2016 yılında Türkiye çok sayıda badire atlattı. Devlet ve Millet olarak tüm oyunları tek tek bozarak üstesinden geldik. Türkiye’yi toptan imha etmek için 15 Temmuz darbe ve iç savaş girişimine kalkışan paralel ihanet çetesi büyük şeytan tarafından harekete geçirildi.

Ülkenin tüm kılcal damarlarını saran bu ihanet çetesi devletin en mahrem alanlarına nüfuz ederek, Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana ülkemize karşı yapılan en ağır saldırının adeta Truva atı oldu. Tüm bu yapılanların en başında tabiki büyük şeytan var. Paralel ihanet çetesinin yanı sıra büyük şeytanın Türkiye içinde beslediği hainler de var!

Türkiye’yi diz çöktürmek için var güçleriyle saldıran büyük şeytan ve işbirlikçileri tarafından gerçekleştirmek istenen aslında bir Sevr girişimi olduğunu bugün daha net görüyoruz.

Eğer bu hain kalkışma başarılı olsaydı Türkiye’nin birçok ilinde şehirler adeta savaş alanına dönüştürülecek ve bu vatan toprakları 1.Dünya savaşı sonrası en buhranlı dönemine girmiş olacaktı. Bu adımla başarılı olamayanlar bu kez ekonomik olarak saldırıya geçti.

Dolar manipülasyonlarının bir amacı da Türk ordusunun DEAŞ, PKK gibi terör odaklarını kaynağında kurutmak için başlattığı Fırat Kalkanı ve devamında gelecek olan operasyonları durdurmak için yapıldığı şimdi daha iyi anlıyoruz.

Türkiye’yi Mısır benzeri bir darbe girişimiyle zorlayan büyük şeytan ve işbirlikçileri Suriye’deki yapıya çevirmek için yeni planı devreye soktu. Alfabenin tüm harfleriyle kurulan terör örgütlerinin en büyük destekçisi olanlar havadan, karadan ve denizden silah desteğine devam ediyor.

Son olarak ‘nokta’ polemiğiyle herkesin bildiği olay karşımıza çıkıyor. Elimizde bilgi, belge ve görüntülerin olduğu halde dünyanın gözünün içine baka baka yalan söylediklerini görüyoruz. 

Tüm kozlarını oynayan büyük şeytan kontrolünde bulunan tüm FETÖ ve türevi olan yapıları harekete geçirerek bu kez can alıcı vuruşu yapacaktı. Artık onlar için son nokta olarak görülüyordu. Ortadoğu için hazırlanan yeni planların Türkiye ayağını da hazırlayarak işleri daha kolaylaştırmaya çalışıyorlardı. Yapılan planların hepsi Türk Milleti eşsiz duruşu ve mücadelesi karşısında adeta çöp oldu. Artık Gezi isyanından bu zamana kadar yaşananları değerlendirdiğimizde sadece tek hedeflerinin Ak Parti ve Erdoğan’ın tasfiyesi olduğunu daha net okuyabiliyoruz.

Yukarı anlattıklarımın hepsinin nedeni aslında Türkiye’nin yeniden dirilişini, kendi yolunu çizmeye girişmesi, boyun eğme yerine meydan okuması, yeni siyasi irade ve gücün küresel ölçekte kabul edilmesi yönünde güçlü adımlar atması olarak değerlendirilebilir.

Her ne kadar kötümser bir fotoğraf olsa da, artık bu yolun geri dönüşü yok! Hiç kimse Türkiye'ye geri adım attırmaya, ayağına çelme takmaya çalışmasın.

Özetle, biz dursak onlar durmayacak; biz sussak, fitne susmayacak. Zora da düşsek, acılar da çeksek, tüm oyunları bozarak bu topraklarda tüm cihana karşı bir ve diri olmalıyız.