Bu yazımda kısaca kapitalizme ve kapitalist dünya da hürriyete değinmek istiyorum.  İnşallah ileride daha detaylı bir şekilde ele alacağız.    Konuya şu noktadan başlamak istiyorum.  Türk Milliyetçisi ve Müslüman bireyler “hürriyetçi”dir.  Bu hürriyet sadece siyasi ve politik hürriyet değil ekonomik ve sosyokültürel bir hürriyettir.  Hür olmak zengin ve lüks bir hayata sahip olup,  her türlü nefsani istekleri yerine getirmek değildir. Aksine bu hal ve tavır nefsani bir köleliktir. Fakat hür olmak insanın fıtratında yani yaratılış gayesinde vardır ve insanın temel ihtiyaçlarından biridir.  Bu yüzdendir ki yüce dinimiz İslam, esiri,  köleyi hürriyete kavuşturmayı ibadet sayar ve Allahtan başkasına kul olmayı küfür bilir. Daha öz bir şekilde  ifade etmek gerekirse;  Türk-İslam ülkücüsünün temel ihtiyacı hürriyettir ve hürriyetin düsturu Allah’tan başka hiçbir sahte tanrıya, nefsani ihtiyaçlara  ve hiçbir canlıya kul olmamaktır. 

    Bu perspektiften bakınca,  liberalizmin “iktisadî hürriyeti “ savunması normaldir ve bu insanın tabiatına uygundur. İktisadî anlamda hür olmadıkça  hürriyet kavramı sadece lafta kalmaktadır ve hiçbir kuvveti yoktur.  Bir bireyin,  bir topluluğun, ya da bir partinin  iktisadî esaretine giren birey veya topluluklar için hürriyetten bahsedilmez.  Çalışma, mülk elde etme, yatırım yapma, tasarruf etme, helal kazanma ve helal harcama,  hak ve hürriyetini tanımayan,  bu özgürlükleri teminat altına almayan bir cemiyet ve toplulukta hürriyet sadece bir kelime olmaktan ileri gidemez. 
   Hürriyet,  bazı cemiyetlerde yanlış anlaşılsa da asla ama asla hürriyet; başı bozukluk,  anarşi,  güçlünün zayıfı ezmesi,  başkalarının hak ve hürriyetini ihlâl etme veya gasp etme değildir.  Hürriyetleri istismar etme,  yok sayma gibi bir hürriyet söz konusu dâhi değildir. Hürriyetlerin sınırlarını ihlâl etmeden sosyal norm ve sosyal değerlerle korunması gerekir.  Sözün özü  İslâm’ da ekonomik hürriyet esastır fakat bu hak,  toplumsal törenin ve kanunların kontrolünde olmalıdır. 

   Kapitalizmin liberalizmin kontrolsüz bir şekilde gelişmesinden ortaya çıkmış ve hâlâ bu kanaldan beslenmektedir.  Ekonomik hayatın her türlü denetim ve kontrolünden kaçınarak “bırakınız yapsınlar bırakınız geçsinler” düşüncesiyle iyice kontrolden çıkıp engel olunamaz bir çığ haline dönüşmüştür. Böylece,  iktisadî hürriyet rotasından çıkıp bireysel iktisada dönüşmüş, “ekonomi için ekonomi ya da para için iktisat” gibi tamamen beşerî ve nefsani bir hâl almıştır.  Bunun sonucunda, cemiyetlerde samimiyet ve dostluklar ölmüş bunun yerine aile fertlerinin dâhi arasını açan maddî çıkar ve ticaret ilişkisine dönüşmüştür.  
     Yaklaşık üç asırdır, kapitalist ekonomik hayat, Darwin’in doğal seleksiyonu ( içinde bulunduğu doğal şartlara uygun olan güçlü canlıların hayatta kalması) içinde geliştirerek,  zayıfın güçlülere esir olmasını sağlayan ve para ilahına tapan büyük sermayedarların dünya çapında örgütlenen bir sömürü organizasyonudur. Çok uluslu şirketlerin,  uluslararası bankalar,  karteller, tekeller ve daha bir çok açık ve gizli uluslararası ekonomik güçler dünya politikasında söz sahibidirler.  Hükümetler yıkıp hükümetler kurarlar,  savaşlar planlar,  savaşlar başlatırlar ve kitleleri kendi köleleri gibi parmaklarından oynatırlar.  Özellikle birinci ve ikinci dünya savaşlarından sonra dünyanın dengesi sömürgeci bankerler hegemonyasının eline geçmiş, ellerini ve kasalarını doldurmak için kitleleri fiilen mülkiyetsiz bırakıp,  fikir ve beden gücümüzü üretim araçları ve dövize harcamaktadırlar. Enflasyon, kara borsa,  faiz ve ağır vergiler gibi para oyunları ile zayıflar ezilirken,  bütün zenginlikler küçük bir zümrenin elinde toplanmaktadır.
     Görülüyor ki hürriyet fikrinden hareket eden kapitalizm, hürriyeti sömürmekte ve kullanmaktadır.  Türk-İslam neferleri olarak bu oyunun farkında olup,  hiçbir sahte tanrı ve nefsani duyguların kölesi olmadan sadece alemler sahibi Yüce Allah’ın kulu olarak hür kalmalıyız. Bu hürriyetimizden güç olarak bu vicdansız, şeytan ehli zümre ve azınlıklarla mücadele etmeliyiz.  
   Selametle...                                                                             
                                                                                                                                         Mehmet YILDIRIM