Kürşat Bahaeddin Carda

Kürşat Bahaeddin Carda

Kim suçlu?

Kim suçlu?

Yapılan araştırmalarda uyuşturucu kullanma yaşının 12’lere düştüğü, son beş yılda kokain kullanımında yüzde 572, esrar kullanımında ise, yüzde 140 artışın istatistiklere yansıdığı, lise öğrencilerinin yüzde 45’inin sigara, yüzde 32’sinin alkol yüzde 9’unun da uyuşturucu kullandığı bir ülkede yaşıyoruz. 
Üstelik bu rakamlar siyasilere inat toplumun gerçek gündemini yansıtıyor. Çünkü bir toplumun kanayan yaraları onun gerçek derdidir, gündemidir.
Son dönemde Bonzai ile gündeme gelen uyuşturucu kullanımının yaygınlaşması sonucu gençlerin yitip gidiyor olduğu gerçeği bir kez daha gerçek gündemimizi işaret ediyor. Fakat bakanlar değil de görebilenler, görenler değil de fark edenler, fark edenler değil de çözüm için harekete geçenler için! Yani gerçek anlamda toplumun derdiyle dertlenenler için 
Neden böyle?
Bonzai dahil bilimum uyuşturucuyla mücadelede devletin tam bir ‘acziyet tablosu’ çizdiği görmek derdiyle doğru bakan ve toplumun acılarına duyarlı herkesin görmemesinin imkansız olduğu bir tablo olarak karşımızda duruyor. 
Devlet nasıl bir acziyet içinde?
Bonzai denen meret aslında 2006’dan beri Türkiye’de satıldığı, kullanıldığı halde uyuşturucu olarak yasal kabulünü 2011 yılında gerçekleştirerek,
Uyuşturucudan yakalanana tedavi imkanı sağladığı halde tedavi sürelerini uzatmayarak oradan çıkan bağımlının tekrar uyuşturucu kullanmaya itilmesine neden olarak,
Bir doktorun itirafı ve bağımlıların ifadesiyle AMATEM bahçesinde dahi hap, bonzai vb. uyuşturucuların satılmasına engel olamayarak,
Emniyet Genel Müdürlüğü’nün hazırladığı ‘Uyuşturucu Madde ve Bağımlılığı Araştırma İnceleme Raporu’yla sentetik uyuşturucunun (bonzai) dört yıl önce hiç bilinmezken şu an uyuşturucu piyasasının yarısından fazlasına hakim olduğu ve sentetik uyuşturucudan ölümlerin artacağını engelleme, çözüm bulma makamında bir kurum olarak sadece gözler önüne sererek,
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın ifadesiyle, ‘Maddi anlamda ülkemize çok büyük hizmetler verdik. Ama aynı gelişmeyi manevi alanda, sosyal alanda yaşayıp yaşamadığımızı tekrar gözden geçirmemiz lazım’ şeklinde itiraf ederek,
Tedavi merkezlerinin sayısını artırmadığı için yoğunluk nedeniyle ailelere 6 ay, 1 yıldan önce randevu veremeyerek adeta bağımlı gençleri ‘kendi başınızın çaresine bakın’ der gibi tekrar sokaklara salarak acziyet içerisinde.
İşte bu acziyet tablosu gerçek suçluları bir bir deşifre ediyor. Ve bu suçlular arasında ‘çocuklarına sahip çıkmıyorlar’ diyerek suçlanan aileler en sonda geliyor. 
Peki, kimler suçlu?
Siyasi tartışmaları ve polemikleri bir kenara bırakıp bu illetin üzerine interneti, televizyonu da içine alacak şekilde medyayı, aileleri, sokağı, okulu katarak köklü bir temizlik kastıyla gitmeyen ve bataklığı kurutmak yerine sineklerle uğraşan devlet suçlu! İcra makamında olduğu halde sade bir vatandaş gibi kendisinin de rahatsız olduğunu itiraf eden bakanlık makamındaki yöneticiler suçlu! Raporlarla kara bilançoyu yani sonucu mecliste ortaya koyanlar ama gerçek sebebe inmeyenler suçlu!
Dindar nesil yetiştirme idealinden bahsedip sonra da; ‘artık bonzai gerçeğiyle yaşamaya alışmalıyız’ diyerek bataklığı içselleştirenler daha açık bir ifadeyle toplumu bataklıkta yaşamaya alıştırma gayretinde olanlar suçlu?
Uyuşturucu gündeminden hareketle devleti, gençleri, toplumu, aileleri, STK’ları da içine alan gerçekleri ifade etmeye devam edeceğim…
“Allah’ım yol boyunca, tarih boyunca başıboş bırakma bizi.” Amin.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR