçı sürekli Başkentlilerin arasında?
Diğer illerimize kıyasla çok daha güçtür bunlar.
Fakat Ankara’mızda bu dönem öyle bir isim var ki, tüm bu yazdıklarımı boşa çıkarıyor.
Aslen Kırşehir’li ve daha önce Kırşehir milletvekilliği yapmış olan, son seçimde ise Ankara’dan aday gösterilip, seçilen ve Meclis’e giren Hacı Turan’dan söz ediyorum.
Dediğim gibi, Kırşehir’li ve de Kırşehir’de çok sevilen biri Hacı Turan. Ama AK Parti, 24 Haziran’da Sayın Turan’ı Ankara’ya kaydırdı. Banko seçilebilecek bir yerden hem de. Nitekim bugün Meclis’te, Ankara Milletvekili olarak.
Sayın Turan’ı, Ankara’daki Kırşehirliler tanıyordu belki ama ya diğerleri? Kuvvetli ihtimaldir ki, çok büyük bir kısmı adını bile duymamıştı daha önce.
Ancak bugün bu oranın hayli düştüğünü gözlemliyorum.
Seçildiği ilk günden bu yana halkın içinde. İstisnasız hergün, Başkentlilerin arasında; düğününde, cenazesinde, toplantısında, ziyaretinde, misafirliğinde…
Bir gazeteci olarak görüyorum, öyle aktif ki, halkla öyle içiçe ki… Ankara’da seçim bölgesinin neresine baksam orada Hacı Turan’ı görüyorum.
Meclis ve partisindeki rutin görevlerin yanı sıra partisinin il, ilçe, mahalle teşkilat toplantılarında.. Sivil Toplum
Kuruluşu etkinliklerinde.. Hastanelerde hasta ziyaretlerinde.. Herhangi bir mahallede esnaf gezmelerinde, dert dinlemede.. Belediye etkinliklerinde.. Cenazelerde, düğünlerde… En aktif Ankara Milletvekili diyebilirim kendisi için.
Helal diyorum bu nedenle. İşte bu diyorum…
Ayağına kadar gelmiş bir milletvekilini, vatandaş unutur mu bir daha? Bir sorunu, bir talebi vs. olduğunda kolayca kapısını çalar, tıpkı taşrada olduğu gibi.
Sadece bu da değil…
Tanışma-kaynaşma, iletişim halinde olma eksikliklerin, sorunların, taleplerin daha sağlıklı tespitini de beraberinde getireceğinden, devletimiz ve hükümetimizin politikalarında başarılı olmasına katkı sağlayacaktır.
Netice itibariyle Hacı Turan gibi vekillerin sayısı artmalı Ankara’mızda.
Artmalı ki, Başkentliler olarak varlık içinde yokluk çekmekten kurtulalım.
Artmalı ki, Başkentliler olarak sorunlarımız, taleplerimiz “büyük ellerde” küçücük kalıp, gözden kaçmasın.
Artmalı ki, millet kimi vekil tayin ettiğini bilsin.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.